Genelkurmay Başkanlığı,
TSK Dayanışma Vakfı ile TSK Hukuki Yardım Sandığı tarafından sağlanan hukuki
yardımlara ilişkin iddialara yönelik, iki yardımın amaçlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu belirterek, ''Görev nedeniyle olmak ön şartıyla,
TSK Dayanışma Vakfı tarafından sağlanan hukuki yardım 'hakkında
dava açılanlara', TSK Hukuki Yardım Sandığı tarafından sağlanan hukuki yardım ise 'dava açacaklara' yöneliktir. Bu açıdan bu iki yardımın birbirlerini tamamlayıcı veya birbirinin yerine geçici hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Her iki yardımdan da sadece görevde bulunan TSK
personeli istifade edebilmektedir. Emekli olmuş hiçbir TSK mensubunun söz konusu yardımlardan faydalanması mümkün değildir. Aksi yöndeki iddialar tamamen gerçek dışıdır'' dedi.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, bazı basın yayın organlarında TSK Dayanışma Vakfı ve TSK Hukuki Yardım Sandığına yönelik, ''İkinci
Silivri Yardım Sandığı devreye girdi'', ''TSK mensubuna
avukatlık yardımı'', ''Erken
ölüm parası
darbe sanıklarına mı gidiyor'', ''Genç
subaylar rahatsız'', ''Duyuruda sicil tehdidi var'' ve ''Silivri kapsam dışı'' başlıklı haberlerin yer aldığı, bunların TSK Dayanışma Vakfı ve TSK Hukuki Yardım Sandığı hakkında kamuoyunda farklı algılamalara neden olabileceği bildirildi.
TSK Dayanışma Vakfı hakkında bilgi verilen açıklamada, vakfın TSK'da görevli personelin vefatında ailesine, malul olanların kendisine
ekonomik destek sağlamak maksadıyla 1 Ocak 2000'de kurulduğu anımsatıldı.
Tamamen gönüllülük esasına göre her yıl
vakıf katkı payı yatıran sadece görevdeki personelin vakıf yardımlarından faydalandığı vurgulanan açıklamada, ''Vakıf, ilk kuruluşundan itibaren sadece
muvazzaf personeli kapsamaktadır. Emekli personelin vakıfla veya vakfın yapacağı yardımlarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu husus Vakıf Yönetmeliğinde açıkça yazmaktadır. Aksi yöndeki bazı iddialar gerçeği yansıtmamaktadır'' ifadelerine yer verildi.
-''İDDİALAR DOĞRU DEĞİL''-
Askeri hizmete ilişkin görevleri sırasında veya bu görev nedeniyle haklarında
soruşturma ve kovuşturma yapılan TSK mensuplarına, masumiyet karinesi de göz önüne alınarak,
savunma hakkının kullanılması için gerekli olan ve karşılamada sıkıntıya düşebileceği maddi kaynak konusunda destek sağlamak maksadıyla TSK Dayanışma Vakfı Senedinde değişiklik yapılması öngörüldüğü belirtilen açıklamada, bu kapsamda değişiklik için 5
Nisan 2010'da
Ankara 19.uncu Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulduğu, teklifin 11 Haziran 2010'da kabul edilerek 9
Ağustos 2010'da kesinleştiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Yürürlüğe giren Vakıf Senedi değişikliğine istinaden 25 Ağustos 2010 tarihinde yapılan
Yönetmelik değişikliği ile; görevlerini yerine getirmeleri sırasında veya görevlerinden dolayı haklarında soruşturma veya kovuşturma yapılanlar ile hukuk mahkemelerinde aleyhine dava açılan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli subay,
astsubay,
sivil memur, uzman
jandarma ve uzman erbaşlara 'avukatlık
ücreti yardımı' yapılması esasa bağlanmıştır. TSK Dayanışma Vakfının mevzuatında yapılmış olan bu
düzenleme avukatlık ücreti yardımı yapabilmesine yönelik olarak yapılan ilk düzenlemedir. Bu tarihten önceki Vakıf yönetmeliğine göre personele hukuki yardım yapılması söz konusu değildir. Bu açıdan bazı basın-yayın organlarında çıkan, 'değişiklikten önce de yardım yapılıyordu, değişiklik ile kaldırıldı' iddiası doğru değildir.
Avukatlık ücreti yardımına ilişkin yönetmelik değişikliği yapılırken,
uygulamanın geriye yönelik olarak geçerlilik kazanmasını önlemek maksadıyla, 2010 yılı katkı payı geçerlik döneminin sona erdiği 1
Mart 2011 tarihinden sonra hakkında soruşturma veya kovuşturma açılanların yardım kapsamına alınmasına karar verilmiştir. Bu suretle 2011 yılında vakfa katkı payı yatırmayı düşünen personelin, vakfın amaçlarındaki değişimi öğrenmesi ve buna göre serbestçe karar vermesi amaçlanmıştır.
Bununla birlikte, yılda bir defa ödenen vakıf katkı payları için sınırlayıcı bir tarih bulunmamakta olup, yılın her döneminde isteyen personel tarafından katkı payı ödenebilmektedir. Yıl içerisinde belli bir tarih esas alınarak kaç kişinin vakfa
aidat ödediğinin tespit edilmesi doğru bir netice vermemektedir. Bu nedenle, 'çok sayıda personelin ödeme yapmadığı' şeklindeki haberler doğruyu yansıtmamaktadır. Vakıf tarafından yapılacak avukatlık ücreti yardımının miktarı Vakfın ekonomik durumuna bağlı olarak belirlenecektir. Ancak ödenecek miktarın üst limiti, yasalarla sağlanan diğer avukatlık yardımı miktarları esas alınarak, 'avukatlık asgarî ücret tarifesinde belirtilen ücretin yirmi katını geçmeyecek şekilde' belirlenmiştir. Bu açıdan, yargılanan personelin astronomik avukatlık ücretlerinin Vakıf tarafından karşılanacağını iddia eden haberler gerçeği yansıtmamaktadır.''
Açıklamada, vakfın mütevelli heyeti ile
yönetim ve denetim kurulu üyeleri hiçbir ücret almadığı da vurgulandı.
-TSK HUKUKİ YARDIM SANDIĞI-
TSK Hukuki Yardım Sandığının ise görevde bulunan TSK mensuplarının görevleri dolayısıyla kişilik hak ve özgürlüklerine karşı yapılan ihlaller nedeniyle, haklarını daha etkin olarak aramak için ihtiyaç duyacakları hukuki yardımın sağlanması maksadıyla 27
Eylül 2010'de kurulduğu belirtilen açıklamada, bu yardımın avukat temini ve ücretinin ödenmesinden ibaret olduğu kaydedildi.
TSK Hukuki Yardım Sandığının faaliyetine, TSK Dayanışma Vakfı tarafından hukuki yardım yapılmasına yönelik karar alınmasından sonra başlandığına dikkati çekilen açıklamaya şöyle devam edildi:
''Bazı basın-yayın organlarında yer alan 'Hukuki Yardım Sandığının faaliyete geçip kaynak toplamasının uzun zaman alması üzerine TSK Dayanışma Vakfının avukatlık desteğine yönelik karar aldığı' haberleri gerçeği yansıtmamaktadır. Hukuki Yardım Sandığı;
general/
amiral, subay, astsubay, uzman ve
sivil memur ayırımı yapılmaksızın, yönergede belirlenmiş olan şartları taşıyan ve halen görevde bulunan tüm personele, katkı yapma şartı aranmaksızın hukuki yardım sağlamaktadır. Sandığın gelir kaynağı, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak yapılan yardımlardır. Gönüllülük esasını doğrudan veya dolaylı olarak zedeleyecek hiçbir uygulama yapılmamaktadır.
Hakkında herhangi bir nedenden dolayı dava açılmış yani davalı, sanık,
şüpheli gibi konumundaki bir personele
sandıktan yardım sağlanması söz konusu değildir. Tam tersine, kişilik hak ve özgürlüklerine karşı yapılan bir ihlale karşı dava açmak isteyen, yani davacı konumundaki personel sandık yardımından faydalanabilmektedir. Hukuki Yardım Sandığı Yönergesinde de açıkça belirtildiği şekilde, Sandığın kurulma tarihinden önce meydana gelmiş olaylara ilişkin dava açmak isteyen personelin sandıktan istifade etmesi mümkün değildir.''
-''İYİ NİYETLİ DEĞİL''-
TSK Dayanışma Vakfı ile TSK Hukuki Yardım Sandığı tarafından sağlanan hukuki yardımların amacı birbirinden tamamen farklı olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Görev nedeniyle olmak ön şart olmak üzere, TSK Dayanışma Vakfı tarafından sağlanan hukuki yardım 'hakkında dava açılanlara', TSK Hukuki Yardım Sandığı tarafından sağlanan hukuki yardım ise 'dava açacaklara' yöneliktir. Bu açıdan bu iki yardımın birbirlerini tamamlayıcı veya birbirinin yerine geçici hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Her iki yardımdan da sadece görevde bulunan TSK personeli istifade edebilmektedir. İlgili mevzuatta da açıkça belirtildiği gibi,
emekli olmuş hiçbir TSK mensubunun söz konusu yardımlardan faydalanması mümkün değildir. Aksi yöndeki iddialar tamamen gerçek dışıdır.
TSK Dayanışma Vakfı ile TSK Hukuki Yardım Sandığının en önemli ortak özelliği, buralara yapılacak katkı payları veya bağışların tamamen gönüllülük esasına dayalı olmasıdır. Hal böyle olmasına rağmen TSK'da var olan birlik, beraberlik,
silah arkadaşlığı ile
dayanışma irade ve arzusunun personelin özgür iradesine yansıması neticesinde yapılan yardımların zorla alındığı yönündeki iddiaların da iyi niyetli olmadığı değerlendirilmektedir. Her iki yardım da, yürürlüğe girdikten sonra meydana gelen, gelecek hukuki durumlara ilişkindir. Geçmişe dönük olarak hukuki yardım yapılması öngörülmemiştir.''