Neler yoktu ki bu notlarda? Dönemin üç kuvvet komutanı, Jandarma Genel Komutanı'nı da yanlarına alarak AKP hükümetini iktidardan düşürmek için arayışlara girişmişti.
Notlara göre, komutanlar, karşılarında en önemli engel olarak, demokrasiden sapma istemeyen ve
Türkiye'nin AKP iktidarını demokratik sabırla aşması gerektiğini düşünen dönemin
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök'ü bulmuşlardı.
Komutanlar, bu engeli etkisiz hale getirmek için başvurdukları oldu-bittilerle Orgeneral Özkök'ü köşeye sıkıştırmaya çalışmış, kendisine açık bir
baskı politikası uygulamışlardı.
Ancak sonradan kendi aralarında anlaşmazlık çıkınca bu girişim sonuçsuz kalmıştı.
* * *
Bütün bunlar,
Nokta dergisinin iddialarıdır. Nokta, haberinin arkasında durmuş, ancak söz konusu günlüklerin orijinal metinlerini ya da fotokopilerini ortaya koyamamıştır.
Bu iddiaların doğruluğunun kabul edilebilmesi için belgelerin otantik olduğunun kanıtlanması gerekir.
Gazetelerin, dergilerin, bu inandırıcılık sorununu aşabilmek için sıkça başvurdukları yöntem, ellerindeki belgelerin kupürlerini yayımlamaktır.
Ancak, günlüklerde anlatılan olaylarda verilen bazı tarihlerin, ayrıca komutanın ziyaret çizelgesinin doğru çıkması zihinleri karıştırıyor.
Orgeneral Özkök, ilginçtir ki, günlükleri tekzip etmek yoluna gitmemiş, Nokta dergisi ile komutanlar arasında ortada bir çizgide durarak işi yargıya
havale etmiştir.
* * *
Bir teoriye göre, günlüklerin bir bölümü ele geçirilmiş, ancak yapılan eklemelerle metinler çarpıtılarak basına
servis edilmiştir.
Gerçeğin bir belirsizlik perdesinin arkasında sıkışıp kaldığı bir Türkiye klasiği ile karşı karşıyayız.
Günlüklerin bir bölümü doğruysa, ne kadarı doğrudur? Tümü doğruysa, belgelerin kanıtlanması gerekmez mi? Doğruysa, bir komutanın çok özel günceleri nasıl ele geçirilebilmiştir? Bu fiil suç değil midir?
Buna rağmen, günlükler gerçekse,
darbe girişimi hakkında
soruşturma açılabilecek midir?
Türk kamuoyunun bu sorulara
yanıt arayışı, Askeri Mahkeme'nin bir başka belgeyle ilgili olarak verdiği kararı yerine getiren Emniyet görevlilerinin dün Nokta dergisini basmalarıyla daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir.
* * *
Arama kararı, söz konusu notların yayımının hemen ardından Nokta dergisinin bu kez Genelkurmay
İstihbarat Başkanlığı'na ait bir iç yazışmayı yayımlaması üzerine verilmiştir.
Genelkurmay'ın iç yazışmalarının bu şekilde dışarı sızması düşündürücü olabilir. Ancak, hangi gerekçeyle olursa olsun bir yayın organının merkezinin polis tarafından basılması, gazetecilerin bir odaya kapatılarak bilgisayarlara el konulması, demokrasinin, hukuk devletinin asgari gerekleriyle bağdaştırılamaz.
Askeri
yönetim dönemlerinde bile başvurulmayan bir uygulamanın, 2007 yılında
sivil bir yönetim altında yapılabilmesi hazindir.
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecine ve ülkemizin dış dünya karşısındaki görüntüsüne ve kırılgan demokrasimize büyük bir zarar verilmiştir.
Çok büyük mesafeler kat ettiklerini düşünen insanların gerçeklikte bir
arpa boyu yol almadıklarını fark ettikleri anda yaşadıkları duygu neyse, Türk gazetecileri dün onu hissetmiş olmalıdırlar.
Milliyet