Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği ve gazetecilik örgütlerinin oluşturduğu G-9 platformunun düzenlediği
protesto gösterisinde, Kızılay'da Güvenpark yakınında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın, özgür Türkiye'' sloganları atarak, taşıdıkları ve üzerinde ''İleri
demokrasiyle gurur duyuyoruz. ABD'den daha
özgür basınımız var'' yazan pankartla Adalet Bakanlığına yürüdü.
Burada bir açıklama yapan TGS
Ankara Şube Başkanı Göksel
Yıldırım,
ülkede daha önce de gazetecilerin
gözaltına alındığını, gözaltındayken öldürüldüğünü, faili meçhullere ve ''geliyorum'' diyen cinayetlere
kurban gittiğini hatırlattı. Ama bazı şeylerle ilk defa karşılaştıklarını, hayret ettiklerini ve tedirgin olduklarını ifade eden Yıldırım, şunları dile getirdi:
''
Meslektaşımız
Hrant Dink cinayetinin izini süren ve bu konuda yazdığı kitap nedeniyle kendisinden 'intikam' alınmak istendiğini televizyonlardan dile getiren
Nedim Şener, ne hikmettir ki bundan kısa süre sonra gözaltına alınıyor. Yine gazeteci Metin Göktepe cinayetinin peşini bırakmayan, bugün '
Ergenekon' olarak nitelenen yapılanmaya kadar uzanan günlükleri ilk kez gündeme taşıyan ve henüz yayımlanmayan kitabı da konu edilen
Ahmet Şık, onun yanında Doğan Yurdakul, Mümtaz
İdil,
İklim Bayraktar, Sait Kılıç, Müyesser Yıldız ve
Aydın Bıyıklı ile yazar
Yalçın Küçük de bu dalgada kendilerini emniyetin koridorlarında buldu. Tüm bu isimlerin ortak yönünün
muhalif gazetecilerden oluşması ise akıllarda kaçınılmaz olarak kuşkular yaratıyor. Bu tablo, ülkedeki
basın özgürlüğü tartışmasını da beraberinde getiriyor.''
Bir ülkede basın özgürlüğünün düzeyini, ölçüsünü iktidarlar koyamayacağını ya da
tarif edemeyeceğini savunan Yıldırım, ''Hele hele halen cezaevlerinde 61 gazeteci
tutuklu ve hükümlü olarak bulunmaktayken, cezanın infazı 5 yıl süreyle ertelenmiş olan ya da
mahkeme kararı temyiz edildiği için haklarında verilmiş olan cezalar henüz kesinleşmemiş olan 39 gazeteci varken, 3 binden fazla gazeteci aleyhinde açılmış gizliliğin ihlali ve benzeri davalar devam ediyorken, gazeteciler kendini
tehlike altında hissedip tedirgin oluyorken ülkedeki basın özgürlüğünün ciddi ciddi sorgulanması gerekmektedir'' şeklinde konuştu.
Gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecilere sürekli yenilerinin eklendiğini belirten Yıldırım, ''Yapılan haberlerin, yazılan ya da henüz yayımlanmayan kitapların, gazetecilerin ellerinde meslekleri gereği olmasından daha
doğal bir şey olamayacak bir
takım bilgi ve belgelerin suç unsuru olarak gösterilmesi basın özgürlüğünün kısıtlanması değil de nedir?'' ifadesini kullandı.
Yetkililere, basın özgürlüğü konusunda gazetecilerle konuşup sıkıntılarından haberdar olmaları çağrısında bulunan Yıldırım, bir özgürlüğün tarifini, bu alanda faaliyet gösterenlerin yapabileceğini söyledi.
Gözaltı ve tutuklamalarla ilgili bazı gazetecilerin tutumlarını da eleştiren Yıldırım, ''Tartışmalı gerekçeler ve yöntemlerle özgürlüklerinden mahrum bırakılan meslektaşlarına reva görülenlere sesini çıkarmayan, ön kabullerle neredeyse bunları suçlu ilan etmeye kalkan meslektaşlarımızı, soğukkanlı olmaya, mesleğin etik değerlerini bir kez gözden geçirmeye çağırıyoruz'' diye konuştu.
Gözaltına alınan gazetecilerin, mesleklerindeki başarılarıyla ülkede ve uluslararası alanda saygıyla söz edilen kişiler olduğuna dikkati çeken Yıldırım, ''Tüm değerlendirmeler ışığında son gözaltıları, yazdıklarıyla ülke tarihindeki kimi karanlık olayları aydınlatan, bunlara ışık tutan meslektaşlarımızın kimi senaryolara kurban edilmek istenmesi olarak görüyoruz'' görüşünü dile getirdi.
Yıldırım, gerçek demokrasi ve evrensel standartlarda basın özgürlüğü talebini de dile getirdi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay da ifade ve basın özgürlüğü istediklerini ifade ederek, tarih boyunca direnenlerin kazandığını, kendilerinin de susmayacağını ve verdikleri mücadeleyi kazanacaklarını söyledi.
Gazetecilik örgütlerinin oluşturduğu G-9 platformunun sözcüsü Doğan Tılıç ise ''Bugün bir arada durmazsak, omuz omuza direnmezsek, yarını yok edeceğiz'' dedi.
Vatandaşlardan da basın özgürlüğüne sahip çıkmalarını isteyen Tılıç, ''Bunlar sadece kendimiz, meslektaşlarımız için değil demokrasi için atılan çığlıktır. Gazetecilerin sustuğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez'' diye konuştu.
Nedim Şener'in son katıldığı televizyon programında ''utandığını'' dile getirdiğini hatırlatan Tılıç, konuşmasını ''ben de utanıyorum'' sözleriyle tamamladı.
Protestoya katılan gazeteciler daha sonra
kalemlerini kırarak yere bıraktı.
Protestosu gösterisine bazı CHP'li ve BDP'li milletvekillerin yanı sıra
Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Cemail Bakındı, çeşitli meslek örgütlerinin
yönetici ve üyeleri ile çok sayıda gazeteci katıldı.