Hava Kuvvetleri Komutanlığı, eski BBP Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatlarını kaybettiği helikopter
kazasının olduğu tahmin edilen saatlerde, olay mahallinin 74 kilometre içerisinde F-4 ve F-16 uçakları da dahil TSK'ya ait herhangi bir hava trafiğinin olmadığını bildirdi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, 29-30 Ocak 2011'de bazı gazetelerde ''Enkaz Üssünden Uçuş'' ve ''F-16 Şüphesi'' başlıklı haberlerin yer aldığı belirtildi.
Haberlerde, ''
Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişinin ölümüyle sonuçlanan
helikopter kazası ile ilgili
Devlet Denetleme Kurulu (DDK)
raporlarına göre olay sırasında bölgede hava trafiğinin yoğun olduğu, Safa 51 adlı bir uçağın
enkazın üzerinde daireler çizdiği ve TSK'nın yazılı olarak iletilen soruya
cevap vermediği''nin iddia edildiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
''
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun talebi üzerine, olay gününe ait bölgedeki askeri radarlar tarafından izlenen tüm hava
trafik bilgileri ayrıntılı bir şekilde incelenerek Devlet Denetleme Kurulu'na gönderilmek üzere 21 Ocak 2011 tarihinde
Genelkurmay Başkanlığına bildirilmiştir.
Daha önce ayrıntılı inceleme raporlarında da belirtildiği gibi habere konu olan ve Safa 51 adlı olduğu söylenen eğitim uçuşu, kazanın muhtemel saatinden yaklaşık dört saat sonra, GMT saat dilimine göre 16.48'de (
Türkiye saatine göre 18.48), anılan bölgeden 19.000 feet (6300 m) irtifadan geçiş şeklinde icra edilen TSK'nın günlük planlı rutin eğitim görevidir.
Söz konusu görevin askeri radarlar tarafından takip edildiği ve kaza ile ilgili bir boyutunun olmadığı gibi, olayın olduğu tahmin edilen saatlerde olay mahalli 74 kilometre içerisinde F-4 ve F-16 uçakları da dahil TSK'ya ait herhangi bir hava trafiğinin olmadığı kamuoyuna saygı ile duyurulur.''
Öte yandan
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve
beraberindekilerin hayatlarını kaybetmesine yol açan helikopter kazasına ilişkin hazırladığı raporun kendilerine ulaşmadığını belirterek, ''Bana garip gelen şey, DDK'nın yargıda olan ve ayrıca defalarca konu hakkında uzmanlıkları
tartışma götürmeyen kişi ve kurumlarca yapılmış çalışmanın üzerine hangi uzmanlık marifetiyle böyle bir sonuca ulaştığını herhalde önümüzdeki günlerde kamuoyuyla daha açık ve detaylı olarak paylaşacaklardır'' dedi.
Polis Meslek Yüksekokulları ile İl Emniyet Müdürlüklerinde akıllı sınıfların kurulmasına ilişkin
protokol,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile İçişleri Bakanı Beşir
Atalay arasında imzalandı.
Yıldırım ve Atalay, Ulaştırma Bakanlığındaki törende soruları yanıtladı.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği kazadan 4 gün sonra bir fotoğraf yayınlandı. Bu fotoğrafta helikopterin uçuş bilgilerinin yer aldığı CPRS cihazının bulunduğu ancak daha sonraki fotoğraflarda bu cihazın söküldüğü ifade edildi. Bu DDK raporuna da yansıdı. Bu kayıp parçalarla ilgili Ulaştırma Bakanlığının yaptığı bir çalışma var mı?'' sorusu üzerine, kazanın olduğu andan itibaren devletin bütün imkanlarıyla seferber olduğunu, kaza raporunun da yaklaşık 9 ay sonra kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi.
Kazanın pilotaj hatasından kaynaklandığının tespit edildiğini anımsatan Yıldırım, ancak daha sonraki iddialar üzerine TBMM'de bu konuyla ilgili iki
komisyon oluşturulduğunu, 4'er ay süren çalışmalardan sonra bu komisyonların raporlarının da kamuoyuna açıklandığını belirtti.
Yıldırım, DDK'nın da bu konuyla ilgili bir çalışma yaptığını ve hazırlanan raporun kamuoyuna açıklandığını belirterek, şunları söyledi:
''Ancak hepimiz biliyoruz ki, biri hariç kazazedelerin tamamının, kazadan sonra ilk bir saat içerisinde
vefat ettiği belirtildi. Bu kazayla ilgili birçok spekülasyon yapıldı, yapılmaya da devam ediliyor. Devlet Denetleme Kurulunun raporu henüz bize ulaşmış değil. Kaldı ki konu halen yargıda. Kazazedelerin yakınları ve sayın Genel Başkanın mensup olduğu parti bu konuyu yargıya taşımıştır.
Yargı bu konuda gerekli kararı verecektir. Bana garip gelen şey, Devlet Denetleme Kurulunun yargıda olan ve ayrıca defalarca konu hakkında uzmanlıkları tartışma götürmeyen kişi ve kurumlarca yapılmış çalışmanın üzerine hangi uzmanlık marifetiyle böyle bir sonuca ulaştığını herhalde önümüzdeki günlerde kamuoyuyla daha açık ve detaylı olarak paylaşacaklardır. Tabii ki kaza olmasını hiç bir zaman arzu etmeyiz. Ama olan kazanlardan da kaza çıkarmanın, bu ülkede görev yapan kamu görevlilerine layık görülen bir şey olmaması gerektiğini düşünüyorum.''
-BAŞBAKANA SUİKAST DÜZENLENECEĞİ İDDİASI-
İçişleri Bakanı Atalay da, ''MİT'in, Baş
bakan Recep Tayyip Erdoğan'a İstanbul'da suikast düzenleneceğine ilişkin rapor hazırladığı'' yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine, ''Doğrulanmış veya açıklanmış bir şey değil. Bizim çalışmamız içinde olan bir konu değil. Bunu spekülatif bir haber olarak değerlendiriyorum'' dedi.
''Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili DDK raporunu hazırladı. İlk bulgular, helikoptere ait bazı parçaların
JİTEM tarafından ortadan kaldırıldığı yönünde'' denilmesi üzerine Bakan Atalay, ''Bana gelen böyle bir bilgi yok veya bana sorulan bir soru da yok'' diye konuştu.
Tahliye edildikten sonra kaçan
terör örgütü
Hizbullah üyeleriyle ilgili bir gelişme olup olmadığının sorulmasına karşılık Atalay, ''Yoğun şekilde çalışıyoruz. Önemli ekiplerimiz çalışıyor, yetkili
arkadaşlar, ekiplerimiz alanda'' yanıtını verdi.
''Hizbullahçıların saklandıkları evde kadın kılığına girdikleri söyleniyor'' denilmesi üzerine de Atalay, ''Yok arkadaşlar'' dedi.
-''TÜRKİYE BÖYLE BİR ANAMUHALEFET PARTİSİNE, BÖYLE SİYASETÇİLERE LAYIK DEĞİL''-
İçişleri Bakanı Atalay, ''
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Umut Oran'ın,
Başbakan Erdoğan ile ilgili sözlerine tepki gösterdiniz. Bir özür bekliyor musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını, İstanbul'da kendi semtiyle anarak,
harem ağalığıyla bağdaştırır ifadeler kullanmak fevkalade büyük bir ciddiyetsizlik, seviyesizlik ve büyük bir terbiyesizliktir. Son zamanlarda CHP'nin sözcülerinin üslubunda bu seviyesizliğe çok rastlıyoruz. Anamuhalefet partisi çok önemli bir kurumdur. Türkiye gibi büyük bir ülkede de böyle olması gerekir, biz öyle bekleriz. Böyle bir partinin TBMM'deki en önemli görüşmesi de dahil bütün platformlarda sürekli böyle spekülatif,
hakaret içeren ifadeler kullanması üzücüdür. Bu, partinin ciddi bir söyleminin, politikasının, ülkemiz için hiç bir projesinin, bir Türkiye vizyonunun olmadığını gösterir. Bu, günübirlik polemiklerle
siyaset üretmektir. Bir Anamuhalefet partisinin genel başkan yardımcısı herhalde hangi konumda olduğunu da bilmiyor. Fevkalade cahil, cahilce, hiç bir tarih bilgisi de olmadan çok yüzeysel, çok ayıplanacak, kınanacak bir tavır içerisinde, ciddiyetsizce bu ifadeleri kullanıyor. Bunlardan biz bir şey kaybetmeyiz. Başbakanımız da bir şey kaybetmez. Bu sadece kendi seviyelerini daha da düşürür, hem Anamuhalefet partisinin hem bu ifadeyi kullanan genel başkan yardımcısının. Türkiye böyle bir Anamuhalefet partisine, böyle siyasetçilere layık değil, Türkiye için üzülmek lazım.''
Aynı soruyu yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Yıldırım da ''Herhalde arkadaş son zamanlardaki bu televizyon dizisini fazla izlemiş. Ondan etkilenmiş'' dedi.