Amirallere suikast iddianamesinde,
Ergenekon'un hücre yapılanması olarak tanımlanan Karargâh Evleri'ne üye
teğmenlere yönelik ciddi suçlamalar yer alıyor.
İddianamede, uyuşturucuya alıştırılan
genç subayların
örgüte kazandırılması için kızlı erkekli uyuşturucu partilerine götürüldüğü
delilleriyle ortaya konuluyor. Mahkemenin kubul ettiği iddianamedeki
belgeler özellikle
deniz kuvvetlerinden
emekli askerleri şok etti. Okuduklarının kendisini dehşete düşürdüğünü belirten emekli Deniz
Hâkim Albay Ahmet
Cengiz Tangören, genç subayları ağlarına düşüren
yasa dışı yapıların bir an önce ordudan temizlenmesi çağrısı yaptı.
Askerî okullara sızmış bir yapının ortaya çıktığına dikkat çeken emekli Deniz Kurmay
Binbaşı Fuat Özçelebi ise uzun yıllar görev yaptığı kurumda ileri derecede uyuşturucu kullanımı ve
fuhuş iddialarının tüylerini diken diken ettiğini anlattı. Emekli
Tümgeneral Armağan Kuloğlu da
Deniz Kuvvetleri'nde yer aldığı iddia edilen yasa dışı yapılanmanın kısa sürede ortaya çıkarılıp konuya netlik kazandırılması gerektiğini söyledi.
İddianamede yer alan belge ve bilgiler emekli askerleri de dehşete düşürdü. Zira Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda yuvalanan
ekip, genç subayları örgüt evlerinde önce uyuşturucuya alıştırıyor, ardından özel görüntülerini çekerek
şantaj amaçlı kullanıyordu. İşte eski denizcilerin görüşleri:
Emekli Deniz Hâkim Albay Ahmet Cengiz Tangören: Bizim öğrencilik ve görev yaptığımız zamanlarda Deniz Kuvvetleri içerisinde iddianameye yansıyan tarzda bir yapılanma yoktu. Hiçbir Türk ordusu mensubunun ise uyuşturucu veya kadın düşkünlüğü tarzında bir zaafa düştüğüne şahit olmadım. Bu Silahlı Kuvvetler'e yakışmamaktadır. Dehşete düştüm.
Harp okullarında yaşanan yasa dışı yapılanmayı iki kategoride değerlendirmemiz gerekmektedir. Birincisi, bu genç subaylar yasadışı yapılanma için özellikle seçilip harp okullarına mı yerleştirildi? İkincisi ise vatansever dürüst kimliği ile harp okullarına seçilen genç subaylar bu yasa dışı yapının kurbanı mı oldu? İddianamede
Doğu Perinçek'ten emir alan subaylar ve
Poyrazköy iddianamesinde de yer alan bazı
sivil toplum kuruluşlarının genç kızların subayları eğlendirmek için kullanılması dehşet verici. Aklıselim ve gerçek vatansever insanların bu tarz oyunlara gelmeyeceğini düşünüyorum.
ASKERî OKULLARA SIZMIŞLAR
Emekli Deniz Kurmay Binbaşı Fuat Özçelebi: Gazetelere yansıyan haberleri okudukça tüylerim diken diken oluyor. Uzun yıllar mensubu olduğum ve can-ı gönülden
hizmet ettiğim kurumun içerisinde ileri derecede uyuşturucu kullanımı ve kadın ilişkileri beni derinden etkiledi. Ülkemiz üzerinde çıkar amaçlı planlanan oyunlar var. Bu planları toplumumuzun en hassas kurumu olan ordumuz üzerinden yapmaktalar. Zihniyeti bozuk insanlardan her türlü davranışı beklemek mümkündür.
Askerî okullara kendi hizmetlerini yürütmek amacı ile sızdırılmış bir yapının ortaya çıktığını görüyoruz. Tutuklanan subayların bu kişilerle sınırlı olacağını zannetmiyorum. Haberleri okudukça bu yasadışı yapının kullandığı ve kurbanı olan birçok kişiye ulaşılacağını düşünüyorum. Askerî okullarda herkes katı bir
disiplin olduğunu düşünür. Fakat ortaya çıkan bu
manzara disiplinin boyutunu ortaya koymaktadır.
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu: Bu iddialar en kısa süre içerisinde ortaya çıkarılıp netlik kazandırılmalı. Art niyetli kişilerin harp okullarında okuyan genç subaylardan birkaçını okul dışında kendi çıkarları için kullanmış olma ihtimali de var. Fakat bunlar ihtimal olarak kalmamalı.
Türk Silahlı Kuvvetleri maalesef bu ihtimaller yüzünden çok yıpratılıyor. Ortaya çıkan iddiaların akıyla veya karasıyla netlik kazanması TSK'nın itibarı için çok önemli. Ben ordu içerisinde uyuşturucu ile kullanılan subayların varlığı ihtimalini bile kabul etmek istemiyorum.
TSK'NIN GELECEĞİNİ KARARTIYORLAR
Emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi: Askeri öğrenciler silahlı kuvvetlerin en genç elemanlarıdır. Bu tür oluşumlar Silahlı Kuvvetler'in geleceğini yok etmek anlamına gelir. Bunun önüne geçmenin en etkin yolu ise
inanç sistemini genç yaşlardan itibaren güçlendirmektir. Aksi takdirde günlük heveslerle gençlerin nefislerine hitap edecek ortamları hazırlamakla bu gençlerin istikbali düzenlenemez, bilakis karartılır. Dini eğitim çok önemli.
Bir teğmen için düşülen ilginç not: İşçi Partisi bağlantılarını biliyor; kesinlikle kontrol altında tutulmalı
Amirallere suikast iddiasıyla ilgili iddianamede, Ergenekon
soruşturmasının bazı teğmenleri rahatsız ettiği görülüyor. Örgüt üyeleri ise tedirgin olan teğmenlerle ilgili 'dosyalar' hazırlanması gerektiğini belirtiyor. Bir teğmen için düşülen not çetenin neler yapabileceğini de ortaya koyuyor: "İşçi Partisi bağlantılarını biliyor. Kendisini kontrol altında tutmak için gerekli dosyalar hazırlanmalı."
ddianamede,
sanıklar ın Ergenekon bağlantılı İşçi Partisi'nin Karargâh Evleri yapılanmasında yer aldığı belirtiliyor. Edilen deliller doğrultusunda sanık teğmenlerin kaldığı 12 evin İşçi Partisi'nin Karargâh Evleri yapılanması olduğu kaydediliyor. İddianameye yansıyan bilgilere göre,
Ergenekon soruşturması ve ardından açılan
dava yapılanma içerisinde yer alan bazı subayları tedirgin ediyor. Karargâh Evleri'nden kopmak isteyen teğmenlere
baskı yapıldığı da iddianamede mevcut. Sanık teğmenler
Burak Düzalan, Yakut
Ersoy, Alperen Erdoğan ve Tarık Ayabakan'ın kaldığı Kocaeli'ndeki evde yapılan aramada bir flash bellek ele geçiriliyor.
Flash bellekte 'teğmen Ş.I.' isimli kişinin
Ergenekon davasından sonra tedirgin olduğu, kendini geri çektiği ve her şeyi bildiği için de kontrol altında tutulması gerektiği yazıyor. İddianameye giren yazılı metinde, 'teğmen Ş.I.' ile ilgili olarak şu ifadeler kullanılıyor: "Son davadan sonra üzerinde bir tedirginlik var. G.D.'nin samimi arkadaşı. İşçi Partisi konferanslarına katılmıştı. Davada İşçi Partisi'nin öne çıkmasından sonra kendini geriye çekti."
Aynı kişiye yönelik değerlendirme kısmında da, "Çok şey biliyor. Birçok faaliyetin içinde yer aldı. Deniz Yıldızı ve Ata Evler'den haberdar. Özel faaliyetler hakkında bilgisi var. En önemlisi İşçi Partisi bağlantılarını biliyor. Kesinlikle kontrol altında tutulmalı. Ve kendisini kontrol altında tutmak için gerekli dosyalar hazırlanmalı. Bu yüzden evde kalması önemli." şeklinde ifadeler yer alıyor. İddianamede bu değerlendirme notunun da Karargâh Evleri örgütlenmesinin daha önce hakkında Ergenekon isimli
terör örgütüne üye olmak ve bağlı suçlardan kamu davası açılan Doğu Perinçek ile İşçi Partisi ile irtibatlı olduğunu gösterdiği kaydediliyor. MİT'in Ergenekon dava dosyasına giren raporunda da
Hava Kuvvetleri Komutanlığı içindeki Karargâh Evleri yapılanması anlatılmıştı. İkinci Ergenekon davası sanığı Cengiz Köylü'nün bu yapılanmanın başında yer aldığı belirtilmişti. İddianameye göre Deniz Kuvvetleri'ndeki yapılanmada Doğu Perinçek ile teğmenler arasındaki bağlantıyı kuran kişinin de
intihar eden Yarbay
Ali Tatar olduğu görülüyor.
Komuta zincirinin başında Perinçek var
İddianamede,
şüphelilere emir ve talimatların Ergenekon davasının
tutuklu sanıklarından İP Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından verilerek, örgüt tabanına aktarıldığının anlaşıldığı belirtiliyor. İddianamede yer alan ve şüphelilerden ele geçirilen bir belgede de, üç aşamalı emir komuta zincirinin başında İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bulunduğu aktarılıyor. Şüphelilerin kaldığı evde bulunan flash belleğin incelendiği ifade edilen iddianamede, flash bellekteki 'Nİ 22' isimli word belgesinde, 'Doğu Perinçek Başkanımızın Emirleri' başlığı altında bir dokümanın bulunduğu hatırlatılıyor. Aynı belgede Aydın Ortabaşı'nın
mezun ettiği kız öğrencilerin, yapının sivil tabanına daha hızlı bir şekilde kazandırılması için organizasyonların yapılmasını istediği belirtiliyor.
Dursun Çiçek'i bırakan hakim, teğmenlerin de tahliyesini istemiş
'Amirallere suikast' iddianamesi sürecinde ilginç bir gelişmenin yaşandığı ortaya çıktı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK) tarafından
Ekim 2009'da
İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne atanan hâkim
Oktay Kuban, iddia edilen Ergenekon silahlı
terör örgütü kapsamında değerlendirilen 9 tutuklu teğmenin tahliyesini istemiş. Kuban, daha yargılama başlamadan, sanıkların sorgusu yapılmadan delillere ilişkin hükmünü vermiş: "Delillerin hukuki niteliği tutuklama için yetersiz." Aynı hâkim,
Kasım 2009'da geçici olarak görevlendirildiği İstanbul 9.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde Dursun Çiçek'in delil yetersizliği nedeniyle tahliyesi yönünde oy kullanmıştı.
Hâkim Kuban'ın karşı oy yazısı, iddianamenin kabul kararı ile birlikte hazırlanan tensip tutanağında yer aldı. Kuban, 'karşı oy' yazısında bütün tutuklu sanıkların tahliye edilmesini istedi. Yazıda, tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair ileri sürülen delillerin hukuki niteliği itibarıyla sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular olmadığını ileri sürdü. Tahliye edilmelerini istedi. Ancak
mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ve hâkim Mehmet Erdoğan'ın '
suikast planı,
fişleme, uyuşturucu, şantaj' gibi çok ağır suçlamaların yöneltildiği 9 teğmenin tutuklu kalması yönünde görüş bildirmesiyle
tahliye talebi oyçokluğuyla reddedildi. Başkan ve üye hâkim Erdoğan, "Sanıklara isnat edilen suçların mahiyeti, müsnet suçu işlediklerine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, delil durumu, atılı suçların bir kısmının CMK 100/3 maddesinde sayılan suçlardan olması" gerekçeleriyle talebi yerinde görmedi.
Oktay Kuban, hükümete ve millete yönelik kirli tezgâhın altında imzası bulunan Deniz Albay Dursun Çiçek'i tahliye eden heyette yer almıştı. Tahliye talebini inceleyen İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bir üyesi eksik olduğu için Adalet Komisyonu, Kuban'ı geçici olarak bu mahkemede görevlendirmişti. Kuban da 'delil yetersizliği' gerekçesini ileri sürerek Çiçek'in tahliye edilmesi yönünde oy kullanmıştı.
'Levent Bektaş'ın ekibi dağıldı, yenisi kurulsun'
Amirallere yönelik suikast iddialarına ilişkin hazırlanan iddianamede, çetenin Ergenekon bağlantıları da deşifre ediliyor. Operasyonlarda ele geçirilen belgeler, Deniz Kuvvetleri'nde yuvalanmış uyuşturucu ve fuhuş çetesinin Ergenekon soruşturmasından son derece rahatsız olduğunu ortaya koyuyor. Şüphelilerden ele geçirilen bir belgede, şu ifadeler yer alıyor: "İçeridekilere ve ailelerine yardımlar aksatılmasın, Levent Bektaş'ın ekiplerinin yerine yeni ekipler kurulsun."
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne 15 Temmuz 2009'da gelen bir e-
mail, Deniz Kuvvetleri'nde yuvalanmış uyuşturucu ve fuhuş çetesini ihbar ediyordu. Soruşturma başlatıldı, ancak elde edilen belge ve örgütsel dokümanlar olayın sadece uyuşturucu ve fuhuş partileriyle sınırlı olmadığını ortaya koydu.
Çetenin Ergenekon terör örgütüyle bağlantıları deşifre edildi. Örgütün, Ergenekon'un TSK'ya sızmak için hayati önem atfettiği hücre yapılanması Karargâh Evleri'yle de doğrudan bağlantısı vardı. İddianamede, şüphelilere emir ve talimatların Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından verilerek, örgüt tabanına aktarıldığı ifade ediliyor. Şüphelilerden ele geçirilen bir belgede de, üç aşamalı emir komuta zincirinin başında İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bulunduğu aktarılıyor.
İddianamede, İşçi Partisi (İP) Genel Merkezi'nde yapılan aramada MİT Müsteşarlığı'nca düzenlenen 'Çok Gizli Kopya' ibareli 'İP Karargâh Evleri' yapılanmasının şematize edildiği bir belge ele geçirildiği aktarılıyor. Bu belge incelendiğinde şu değerlendirmeye varıldığı ifade ediliyor: "Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil yapılanmasında yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içerisinde görevli bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek'in, bu gizli yapılanmanın metotları ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır.''
İÇERİDEKİLERE YARDIMLAR AKSATILMASIN
Şüpheliler Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksay ve Tarık Ayabakan tarafından kullanılan Kocaeli'ndeki adreste yapılan aramada ele geçirilen klasördeki 'Bildiriler/Bültenler Klasöründeki
Nisan Bülteni' isimli belgede 'Karargâh Evleri' oluşumuyla ilgili örgütsel hiyerarşi silsilesinde örgütün üst birimlerince hazırlanan ve örgüt üyelerine intikal ettirilen talimatları bulunuyor. Söz konusu belgenin ikinci alt başlığında 'Perinçek başkanımızın emirleri' yer alıyor. Ve Perinçek'in örgüte verdiği talimatlar sıralanıyor. Klasördeki bir belgede şu direktifler sıralanıyor: "Moraller ve motivasyon zirvede tutulsun, bu konuda her şey organize edilsin. İçeridekilere ve ailelerine yardımlar aksatılmasın, ihtiyaca göre aidatlar artırılsın.
Güvenlik, E.A. ve diğer emekliler, hainleri bulmada aktif kullanılsın. Levent Bektaş'ın ekiplerinin yerine yeni ekipler kurulsun. Yeni timlerin oluşturulmasını Mücahit Erakyol Albay organize etsin. Poyrazköy'de kalan malzemeler korunaklı bölgelere dağıtılsın. Karargâhın emri olmadan hiçbir operasyonel
eylem yapılmayacak. Bu konuda son emir yetkisi Levent Bektaş'ındır. Genç subayların fikri altyapıları ve ideolojilerinin sağlam temellere oturabilmesi için eğitim ve
kamp çalışmaları yapılsın, bu bağlamda doküman ve materyallerin ulaştırılma kanalları kontrol edilsin. Yayınlar kesinlikle takip edilip çözümlemesi yapılmalı. Genç teğmenler arasında taban çalışmaları için
Ataman Yıldırım'ın ekibi yeniden harekete geçirilecek.
İnternet yoğun bir şekilde
propaganda faaliyetleri için kullanılacak.
Devrimci Karargâh'taki çekirdek kadronun evleri ile aydınlanma ve yeni adam kazanma evleri birbirinden ayrılacak, irtibatları kesilecek. Devrim fikrinin genç subaylar arasında geniş tabana yayılması için yeni projeler geliştirilecek. Emirlerin iletiminde
köprü elemanlar kullanılacak.
Deşifre olanlar derhal görevden alınacak. Karargâh dışı görevler verilecek."
Poyrazköy'deki mühimmatın listesi
İddianamede yer alan 'kalan malzemeler korunaklı alanlara dağıtılsın' ifadesi, 'Poyrazköy'de başka gömülü mühimmat mı var?' sorusunu akıllara getirdi. Bölgede geçtiğimiz yıl nisanda yapılan kazılarda, 15'i dolu 21 LAW silahı, 14
el bombası, 24 el bombası fünyesi, 450 gram C3
patlayıcı madde, 7 adet
hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 bubi tuzağı, 2 kullanılmış bubi tuzağı, 23 işaret fişeği, 45 sis bombası ele geçirilmişti.
Görüşmelerde telefon kartı kullanılacak, kapı herkese açılmayacak
Amirallere suikast iddianamesinde, fişlemeler, uyuşturucu trafiği, diğer örgütlerle bağlantılar gibi pek çok önemli bilgi yer alıyor. Çete üyeleri bunları yaparken gizliliğe riayet edilmesi için bazı ilkeler belirlemiş. 'Telefon görüşmelerini kartlı telefondan yapmak', 'komşularla olan ilişkilere dikkat etmek', 'tam güven duyulmayan insanları evlere çağırmamak' bunlardan birkaçı.
Poyrazköy, Devrimci Karargâh, Ergenekon ve
amirallere suikast iddianamesinde birbirini andıran pek çok yön bulunuyor. Bunların başında gizliliğin korunması için alınan tedbirler geliyor. Poyrazköy iddianamesinde çetenin,
gizlilik konusunda
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide gibi örgütlerin istihbarat ve çalışma yöntemlerine benzer taktikler kullandığı ortaya çıkmıştı. Sanıklardan Alper Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan'ın birlikte kaldıkları evde yapılan aramalarda çıkan belgeler arasında da buna yönelik bir belge yer alıyor. 'Toplantı Kararları
Mayıs' ismini taşıyan belgede, yapılacak örgütsel çalışmalarla ilgili detaylı karar ve düzenlemeler bulunuyor. Dikkat edilecek davranışlar arasında şu noktalara dikkat çekiliyor: 'Sivil irtibatlarda telefon kartı kullanılacak', 'Komşularla olan ilişkilerimize dikkat edilecek', 'Şüpheli olan arkadaşlar evlere çağırılmayacak', 'Ortalıkta doküman bırakılmayacak, saklanacak.'
Aynı belge içinde faaliyetlerde yer alacak kişilerle ilgili görevlendirmelere dair bilgiler de yer alıyor. Tutulan evlerle ilgilenmek üzere de bazı görevlendirilmelerde bulunulmuş. Belgede, "Tuttuğumuz evlerden boşalanların adreslerinin Harp
Okulu'ndan Burak Amaç veya Fatih Göktaş'a iletilmesi..." ibaresi kullanılıyor. Aynı flash bellek içinde yer alan 'Evler ve Görevler' dosyasında ise, 12 ayrı adreste yer alan evler ve bu evlerde kalacak teğmenlere ait liste yer alıyor. Sanıklardan Fatih Göktaş'ın ismi Karargâh Evleri yapılanması içinde '
Harp Okulu Sorumlusu' olarak geçiyor.
Ergenekon-Karargâh Evleri bağlantısı deşifre edildi
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 'amirallere suikast girişimi' iddialarına ilişkin hazırlanan iddianamede, Ergenekon ve İşçi Partisi-Karargâh Evleri arasındaki bağlantı da tam anlamıyla deşifre oldu. İddianamede, Ergenekon terör örgütünün, 'hayati derecede önem verdiği Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızmak amacıyla 'Karargâh Evleri' olarak isimlendirdikleri hücre yapıları oluşturduğu aktarılıyor. Bu yapılanmanın başında asker kökenli üyelerin bulunduğu, bu yapının öncelikle askerî lise ve harp okullarına kendi yetiştirdikleri kişileri yerleştirmeye çalıştıkları' aktarılıyor.
İddianamenin, 'Soruşturmanın kapsamında elde edilen delil ve belgelerin incelenmesi sonucu tespit olunan örgütsel yapı ile ilgili bulgular' başlıklı bölümünde, 'soruşturma, şüphelilerin ihbar mektubunda belirtilen evlerde uyuşturucu ve fuhuş partileri düzenledikleri, temin ettikleri uyuşturucu maddeleri
muvazzaf subay ve askerî öğrencilere verdiklerine dair iddialar üzerine başlatıldığı aktarılıyor. Ancak 'yapılan aramalarda ele geçen belge, doküman ve malzemeler (
patlayıcı madde, mermi vs.) birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin daha önce Cumhuriyet Başsavcılığı'nca çeşitli dönemlerdeki iddianamelere konu edilen 'Ergenekon isimli terör örgütünün faaliyeti kapsamında oluşturulan 'Karargâh Evleri' biriminde yer aldıklarının anlaşıldığı' belirtiliyor. İddianamede, "Örgütün hayati derecede önem verdiği TSK'ya sızmak amacıyla 'Karargâh Evleri' olarak isimlendirdikleri hücre yapıları oluşturdukları, başında asker kökenli üyelerin bulunduğu, bu yapının öncelikle askerî lise ve harp okullarına kendilerinin yetiştirdikleri kişileri yerleştirmeye çalıştıkları, bu şahıslar vasıtasıyla harp okulu öğrencilerine ve subaylara ulaştıkları ve onlarla irtibata geçerek örgüte sempatizan veya mensup olarak kazandırmaya çalıştıkları tespit edilmiştir." deniliyor.
Metotları Doğu Perinçek geliştiriyor
İşçi Partisi (İP) Genel Merkezi'nde yapılan aramada MİT Müsteşarlığı'nca düzenlenen "Çok Gizli Kopya" ibareli "İP Karargâh Evleri" yapılanmasının şematize edildiği belge ele geçirildiği hatırlatılan iddianamede, bu belge incelendiğinde şu değerlendirmeye varıldığı ifade edildi: "Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil yapılanmasında yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içerisinde görevli bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek'in, bu gizli yapılanmanın metotları ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır. Zira MİT Müsteşarlığı'nca yapılan çalışmalar sonucunda gizli olarak hazırlanan ve bilgi için gizli olarak askerî makamlara gönderilen bu gizli belgenin İP Genel Merkezi'nde Perinçek'in odasında bulunması, örgütün TSK'ya sızma girişimlerinin ulaştığı ürkütücü boyutu açıkça göstermektedir."
Duruoğlu'nun tahliyesi için teğmenlerden destek timi
Amirallere suikast iddianamesinde, Karargâh Evleri ile çeşitli bağlantıların yanı sıra detaylı bilgiler de bulunuyor. Örgüt içindeki görevlendirme belgesinde, Devrimci Karargâh'taki çekirdek kadronun diğerleriyle olan bağlantılarını Tuğamiral Levent Görgeç'in sağlayacağı belirtiliyor. Devrimci Karargâh örgütüne yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan
Vatan Gazetesi'nin İnternet Editörü Aylin Duruoğlu'nun tahliyesi için de görevlendirme yapılmış: "Aylin Duruoğlu'nun tahliye kampanyasına genç teğmenlerin destek vermesini Sezgin
Demirel organize edecek."
İddianamede yer alan sanıklardan Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan tarafından kullanılan evde yapılan aramada ele geçirilen 'görevlendirme' isimli dosyada da, örgütte kimin ne şekilde görev alacağı belirtiliyor. 'Başkandan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler' başlığını taşıyan belge, Karargâh Evleri yapılanmasında yapılan-yapılacak örgütsel faaliyetlerle ilgili emir ve talimatları içeriyor. Bu belgede Karargâh Evleri davasından tutuklu bulunan Aylin Duruoğlu'nun tahliyesi için de bir destek timinin kurulduğu ortaya çıkıyor. "Aylin Duruoğlu'nun tahliye kampanyasına genç teğmenlerin destek vermesini Sezgin Demirel organize edecek." şeklinde Demirel'in örgütsel hiyerarşi içinde alınan kararların uygulanması noktasında görevlendirildiği ortaya çıkıyor.
Yine aynı evde yapılan aramada çıkan belgeler arasında 'Evler ve görevler' başlıklı belgede görevlendirme detaylarıyla yer alıyor. Buna göre, Karargâh Evleri yapılanması içinde hangi görevlinin hangi evde kalacağı bile belirlenmiş. Sanıklardan Sezgin Demirel'in, '1. Kumlalı' olarak isimlendirilen 'Yüzbaşılar Mahallesi Kumlalı Apartmanı No: 24/22 Değirmendere' adresinde kaldığı belirtiliyor. İddianamede sanık Sezgin Demirel'in Karargâh Evleri örgütlenmesinde yer aldığı, örgütçe belirlenen evde kaldığı, muvazzaf teğmenler, Harp Okulu öğrencileri, Deniz
Lisesi öğrencileri, Deniz Astsubay Yüksekokulu öğrencilerinin siyasî, felsefî, dinî görüşlerine, ırk kökenlerine, ahlakî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına ve ağlık bilgilerinin hukuka aykırı şekilde kaydettiği belirtiliyor. Eylemin, bütün halinde terör örgütüne üye olmak ve birçok kişiye ait verileri hukuka aykırı bir şekilde kaydetmek suçlarını oluşturduğu kaydediliyor.
ZAMAN