Bugün bir gazetede yer alan habere göre Yergök,
GATA'ya Baştabip olduktan sonra kız kardeşinin damadı olan Mustafa Kaleağası isimli şahsı, herhangi bir klinik ve laboratuar
raporu olmaksızın 'Ailevi
Akdeniz Ateşi' hastası olduğu gerekçesiyle,
çürük raporu vermiş.
SAĞLIK KURULU RAPORU OLMADAN DİREKT ÖMÜRBOYU ÇÜRÜK
Vakit'te yer alan habere göre, yükümlülere karşı uygulanan normal prosedürler Yusuf
Ziya Yergök'ün akrabasına uygulanmamış, hastalığın varlığı klinik ve laboratuvar olarak ispatlanmadan Kaleağası sağlık kuruluna çıkarılmış ve verilebilecek en ağır karar olan "savaşta ve barışta askerliğe elverişli değildir" kararı uygulanmış.
Mustafa Kaleağası'nın, Adana'da ikamet etmesine rağmen Adana'da alamadığı raporu akrabası olan Yusuf Ziya Yergök'ün Baştabip olduğu GATA'ya başvurarak aldığı ortaya çıktı.
İlk önce kalpdamar kliniğinden rapor aldırmaya çalıştığı anlaşılan Kaleağası, ilk olarak 'askerliğe elverişlidir' raporu alıyor.
Kaleağası daha sonra iç hastalıkları polikliniğinden iç Hastalıkları Uzmanı Doç. Tabip
Albay Selim Nalbat'ın verdiği 'askerliğe elverişli değildir' raporuyla askerlikten muaf tutuluyor.
RAPOR, TIBBİ KANIT OLMADAN SÖZLÜ İFADE ÜZERİNE HAZIRLANMIŞ
Normal prosedürlerde Gastroenteroloji kliniğince işlem gören bu tip hastaların aksine nedense dâhiliye uzmanı bir kişi tarafından bu işlemler gerçekleştirilmiş. Bu konuda gastroenteroloji kliniğince aynı teşhis ve kararı alan hastalara yapılan prosedürler incelendiğinde ise Yusuf Ziya Yergök'ün yakınına yapılan usulsüz işlemler rahatlıkla anlaşılmakta.
Bu kadar bariz bir usulsüzlüğün olduğu bir sağlık kurulu raporu ise çok titiz davranması gereken
Sağlık Kurulu Başkanlığınca nedense olduğu gibi onaylanmış.
Şahsın raporu detaylı incelendiğinde; hiçbir tıbbi (klinik ve laboratuvar) kanıt belirtilmeden, sadece ne tür bir rapor olduğu bile anlaşılmayan ön rapor dayanak oluşturulmuş, diğer bilgiler ise hastanın ifadesine göre yazılmış.
NORMAL PROSEDÜR UYGULANMADAN RAPOR VERİLMİŞ
Normal prosedürlerde 'Ailevi Akdeniz Ateşi' hastalığı olduğu şüphesi ile başvuran bir kişinin; genellikle gastroenteroloji veya nadiren dâhiliye kliniğine yatırılıp hastalığın en önemli göstergesi olan
kriz halinin görülmesi ve bu esnada alınan kan tetkiklerinde WBC değerinin 10000'in üzerinde, Sedimantasyon ve Fibrinojen değerlenin ise yüksek olarak görülmesi gerektiği belirtiliyor. Bu şekilde hastalığın varlığı tespit edilen kişilerde önemli bir komplikasyon olan "amiloidoz" varlığı veya yokluğunun biyopsi alınarak rapor içeriğinde belirtilmesi gerektiği ve bu işlemler sonucunda amiloidoz olan hastalara ancak "savaşta ve barışta askerliğe elverişli değildir" kararı verilebildiği ifade ediliyor.
Aksi halde ancak savaşta ve seferberlikte askerliğe elverişlidir anlamına gelen "B" kararı verilebileceği kaydediliyor.