Genelkurmay'ın iki skandal hatası

Genelkurmay'ın 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' deşifre olduktan sonra yaptığı iki skandal hata!

Genelkurmay'ın iki skandal hatası

Genelkurmay, AK Parti ve Fethullah Gülen Hareketi'ni bitirmeyi öngören İrticayla Mücadele Eylem Planı deşifre olduktan sonra iki skandal hataya imza attı. Bunlardan birincisi, sivil yapının yürüttü Ergenekon davasıyla ilgili askeri mahkemenin yayın yasağı almasıydı. İkincisi ise, dün yapılan açıklama oldu. Ortaya çıkan eylem planı belgesinin daha kendilerine gelmeden kanaat bildirmeleri oldu. "Hain tuzak" ve çelişkiler yumağı Ergenekon sanığında ele geçirilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" Türkiye'yi sarsmaya devam ediyor. Genelkurmay Askeri Savcılığı ve Genelkurmay Başkanlığı dün alışılmadık şekilde art arda açıklama yaptı. Savcılık, "şu ana kadar varılan kanaate" dayanarak, belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmadığını iddia etti. Yani hukuki inceleme sonucunu değil, kanaatini bildirdi. Açıklamanın en ilginç yanıysa, söz konusu belgeyi hem Taraf'tan hem de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndan istediklerini ama henüz kendilerine ulaşmadığını söylemeleriydi. Yani savcılık, ellerinde olmayan bir belge üzerinden "kanaat" oluşturmuştu... Aynı Askeri Savcılık, görmediği halde Genelkurmay'da hazırlanmadığını iddia ettiği söz konusu belge için Cuma günü "devlet sırrı" gerekçesiyle yayın yasağı istemişti. Üstelik böyle bir yetkisi olmadığını hukukçular da, medya dernekleri de, siyasiler de açıkça dile getiriyor. *** Genelkurmay'ın açıklaması ise daha net ifadelerden oluşuyor. Ama her zaman olduğu gibi "tepki gösterme ve bir ders verme" edasıyla kaleme alınmış. Orgeneral İlker Başbuğ'un daha önce dile getirdiği temel ilke tekrarlanıyor: "Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personeli bünyesinde barındırmaz." Bu "asker sözü" şu an Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu şey. Umarım gerekli inceleme en kısa sürede tamamlanır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz'in ancak düşmanları mutlu edecek şekilde yıpranmasına neden olunmaz. Kaldı ki TSK'nın, iç soruşturmalar konusunda halkın nazarında güven tazelemeye de ihtiyacı var. Mesela, "Asrın Davası" Ergenekon ile ilgili Genelkurmay içerisinde tek bir soruşturma yapılmadı... Ayışığı, Sarıkız, Eldiven isimli darbelere ilişkin onlarca delile rağmen, bugüne kadar tek dava açılmadı... Türkiye'yi sarsan skandal "Eylem Planı" için de, benzer bir sonun yaşanması endişesi var. Mesela, belgede imzası geçen Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek, soruşturmanın selameti açısından görevden el çektirildi mi? Söz konusu belge, Çiçek'in devre arkadaşı Ergenekon'un tutuklu sanığı emekli Albay Levent Göktaş'ın avukatında ele geçirildiğine göre, bu üçlünün ilişkilerine yönelik bir araştırma başlatıldı mı? Çiçek'in, daha önce yine Taraf gazetesinde yayınlanan ve sivil toplum kuruluşları, iş adamları ve sanatçıları içeren "yasadışı fişlemeleri" yalanlanmadığı halde soruşturuldu mu? Soruşturuldu ise 28 Şubat darbesinden bu yana Albay Çiçek'in, "Psikolojik Harp Merkezi"nde kesintisiz çalışmasını nasıl izah ediyorsunuz? *** Bütün bu tartışmaların ışığında Eylem Planı ile ilgili şu dört çıkarıma yer vermekte fayda var: Birincisi, hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıpranmasını istemiyor. Tepkinin nedeni, "TSK adına" birilerinin giriştiği demokrasi ve özgürlük karşıtı "Eylem." Herkes güçlü bir ordunun güvencesinde olmak istiyor ama demokratik ve şeffaf bir toplumda yaşamayı diliyor. İkincisi, Türkiye'de sivil-asker ilişkileri sanıldığının aksine halen oturmadı. Halkın seçtiği hükümeti, "TSK adına" yıpratma ve bölme planı açık bir "darbe" girişimidir. Bu tarz girişimleri akim bırakacak Siyasi Partiler Yasası gibi kanuni düzenlemelerin bir an önce çıkarılması elzemdir. Üçüncüsü, askeri yargının sivil alanlara müdahale alanları açmaya çalışması yeni krizlerin habercisidir. Toplum barışına "iftira ve entrika" ile darbe vurmayı planlayan "cuntacı" düşüncenin, "askeri yargıyı" kendine kamuflaj seçmesi ürpertici. Yargı alanları arasında çatışmaların yaşanmasını önlemek ve bağımsızlığını sürdürmek için yargı reformu kaçınılmaz hale gelmiştir. Dördüncüsü, AK Parti "27 Nisan Muhtırası"nda olduğu gibi kendisine karşı müdahale öngören "Eylem Planı"na karşı da "dik duruş" sergiliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisini "parçalayarak iktidardan devirmeyi" planlayan "darbe" girişimi için hukuki yollara başvuracağını açıkladı. Kaderin garip bir cilvesi... Demokrasi ve özgürlüklere kurulan "hain tuzak", Türkiye'nin toplumsal barışını pekiştirecek demokratik olgunlaşma sürecinin tetikleyicisi olabilir. ERHAN BAŞYURT - BUGÜN taraf_komplo
<< Önceki Haber Genelkurmay'ın iki skandal hatası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER