GENELKURMAY Başkanlığı, “
İrtica ile mücadele planı”nın ıslak
imzalı orijinal
belgesinin bir ihbar mektubuyla savcılığa iletilmesini ve bu konudaki haberleri
“yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar” olarak nitelendirdi. Dün öğle saatlerinde askeri savcılığa yeni
soruşturma talimatı verildiği dile getirilen
Genelkurmay açıklamasında “ihbar mektubunun basına sızdırılması”na dikkat çekildi ve
“Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir” denildi.
İlkini Askeri Savcılık soruşturmuştu, birşey çıkmamıştı!
Günlerdir devam eden haberler konusunda Genelkurmay'dan beklenen açıklama dün
akşam geldi. Yazılı açıklamada, 23
Ekim'den itibaren medyada “
İrticayla Mücadele
Eylem Planı”na ilişkin yeni haberler yer aldığı belirtildi. Planla ilgili olarak 12 Haziran'da medyada ilk gündeme getirilmesinin ardından Askeri Savcılık tarafından soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturmanın 12 günde sonuçlandığı ve sonuçlarının kamuoyuna açıklandığı hatırlatıldı.
Çiçek hala görevde; "karargâh dışına atandı"
Soruşturma sırasında belgeyi hazırladığı öne sürülen Dz.P.Kur.Alb. Dursun Çiçek'in bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargâhı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici olarak görevlendirildiği, 4
Eylül 2009 tarihinde de
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhına atandırıldığı” vurgulandı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 26 Haziran'da düzenlediği basın toplantısında soruşturma sonuçlarını duyurduğu hatırlatılan açıklamada, Başbuğ'un “Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir” dediği de hatırlatıldı. Dokuz maddeden oluşan açıklamanın sonuç bölümünde bugün gelinen durum şöyle değerlendirildi:
Haberler ihbar kabul edildi
Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13.30'da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır.
"Belge sızdıranların amacı bulunmalıdır"
Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde
Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.
Kurumlar arası güvensizlik vurgusu
Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.
Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız
infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma
eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir.
Askeri savcılık yapınca böyle yapıyor!
Askerî savcılık, birçok önemli soruşturmayı sonuçsuz bıraktı. Bunun son örneği
Ergenekon kapsamında tutuklanan eski
üsteğmen avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen 'Eylem Planı'na ilişkin soruşturma.
Tartışmalı olaylar soruşturulmadı
'Eylem Planı'na ilişkin soruşturmada belgenin, Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia ediliyordu. 4 ayrı kurumdan alınan bilirkişi raporunda belgenin altındaki imzanın Çiçek'in imzasına benzediği belirtildi. Ancak
dosya kapatıldı. Çiçek'in farklı imza atmasının nedeni de araştırılmadı.
Darbe günlükleri
Genelkurmay Askerî Savcılığı, Ergenekon soruşturmasının ikinci
iddianamesinde ana
suçlama olarak yer alan Özden Örnek'e ait '
darbe günlükleri'ne ilişkin soruşturma açmadı. Askerî savcılık, darbe günlüklerini görmezden geldi. Aksine
Nokta Dergisi'nin genel yayın yönetmeni Alper Görmüş hakkında '
iftira ve
hakaret suçundan'
dava açıldı. Görmüş
beraat etti. Görmüş'ün avukatı
Ümit Kardaş, Genelkurmay'a dilekçe yazarak, soruşturma yapılmasını talep etti. Kardaş'a şu
cevap verildi: "Konuyla ilgili tutarlı bilgi, belge bulunmadığından hiçbir şey yapılmamıştır."
Nokta dergisi basıldı
Nokta Dergisi,
Nisan 2007'de 'Genelkurmay'ın 2004'teki STK'larla
işbirliği planını açıklıyoruz." başlığıyla bir haber verdi. Genelkurmay Askerî Savcılığı, Nokta'nın bilgisayarlarına el konulmasını istedi. Ancak
mahkeme bilgisayarlardaki bilgi ve belgelerin kopyalanmasına karar verdi. Askerî savcılık, belgenin içeriğinden çok sızdıranı bulmaya yönelik soruşturma yaptı.
'Hipnozlu sorgu'nun iddianamesi hazırlanmadı
Kayseri'de gözaltına alınan
astsubaylara
hipnoz uygulanarak
sorgulama yapıldığı iddia edildi. İşkenceyle ifadesi alınan Astsubay
Ali Balta hakkında 7 ay geçmesine rağmen iddianame hazırlanmadı.
Dağlıca ve Aktütün araştırılmadı
16 askerin şehit olduğu Dağlıca baskınının istihbarat bilgisinin, baskından dokuz gün önce 'ivedi' kaydıyla yetkili birimlere ulaştırıldığı iddia edildi. Ancak TSK konuyla ilgili derinlemesine bir araştırma yapmadı.