Genelkurmay'ın " Heron İhaneti" haberine verdiği cevabı yazdı...
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner görevi devralırken yaptığı ilk konuşmasında, medyanın "tek yanlı" haberlerinden şikâyetçi oldu.
Selefi
Orgeneral İlker Başbuğ gibi medya üzerinden "asimetrik
psikolojik savaş" yürütüldüğü iddiasını tekrarladı.
Askerler bu yöndeki rahatsızlıklarını hükümete kadar taşımış olmalılar.
Nitekim
Başbakan Erdoğan,
Diyarbakır mitingi dönüşü uçakta "Genelkurmay'da dinleme skandalı" iddialarını soran gazetecilere "Önceden sormak lazım" diyerek tepki gösterdi.
Ancak bütün bu açıklamaların göz ardı ettiği bir gerçek var.
Genelkurmay, medya kuruluşlarına keyfi
akreditasyon uyguluyor.
Akredite etmediği medyadan gelen soruları da
cevaplamıyordu.
Başbuğ döneminde birçok kez, birçok haberle ilgili gerek yazılı gerekse sözlü başvurular yapmamıza rağmen cevap alamadık.
Bu nedenle de "tek yanlı yıpratma kampanyası" gibi ifadelere de hiçbir zaman itibar etmedik.
***
Orgeneral Koşaner ilk konuşmasında aynı vurguyu yapınca
Ankara Temsilcimiz Adem
Yavuz Arslan'la yeniden konuştuk.
BUGÜN'ün Türkiye'nin gündemine taşıdığı "Heron İhaneti" konusunda başlayan askeri
soruşturmanın akıbetini yazılı olarak sorma kararı verdik.
Yavuz'un yaptığı yazılı başvuruya iki gün sonra yazılı cevap geldi.
İşte o cevap;
"Sorduğunuz soruyla ilgili olarak; 23 Temmuz 2010
Basın Bilgilendirme Toplantısı'nda ifade edilen 'Genelkurmay Askeri Savcılığı konu üzerindeki
delil tespiti işlemleriyle ilgili çalışmasını çok yönlü olarak sürdürmektedir' ifadesi bugün için de geçerlidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun amir hükmü gereğince soruşturmanın gizliliği nedeniyle herhangi bir makam tarafından başka bir açıklama yapılması hukuken mümkün değildir."
Demek ki askeri soruşturma neredeyse 3 aydır devam ediyor.
BUGÜN olarak 2007'de patlak veren bu skandalın takibini sürdüreceğiz.
***
Genelkurmay Arslan'ın sorusuna cevap vererek, TSK mensuplarının yer aldığı haberlerle ilgili başvuru halinde ayrım yapmaksızın bilgilendirme yapacağını gösterdi.
BUGÜN gibi akredite olmayan basın kuruluşları için bu faydalı sonuçlar verecektir.
Kamu faydası nedeniyle gündeme taşımayı arzuladığımız haberler konusunda TSK'nın ne düşündüğüne yer verebileceğiz.
Atılan adım, keyfi akreditasyon uygulamasını sona erdirmiyor.
Genelkurmay'ın bazı basın kuruluşlarına pozitif ayrımcılık yaptığı ve haksız rekabete neden olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.
Bilgi verme yoluna giderek Genelkurmay, medyanın haber alma özgürlüğünün önünü kısmen açmış oldu.
Böylece demokrat medyayı "tek yanlı" yayın yapmaya zorlamaktan kurtuldu.
TSK,
sivil-asker ilişkilerinde giderek daha
modern ve gelişmiş demokrasiler seviyesine doğru ilerliyor.
Bu süreçte sivil medya ile ilişkilerinin de objektif hukuk temelinde yeniden tanımlanacağını düşünüyorum.
28
Şubat darbesinin bıraktığı anti-demokratik uygulamanın tamamen sona ermesi dileğiyle...
ERHAN BAŞYURT - BUGÜN GAZETESİ