Önceki gün bir Amerikalıyla yemek yedim.
Siyasetin içinden biriyle.
Her
yabancı gibi sordu: “Ne olacak şimdi?”
Asıl merak ettiği askerin ne yapacağı. “Darbe olur mu?” demek istiyor.
“Sence” dedim.
“Olabilir” dedi.
“Bence olmaz” dedim.
“Niye” diye sordu.
“Seçim gecesi olsa olurdu. Seçime
hile karıştırıldı diye ortaya çıkılırdı. Duruma el koyulurdu. Artık olmaz” dedim.
“Peki,
Türkiye’nin bundan sonrasını nasıl görüyorsun” diye sordu.
Anlattım. Size de anlatayım.
“Türkiye giderek bir
İslam ülkesi olur” dedim. Nasıl olacağını anlattım:
“Yavaş yavaş
Mısır gibi,
Malezya gibi oluruz. Din etkisi artmaya başlar. Din günlük hayata girer. Sokağa iner. Yaşam biçimi olur. Gözle görünmeye, elle tutulmaya başlar. Toplum tutuculaşır. Muhafazakârlaşır.”
“Bunlar niye olsun ki?” dedi.
“Olur. Çünkü rol
modeller değişmeye başlar. Rol model Erdoğan olur. Gül olur. Müslümanlığını gösteren, göstere göstere yaşayan
işadamı olur. Çünkü
iktidar kendi gibi düşünen, kendi gibi yaşayan bürokratları yukarı taşır. Kendi gibi işadamlarını ön palana çıkarır. İçki içen, eşinin başı açık olan, mayo giyen bürokratın yükselme olanağı kalmaz, işadamının iş yapma olanağı kalmaz. Kimse kimseye örtün, kapan,
içki içme demez ama içmeyen iktidar dairesinin dışında kalır. Yükselemez, iş alamaz, iş yapamaz. Bürokratlar namaza başlar, işadamları ortalıkta içki içmemeye, eşlerine dekolte giydirmemeye başlar. Bu durum yoğunlaştıkça onlar gibi olmayanlar kendilerini dışarıda kalmış hisseder. Yasayla, yasakla olmaz. Ama ayıpla, günahla olur” dedim.
“Bu dediklerinden Türkiye’nin artık bir Ortadoğulu İslam ülkesi olduğu sonucunu çıkartıyorum” dedi.
“Bir dönem için
evet. Sonra
seçim gelir.
AK Parti giderse herkes yine normale
döner. Gitmezse bu durum sürer.” dedim.
“Peki ya
Avrupa Birliği süreci? AB’ye
aday bir ülkede böyle bir şey olmaz” dedi.
“Avrupa’da Türkiye karşıtları zaten belli. Türkiye’nin böyle bir dönüşüm
yaşaması onların ekmeğine yağ sürer. Almamak için bir bahaneleri daha olur. İçerdekiler de bakın ne yaptıysak olmadı diyip Türkiye’nin yönünü çevirebilirler” dedim.
“Ya
Atatürk devrimleri” dedi. “Devrimi
halk yapmaz. Halkın içinden çıkan etkili bir grup önder insan yapar. Atatürk bunu yaptı. Atatürk belki o gün halka sorsaydı şeriat isteyenler veya halifelik kalsın diyenler, tekkeler kapatılmasın diyenler,
harf devrimi yapılmasın diyenler çoğunlukta olurdu. Atatürk devrimi yaptı Kalıcı olması için kurumlarını oluşturdu. Koruma mekanizmalarını kurdu ve bir rol model olarak kendisini ve arkadaşlarını öne sürdü. Fakat onun kurduğu kurumlar yıpratıldı, yok edildi. Rejimin koruma mekanizmaları birer birer etkisizleştirildi. Rol modelleri karalandı.” dedim.
“Yine de
darbe olmaz mı diyorsun” dedi.
Güldüm. “Sizinkiler mi istiyor yoksa” dedim.
“
Bizimkiler senin gördüğün gibi görmüyor” dedi.
Fatih Altaylı/Gazeteport