Ancak haber, kamuoyuna ilk yansıdığında bazı gazeteler ve köşe yazarları, yalanlama gayretine girişmişti. İnkar, Genel
kurmay Başkanı
İlker Başbuğ'un 'kâğıt parçası' nitelemesinin ardından 'alaycı bir dile' dönüştü.
Umarım onurlu davranırlar
Şimdi söz, haberi yazan
Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet
Baransu'da. Baransu, haberin yayımlanmasının ardından kendisine ciddi baskılar yapıldığını söylüyor.
Yargı yoluna bile başvurulmuş.
Kadıköy 2. Asliye Mahkemesi'nde 'soruşturmanın gizliliğini ihlal'den yargılanıyor. Ardından TCK'nın 301. maddesinden
dava açılmış.
Orgeneral Başbuğ, bazı siyasetçiler ve gazeteciler tarafından yalancılıkla itham edilmesi psikolojisini bozmuş. Zaman'a konuşan Baransu, şimdi '
Gazeteci büyüklerim' dediği insanlardan özür bekliyor. Murat Yetkin'in Cüneyt Ülsever'in,
Soner Yalçın ve ekibinin, 'sevdiğim bir ağabeyimdir' dediği
Necati Doğru'nun ciddi bir muhasebe yapması gerektiğini kaydediyor. Gerçeğin ortaya çıkması sebebiyle mutlu olduğunu belirtirken, "Elime kahvemi alıp gazeteleri takip edeceğim. Umarım bu insanlar onurlu davranır." şeklinde konuşuyor.
KAOS PLANININ İÇERİĞİ TARTIŞILMALI
Mehmet Baransu, artık
eylem planının içeriğinin tartışılması gerektiği görüşünde. Belgede çok önemli stratejilerin yer aldığını vurgularken "Önümüzdeki süreçte
Albay Dursun Çiçek'in takip edilmesi gerekir. Bu iş sadece Dursun Çiçek'in üzerine yıkılırsa, Çiçek'in konuşacağını düşünüyorum." diyor. Baransu çok tartışılacak bir iddiayı da gündeme getiriyor: "Belge haberi yayımlandıktan sonra dönemin 2.
Ordu Komutanı
Hasan Iğsız bazı gazetelerin
Ankara temsilcilerini çağırıp emirler verdi. O toplantıda kimler vardı, ortaya çıkartılsın. Yoksa bu meselenin üstüne gideceğim." Baransu, yeni süreçte TSK'nın ciddi anlamda sınav vereceğinin altını çiziyor.
Askerî savcılığın bu süreci iyi yürütemediğinin bir kez daha ortaya çıktığına vurgu yaparken, "Türk milleti
belgenin aslını
Ergenekon savcılarına ulaştıran subayı alnından öpmeli." ifadesini kullanıyor.