Ancak orijinal belgenin savcılara ulaşmasının üzerinden 18 gün geçmesine rağmen Çiçek, ifadeye henüz gelmedi. Genel
kurmay, Çiçek'le birlikte ihtarlı davetiye yazılan 5 eri de sorguya göndermedi. Alınan bilgilere göre son bir tebligat gönderilen Çiçek, cumaya kadar gelmezse hakkında
yakalama kararı çıkarılacak. İddialar üzerine dün Beşiktaş'taki
İstanbul Adliyesi'nde hareketli saatler yaşanmasına yol açtı. Gazeteciler
adliye önünde konuşlanırken
Başsavcı Aykut
Cengiz Engin de binaya geldi. Çiçek'in
avukatı Mustafa
Çevik ise kendilerine tebligat ulaşmadığını açıkladı. Çevik, müvekkilinin
Genelkurmay'da işinin başında olduğunu savundu. Genelkurmay, ihbar mektubunda isimleri geçen 7
subay ve bir
sivil memuru 30
Ekim'de adliyeye göndermişti.
Binbaşı Hicri Dinçerol,
şüpheli sıfatıyla sorgulanmış, diğer isimler
tanık olarak dinlenmişti.
Kurmay
Albay Dursun Çiçek imzalı "
İrtica ile Mücadele
Eylem Planı"
12 Haziran 2009'da
Taraf gazetesinde yayınlandı. Dursun Çiçek, 30 Temmuz'da sivil savcılar tarafından sorgulandı. Aynı gün gece yarısı tutuklanarak
Hasdal Askerî Cezaevi'ne gönderildi. Ancak tutukluluk hali sadece 18 saat sürdü. Çiçek, imzanın fotokopi olması ve kaçma ihtimali olmadığı gerekçe gösterilerek jet
tahliye ile serbest bırakıldı.
Çiçek'in 1 Temmuz 2009'da serbest kalmasının üzerinden 3,5 ay geçtikten sonra
eylem planının orijinali
muvazzaf bir subay tarafından İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Savcılık, önce belgedeki imzanın Dursun Çiçek'e ait olup olmadığını tespit etmek için
Adli Tıp Kurumu'na başvurdu. Adli Tıp Kurumu'nun yaptığı inceleme sonucu belgenin altındaki imzanın Çiçek'e ait olduğu ispat edildi. Bunun üzerine harekete geçen İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı, öncelikle ihbar mektubunda ismi geçen ve söz konusu
İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın yazıldığı iddia edilen bilgisayarları
imha ettikleri belirtilen 6 eri ifade için çağırdı. Bir er
terhis olduğu için geldi, ancak hâlâ görevde olan 5 er gelmedi. 21 Ekim 2009'da ifadeye çağrılan erler gelmeyince bu kez 26 Ekim'de ihtarlı davetiye gönderildiği ortaya çıktı. Genelkurmay, ihbar mektubunda isimleri geçen Hava Öğretim Binbaşı Hicri Dinçerol, Albay Şükrü Kısadere, üsteğmenler Kazım
Bozkurt, Erhan Sakallı, Fatih Karacaer, Berrin
Şahin, Başçavuş Mustafa Urhan ve
sivil memur Rıfat Sülük'ü ise ifade vermeleri için 30 Ekim'de
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Binbaşı Dinçerol, şüpheli sıfatıyla sorgulanırken, diğer 7 isim tanık olarak dinlendi.
'Yakalama kararı çıktı' iddiası
Bu gelişmelerden sonra gözler tekrar Dursun Çiçek ve imha ekibinde olduğu iddia edilen 5 askere çevrildi. Çiçek ve söz konusu erler, aradan 18 gün geçmesine rağmen dün de adliyeye gelmedi. Bunun üzerine Çiçek hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ancak Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik, müvekkiline ya da kendisine ulaşan bir tebligat bulunmadığını açıkladı. Avukat Çevik, müvekkilinin Genelkurmay'da işinin başında olduğunu savundu. Avukatının açıklamasının ardından Çiçek hakkındaki yakalama kararı bir hafta ertelendi ve son bir tebligat gönderildi. Çiçek'in hafta sonuna kadar adliyeye gelmemesi durumunda hakkındaki yakalama kararının işleme konulacağı öğrenildi.
Yakalama kararı, dün Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde hareketli saatlerin yaşanmasına yol açtı.
Sabah saatlerinde adliyeye gelen İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, burada yaklaşık iki saat kaldıktan sonra ayrıldı.
İlk ifadeye 18 gün sonra gelmişti
Taraf gazetesinin 12 Haziran'da yayımladığı 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' manşeti üzerine, belgede imzası bulunan
Albay Dursun Çiçek, kamuoyunun gündemine gelmişti. Savcıların ifadeye çağırdığı Çiçek, ancak 18 gün sonra adliyeye getirilmişti. Yapılan
sorgulama neticesinde mahkemeye çıkarılan Çiçek, tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, ancak bir gün sonra jet hızıyla tahliye edilmişti. Tutuklamaya itirazı değerlendirecek mahkemeye son dakikada yapılan hâkim ataması, '
kurtarma operasyonu' olarak yorumlanmış ve büyük tepki çekmişti.
ZAMAN