KÖSTEBEK SUBAY ARINÇ'IN EVİNDEYMİŞ OYSA O MANİSA'DA TV'DE CANLI YAYINDA
Sulandırma adına öyle iddialar ortaya atıyorlar ki!.. Türkiye'nin en önemli
gündem maddelerinden biri olan Baş
bakan Yardımcısı
Bülent Arınç'a yönelik suikast ve Çukurambar'da o gece yaşananlarla ilgili olarak farklı iddialar ortaya atılıyor. Taha Kıvanç Yenişafak'ta, hedefi çok şaşıran çuvallamayı kaleme aldı.
OLAYI KOMEDİ BİÇİMİNDE YANSITANLAR
Yolun başında olan-biteni 'gülünç' veya 'komedi' biçiminde yansıtanlar çıktı. Kimileri
bıyık altı gülerek, “Hiç insan kendine dönük suikast girişiminden siyasi
rant çıkarmaya kalkar mı?” ayıplayıcı sorusunu sordu.
O SUBAYLAR O MAHALLEDELER
Son
senaryo şu: Önce
Seferberlik Tetkik Kurulu adını taşıyan ordu birimine
telefon edilmiş; “Ne duruyorsunuz, aradığınız kişi Bülent Arınç'la evinde toplantı halinde” denilip adres de yazdırılmış... Ardından Emniyet'in istihbarat şubesi aranarak “Bülent Arınç'ın suikast timini teşkil eden
subaylar şimdi o mahalledeler” bilgisi verilmiş...
ARINÇ MANİSA'DA CANLI YAYINDA
Ne kadar güzel! Evinde toplantı yaptığı veya suikasta uğrayacağı bildirilen Bülent Arınç o sırada Manisa'da iken...
Televizyon kanalları yaptığı konuşmayı canlı yayınlarken... Nasıl 'istihbarat'
örgütüyse bunlar, ikisi de koşmuş ve pişti olmuş...
YARIN DAHA TUTARLI SENARYOLAR İCAT EDERLER
Yarın belki daha tutarlı bir senaryo
icat ederler. Safiyane böyle senaryoları yazanların yanında
kalpleri tedirginlikle 'güm, güm' diye atanlar da var; kalp atışlarının anormalleştiğini ben bile fark ediyorum. Kolay değil işleri. Bunca yıl kendilerini 'başka' bir kılıkla izledik; ya bu hengâmede esas darbeyi onlar yerse? Ya bir yerlerden çıkacak liste veya listelerde 'gerçek kimlikleri' fâş oluverirse?
İşte Yeni Şafak'taki yazının tamamı:
Kutunun kapağı açıldı galiba
Yolun başında olan-biteni 'gülünç' veya 'komedi' biçiminde yansıtanlar çıktı. Kimileri bıyık altı gülerek, “Hiç insan kendine dönük suikast girişiminden siyasi rant çıkarmaya kalkar mı?” ayıplayıcı sorusunu sordu.
Son senaryo şu: Önce Seferberlik Tetkik Kurulu adını taşıyan ordu birimine telefon edilmiş; “Ne duruyorsunuz, aradığınız kişi Bülent Arınç'la evinde toplantı halinde” denilip adres de yazdırılmış... Ardından Emniyet'in istihbarat şubesi aranarak “Bülent Arınç'ın suikast timini teşkil eden subaylar şimdi o mahalledeler” bilgisi verilmiş...
Ne kadar güzel! Evinde toplantı yaptığı veya suikasta uğrayacağı bildirilen Bülent Arınç o sırada Manisa'da iken... Televizyon kanalları yaptığı konuşmayı canlı yayınlarken... Nasıl 'istihbarat' örgütüyse bunlar, ikisi de koşmuş ve pişti olmuş...
Yarın belki daha tutarlı bir senaryo icat ederler.
Safiyane böyle senaryoları yazanların yanında kalpleri tedirginlikle 'güm, güm' diye atanlar da var; kalp atışlarının anormalleştiğini ben bile fark ediyorum. Kolay değil işleri. Bunca yıl kendilerini 'başka' bir kılıkla izledik; ya bu hengâmede esas darbeyi onlar yerse? Ya bir yerlerden çıkacak liste veya listelerde 'gerçek kimlikleri' fâş oluverirse?
İtalya'da 'Gladio' skandalını başlatan olaylardan en önemlisi, iki
Milano savcısının, 1981 yılı mart ayında, Lucio Gelli'nin evi ve işyerinde
arama yapılmasını polisten talep etmesiydi. Aramalarda pek çok başka bilgi ve belgeyle birlikte 962 ismin yer aldığı bir örgüt listesi de bulundu. Dört bakan, üç müsteşar ve 38 milletvekili yanında çok sayıda
general, bürokrat,
yargıç,
avukat,
işadamı, gazeteci de listede yer alıyordu.
O güne kadar kimsenin varlığından haberdar olmadığı ünlü 'P-2 Locası', o iki cesur savcının “Arayın” emri üzerine ortaya çıkartıldı.
Listede yer alan siyasi isimler
ülkede skandala yol açtı,
Başbakanlık koltuğunda oturan Arnaldo Forlani
istifa etmek zorunda kaldı.
Savaş sonrası siyasi tarihinde ilk kez, İtalya'da, Muhafazakâr Parti üyesi olmayan biri hükümeti kurdu.
İtalya'da skandalı patlatan belgeler arasında Muhafazakar Partili başbakan Aldo Moro'nun kendisini kaçıranlara verdiği ifade de bulundu. İfadelerin bir yerinde, Moro, rakibi olan Gulio Andreotti'ye de hitap ediyor. Sindona adlı Mafya ile irtibatlı bir bankacıyla birlikte hareket ettiği hatırlatılınca, Moro, şu sözlerle Andreotti'ye sesleniyor: “Sen, Bay Andreotti, ikinci
sınıf değil, birinci sınıf adamlarla birlikte olmaya lâyık bir insansın. (..) Eğer onu dinleseydin, hayatında bu kadar çok hata yapmazdın.”
Moro için kurulan
Meclis Komisyonu bu ifadeyi yayımlayınca, kendisinin 'P-2 Locası'ndan, Andreotti, Sindona ve Gelli'nin liderliğinden haberdar olduğu anlaşıldı. Moro'yu Gladio öldürttü.
Daha neler ve neler...
Pazar günü konuyu tartıştığımız 'Politik Açılım' programının reklâm arasında, çekim ekibinden biri, “Ben onu bunu bilmem” dedi ve ekledi, “Lockheed Skandalı'nı umursamamış dünyada tek ülke biziz...”
Bir tek bizde ıskalanmadı 'Lockheed Skandalı', bütün boyutlarıyla öğrenilmesi İtalya'da da engellendi.
Lockheed, bilindiği üzere, bir
Amerikan uçak firması... Ürettiği uçakları hem de çok miktarda satın alsınlar diye, firma, 1950'lerin sonlarından 1970'lere kadar, dünyanın her tarafında rüşvet dağıttı. Bazı ülkelerde (Japonya'da, Almanya'da, Hollanda'da) rüşvet alanların hepsi afişe oldu, konumlarını kaybetti. İtalya'da Loigi Gui ve Mario Tanassi adlı eski bakanlar ile Mariano Rumor adlı eski başbakanın adı geçti. O sırada
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Giovanni Leone istifa etti. Skandalın daha derine inmesine müsaade edilmedi.
Sebep? Burada da karşımıza 'Gladio' gerçeği çıkıyor. 'Gladio Skandalı'yla ortaya saçılan bilgilerden biri de, 'P-2 Locası' ve Gelli ile Lockheed arasında bir irtibat bulunduğudur. Bu iddianın sahibi olan
Hava Kuvvetleri İstihbarat Servisi'nden
Binbaşı Umberto Nobili, Lockheed satın alımında Lucio Gelli'nin 'P-2' ilişkilerini kullanarak aktif rol oynadığını Moro Komisyonu önünde verdiği
tanık ifadesinde ileri sürmüştü.
Bu da bizi sürecin en nazik konusuna getiriyor: Kutunun kapağının açılmasının herkesi kendi konumunu yeniden gözden geçirmeye zorlaması... Düne kadar ağzını sımsıkı kapatanların, örgütsel dayanışmanın kendilerini mutlaka kurtaracağını düşünenlerin, en sağlam saklanan sırlarının ortaya dökülmesine yol açan savcı baskınlarından sonra, dilleri çözülüvermişti İtalya'da...
Gelli'nin işyerinin basılıp örgütün en mahrem belgelerinin ele geçirilmesi İtalya'da büyük kırılma noktasıydı...
“Eyvah” diyenler çıkacaktır bizde, ama ne yapalım işin doğası böyle...