Nokta Dergisi Yayın Yönetmeni Alper Görmüş'ün yaptığı basın açıklamasının metni şöyle:
Nokta
dergisinin yayınının durdurulduğunu artık “resmen” de söyleyebilirim. 2-8
Kasım 2006 tarihli birinci sayımızda, “Fetret dönemi bitti, Nokta ilk yıllarında olduğu gibi, yani ciddi bir
siyaset ve
toplum dergisi olarak işte tekrar yayında” demiştim. Bu bir sözdü, arkadaşlarımla birlikte bu sözün hakkını verdiğimizi düşünüyorum.
Nokta bu yıl 25. yılını doldurmuştu, ilginç bir tesadüfle bu son döneminde de 25 sayı yayımlanabildi.
Ben ve bütün arkadaşlarım çok üzgünüz.
Okurlarımızdan bize ulaşan mesajlar, onların belki bizden bile fazla üzüldüğünü gösteriyor. Şahane bir okur kitlemiz vardı; altı ay boyunca onlara lâyık olmaya çalıştık.
Lafı uzatmadan herkesin zihnini meşgul eden soruya geleyim: “Nokta, üzerindeki baskılar nedeniyle mi kapatıldı?”
Kapatma kararını veren irade ben değilim, dolayısıyla sorunun doğrudan muhatabı da ben değilim, fakat gözlemlerimi ve sezgilerimi aktarmakta bir sakınca görmüyorum.
Nokta’nın sahibi Ayhan Durgun bana iktisadi ya da siyasi somut bir baskıdan hiç söz etmedi. Fakat son bir ayda belirgin bir tedirginlik ve endişe içinde olduğunu fark etmemek olanaksızdı. Nasıl olmasın ki? Bu ülkenin “
demokrasi” sözcüğünü ağızlarından düşürmeyen siyasetçilerinin tek bir tanesi bile Nokta’nın uğradığı baskına ilişkin tek bir cümle etmemişken, onun kendisini sanki “normal” bir ülkede yaşıyor, sanki “normal” bir ülkede dergi yayımlıyor gibi hissetmesi mümkün müdür?
Ben, böyle bir karar verdi diye onu
kınama hakkına sahip olduğumu düşünmüyorum, ne de başkalarının böyle bir hakkının olduğunu…
Hakikaten demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık, bugün “demokrasinin üç gücü”nün ne yapıyor olacağı çok açıktır:
Yürütme: Kendisine karşı
darbe girişimi iddialarının üzerine mutlaka gider, şöyle demekle yetinmezdi: “İddia edilen, ortaya atılan niyetleri, gayretleri biliyoruz.
Basında çıkmadan önce biliyorduk. Bunlar, devlette bilmesi gereken yerlere bildirilmiştir. Bilmesi gerekenlerin bilgisi vardır. Zaten savcılar da gereğini yaparlar”
Yargı: Bunları ihbar kabul eder, “Kimmiş bu
Anayasa’yı ihlal girişiminde bulunanlar, devlette kimin bilgisi varmış” diye sorar, kendi bağımsızlığının da teminatı olan demokrasiyi korumak üzere harekete geçerdi.
Yasama: Hiç
vakit geçirmeden bir
komisyon kurar, iddiaları soruşturmaya başlardı.
Ne yazık ki bunların hiçbiri olmamıştır.
Bize gelince… Biz haberlerimizle “dördüncü kuvvet”in kuvvetini göstermeye çalıştık. Bir de gazetecilik mesleğinin özünde “sır ifşa etme” mesleği olduğunu… Bu
ekip, başından beri derginin editoryal bağımsızlığını yalnız kendisini çıkaran sermayeye karşı değil, ülkedeki bütün
iktidar odaklarına karşı kıskançlıkla korudu. Bu tavrı sürdürebilmek için her şeyimiz var ama ne yazık ki sermayemiz yok.
Son cümlelerimi meslektaşlarımıza teşekküre ayırmak istiyorum. Daha önce defalarca ifade ettiğim gibi, meslektaşlarımızın Nokta’ya verdikleri
destek bu süreçte bize büyük bir moral güç sağlamıştır. Sizin aracılığınızla herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.