Aydın, kanaat önderi ve siyasetçilerden oluşan geniş yelpazedeki isimler röportajın, haksızlığa uğramış bir aydın ve alim kişinin üslup farkı, demokrasiye ve hukuka inancını gösterecek bilgi ve değerlendirmelerden oluştuğunu söyledi.
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, Türkiye’nin içerisinden geçtiği zor sürece ilişkin açıklamaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Zaman’da 5 gün boyunca yayınlanan röportajda Hocaefendi, Hizmet Hareketi’ne ve kendisine yönelik iftiralara tek tek cevap verirken itidal çağrısında bulundu. Hocaefendi’nin sağduyu içeren söylemlerine her kesimden destek geldi. Görüşler özetle şöyle:
‘Doğu’nun Başbuğu’ Yılma Durak: Hocaefendi, güzel bir üslupla Türkiye’deki problemleri ele aldı. Bana göre herkesin anlayacağı, ibretle ders alacağı çok harika ifadeleri var. Maalesef bu süreçte Hocaefendi’ye yapılan çok yanlış tutumlara şahit olduk. Maalesef Başbakan bağırarak, çağırarak hırsızlığını örtmeye çalışıyor. Bu doğru değil. Biz sade Müslümanlarız, böyle şeyler bizi üzüyor. Hocama karşı yapılan bu taarruzlar geri tepecek ve kendileri zarar görecek. Şimdi deniliyor ki, paralel maralel. Allah’tan kork. İftira et, çamur at izi kalsın düşüncesiyle hareket ediyorlar. Bu bir Başbakan’a yakışmaz. Hırsızlık meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Hırsızlık büyük günahlardan değil midir? Yetim hakkı yiyorsunuz. Allah’tan korkun.
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi’nin açıklamalarını dikkatle takip ettim. Başlangıçtan itibaren her zamanki itidalli üslubuyla gerçeklerin kamuoyuna ulaşmasına büyük katkı yaptı. Sayın Gülen ve eğitimli bir nesil yetiştirmek için çalışan bütün Hizmet çevreleri son zamanlarda Sayın Başbakan tarafından hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği ithamlara maruz kaldılar. Bütün bunlara rağmen dikkatli bir üslupla yeni bir polemiğe de yol açmayacak şekilde kendi duruşunu ve dünyaya bakışını bir kez daha herkes ile paylaştı. Sayın Gülen’in sabrının herkes tarafından paylaşılmasını ve bu sıkıntılı karanlık günlerin bir an önce umuda ve aydınlığa dönüşmesini diliyorum. Kendisine sabrı ve itidalli tavrı için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan: Fethullah Gülen Hocaefendi, bir din adamına yakışan üslupla kendisine karşı yöneltilen suçlamalara inandırıcı cevaplar vermiş. Bunun aksini ispat etmek hükümete düşüyor. Hocaefendi’nin Aleviler ile ilgili söylediği söylemlerin kendisine yakışan bir üslupta olduğunu da görüyoruz. Bundan 15 sene önce bana ne dediyse bugün de aynı sözlerinin arkasında. Çünkü cami-cemevlerinin yapılması gerektiğini bundan 15 yıl önce Hocaefendi söylemişti. Türkiye’de cemevlerinin yapılmasına karşı çıkan bir tek kişi olmadı Sünni kardeşlerimiz arasında. Birçok cemevinin yapımında da Sünni kardeşlerimizin önemli ölçüde katkıları oldu ve devam ediyorlar. Bunun altında Hocaefendi’nin o gün yapmış olduğu uyarılar ve değerlendirmeler vardır. Türkiye’deki sosyal barış açısından söylemlerini çok takdir ettim.
İlahiyat Profesörü Suat Yıldırım: Hocaefendi’nin, ortaya atılan meseleler hakkındaki düşünceleri çok merak ediliyordu. Onun için bu röportaj çok yerinde oldu. Her şeyden önce Hocaefendi’nin ‘Yakıştıramadım!’ diye başlaması, söylediklerinin çoğunu özetliyor. İtham ve iftiraları Sayın Başbakan’a yakıştıramıyor. Elli yıldan beri şeffaf olan bu Camia’yı yakından tanıma imkânı bulduğu halde bazı yazarların aleyhe dönmelerini yakıştıramıyor. İyi gün dostlarının iftiralar karşısında hissiz ve dilsiz kalmalarını yakıştıramıyor. Cemaat-AK Parti kavgası yok. Ama son dönemde hürriyetler konusunda daralma ve ötekileştirme baş gösterdi. Biz siyasi parti değiliz, ama ülkemizin geleceği adına kaygılarımızı yetkililerle paylaşabiliriz. Bu da demokratik hakkın ötesinde görevimizdir.
BAŞBAKAN HAKARET EDİYOR, GÜLEN İTİDALE ÇAĞIRIYOR
Gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak: ‘Her Taşın Altında The Cemaat mi Var?’ diye bir kitabım var. Daha bir sene öncesinden kitabımda askerlerin yargılanması ile ilgili olarak yazmıştım, her şeyi Cemaat’e yükleme çabası var, diye. Bu askerler kendilerini aklayabilmek için sahte deliller ortaya koydu ve Cemaat’in üzerine attı. Aynı şeyi şimdi yolsuzluk operasyonuna uğrayanlar yapıyor. Fethullah Hoca ona işaret ediyor. Yüzde 100 ben de aynı şekilde düşünüyorum. Önce böyle bir yolsuzluk var mı yok mu diye bakmak lazım. Yolsuzluğu yapmışsınız, burada Hocaefendi’nin ne gibi bir dahli olabilir ki ona çatıyorsunuz. Daha önceden de söyledim, yanan ona dokunuyor. Başına bir dert gelen sanki Cemaat yapmış gibi ortaya atılıyor. Bu dönem bir zulüm dönemi. 28 Şubat’ta böyle bir açık zulüm dönemi olmadı. Bu kadar açıktan ve pervasızca suçlamalarda bulunmak ayıp bir şey. Böyle devam edemez.
Gazeteci-yazar Lale Kemal: Başbakan devamlı Cemaat’i suçluyor, dış güçleri suçluyor. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının engellendiğini gördük. Bunu engellemek için başta Hizmet Hareketi olmak üzere hükümet herkesi hedef aldı. Bu, problemli bir yaklaşım. Türkiye’de birkaç iyi insanın, bürokratın bu işlerin engellenmesi için kariyerlerini riske attıklarını görmek gerekiyor. Sayın Gülen de buna işaret ediyor. Türkiye’de de vicdan sahibi birkaç iyi adam ve kadının ve demokrasi adına sokaklarda gösteri yapan binlerce insanın toplumu dönüştürebileceğini görmek gerekiyor. Sayın Gülen’in kendisine ve öncülük ettiği hareketine karşı atılan iftiralar, hakaretler söz konusu. Bu durum karşısında sükûnetini bozmayarak gerekli cevabı verdi. Türk toplumu, hayatında ilk kez Başbakan’ı tarafından bu kadar ağır hakarete uğruyor. Sayın Gülen, bunlara karşı soğukkanlı cevaplar verdi ancak mesajı almıyorlar. Sayın Gülen’in sözleri, kendine ve topluma karşı söylenenlere bir toplu cevap niteliğinde. Makul, serinkanlı bir cevap verdi.
Hep barış ve kardeşliğe dair mesajları oldu
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak: Hocaefendi, kendisine yakışan bir üslupla konuştu. Bu ülkenin en çok barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var. Allah razı olsun, Hocaefendi’nin topluma verdiği mesajlar hep bu yönde. Röportajda dikkatimi çeken bir taraf da şu oldu. Gezi olaylarının çıktığı dönemde ben ‘Bir ömür boyu saltanat bile bir damla kana değmez.’ demiştim. Hocamız da ‘Bir alışveriş merkezi bir cana değer miydi?’ diye bir cümle kullandı. Doğru bakış açısı da budur. Hemen hemen aynı ifadeleri kullanmış durumdayız.
Ortada büyük bir hizmet var, kimse üstünü örtemez
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: Ortada 40 yıldan fazla sürdürülen büyük bir hizmet var. Sadece Türkiye içerisinde değil, 160 ülkede bu hizmetler devam ettiriliyor. Yurtdışındaki okullar Cemaat’in ya da Fethullah Gülen’in okulları olarak anılmıyor, Türk okulları deniliyor. Onlarla birlikte ekonomik ve kültürel ilişkiler sağlanıyor. Hizmet’in yaptıkları ortada. Dünyanın farklı yerlerinde hiçbir beklenti içine girmeden tamamen inandığı değerleri taşıma ve dünya barışına katkıda bulunma adına önemli hizmetler yapıldı. Mazlum devletlerin elini tutma adına yapılan bu hizmetlerin üstü örtülemez. Hocaefendi’ye yapılan üslubu doğru bulmuyor, hakaret ve suçlamaları akla, mantığa sığdıramıyorum.
Hürriyetleri genişletici anayasa söylemlerini önemsiyoruz
BDP Milletvekili Altan Tan: Fethullah Gülen’in yayımlanan röportajını yakından takip ettim. Gündeme ilişkin olumlu izahatları oldu. Özellikle Kürt meselesinde, Kürtlerin kendi sorunlarını kendileri çözmeleri gerektiğine ilişkin tespitleri ve Kürtçe anadilde eğitime vurgu yapması olumlu bir gelişmedir. Türkiye’de hürriyetleri kısıtlayıcı değil aksine geliştirici bir anayasanın yapılmasının gerektiği yönündeki söylemlerini önemsiyorum.
Gülen’in üslubu ile Başbakan’ınki arasında büyük bir uçurum var
Hukukçu-yazar Orhan Kemal Cengiz: En başta olağanüstü üslup, kültür ve seviye farkı var. Başbakan’ın üslubuna bakıyorsunuz bir de Sayın Fethullah Gülen’in üslubuna bakıyorsunuz, arada uçurum var. Bir din adamının demokrasiye ve hukuka bu kadar çok göndermede bulunması Türkiye adına umut verici. Erdoğan, Türkiye için bir yüke dönüştü. Sayın Gülen, yeni Türkiye’nin aktörü. Erdoğan ise eski Türkiye’den konuşuyor; geçmişten geliyor sesi. Biri eskiyi, biri yeniyi temsil ediyor. Dilleri bile genel olarak mukayese ettiğimizde Gülen, demokrasiden hukuk devletinden bahsediyor. Öbür tarafta Erdoğan’a dönüp bakıyorsunuz ajanlar, hainler... 1930’ların dili bu. Gülen ise 2014’ün diliyle konuşuyor