Güneydoğu’da 1990’lı yıllarda evinden alındıktan sonra cesedi bulunan ya da gözaltındayken kendisinden bir daha haber alınamayan yüzlerce kişiyle ilgili açılan soruşturmalar, 17 Aralık operasyonunun ardından durduruldu. Özel yetkili savcıların görevden alınmasıyla dosyalar ‘suçun işlendiği yerlere’ yani yetkili başsavcılıklara devredildi. Avukatların verdiği bilgiye göre, Diyarbakır’dayken dava açılma aşamasına gelen dosyaların başka yerlere gönderilmesiyle adeta başa dönüldü ve şu ana kadar soruşturma açılmadı.
Bir nevi dosyalar yeniden tozlu raflara alındı. Soruşturmalarla ilgili aylardır hiçbir gelişme yaşanmazken önemli bölümü geçtiğimiz yıllarda açılan davalar ise önce suçun işlendiği yere gönderildi, ardından batı illerine nakledildi. Çocuğunu, kardeşini, eşini ya da babasını kaybeden onlarca kişi, yıllardır dava açılıp, sorumlulardan hesap sorulmasını bekliyordu. Davaların açılması üzerine müdahil olan mağdurlar, nakilden dolayı bundan mahrum bırakıldı. Örneğin 1993 yılında Muş’ta evleri yakılarak öldürülen 11 köylüyle ilgili dava Kırıkkale’ye, Cizre’de 20 kişinin infaz edildiği dava ise Eskişehir’e nakledildi. Cizre ve Muş’ta ikamet eden onlarca ailenin yüzlerce kilometre uzaklıktaki illere gidip duruşmalara katılması imkânsız hale geldi.
Bu duruma tepki gösteren Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, nakledilen davalara bakan mahkeme heyetlerinin suçun işlendiği yeri görme fırsatının olmadığını belirterek, “Şikâyetçi ve tanıkların mahkeme ile yüz yüze gelemediği, bir an önce sanıkların aklanmaya çalışıldığı bir yargılamaya dönüşüyor maalesef.” diyor. Nakledildikten sonra davaya bakan mahkemede sanıkların lehine bir önyargı oluştuğunun altını çizen Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargıçlar sanıkların mağdur, mağdurların ise adeta sanık olduğu algısıyla davaya yaklaşıyor. Suçun işlendiği yerdeki maddi ve sosyal iklimden uzak, şikâyetçi ve tanıkların mahkeme ile yüz yüze gelemediği, bir an önce sanıkların aklanmaya çalışıldığı bir yargılamaya dönüşüyor. Bugüne kadar nakledilmiş bu tür davalarda bir mahkûmiyet kararı çıkmış değil. Dava nakilleriyle mağdurların adalete ve barışa olan umutları bitiyor.”
Daha çok mağdurların çabasıyla açılan sınırlı sayıda davanın nakil yoluyla suçun işlendiği yerlerden uzak merkezlere gönderildiğini dile getiren Elçi, bu yolla sanıkların korunup kollandığını, mağdurların ise daha fazla mağdur edildiğini belirtiyor. Elçi, “Cizre’deki faili meçhul cinayetler davası daha önce Diyarbakır’da görülüyordu. Diyarbakır’a gelmek için bile yol parası bulamayan aileler şimdi nasıl Eskişehir’e gidecek?” diye soruyor. Elçi, 2005 öncesi işlenen suçlar bakımından, eski Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümlerine göre, bir veya birden çok adam öldürme suçlarında sanıklar hakkında 20 yıl içinde yakalama, tutuklama, sorguya çekme, dava açma gibi zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığında, davanın zamanaşımına uğradığını hatırlatarak, “Üzülerek belirtmeyim ki çok sayıda soruşturma zamanaşımından takipsizlikle kapandı.” diyor.
İŞTE BATI İLLERİNE NAKLEDİLEN DAVALAR:
1993’te Mardin’de 13 sivil infaz edildi. Tuğgeneral Musa Çitil hakkında ‘birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürme’ suçundan 8 Eylül 2012 yılında Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Dava daha sonra Çorum’a nakledildi. Burada yapılan birkaç duruşmadan sonra Çitil’in beraatine karar verildi.
1993’te Muş’un Altınova ilçesinde aynı aileden dokuz kişinin evlerinde yakılarak öldürülmesi ile ilgili çok sayıda jandarma görevlisinin yargılandığı dava Muş’tan Kırıkkale’ye nakledildi.
1993’te Silopi ilçesi Görümlü beldesinde ikisi baba-oğul ve biri köy imamı olmak üzere altı köylünün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili, aralarında emekli General Mete Sayar’ın da bulunduğu dava Şırnak’tan Ankara’ya nakledildi.
1993’te Diyarbakır Lice ilçesinde dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da olduğu 16 kişinin öldürülmesi ve Lice’nin yakılmasıyla ilgili dava önce özel yetkili mahkemenin olmadığı Eskişehir’e, ardından İzmir’e nakledildi. İzmir ise askeri kişilerin yargılanmasının izne tabi olduğunu belirterek, dosyayı Adalet Bakanlığı’na gönderdi.
1993’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 köylünün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili aralarında emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün de bulunduğu sanıkların yargılanmasına ilişkin dava Ankara’ya nakledildi.
Van’ın Çaldıran ilçesinde çok sayıda PKK mensubunun sağ yakalandıktan sonra infaz edilmesiyle ilgili açılan dava Van’dan Ankara’ya nakledildi.
Hakkâri’de Nezir Tekçi isimli köylünün öldürülmesi ile ilgili dava ise Eskişehir’e nakledildi.
Kürt aydın-yazar Musa Anter’in JİTEM tarafından öldürülmesiyle ilgili dava Ankara’ya nakledildi.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 1993-1995 yılları arasında işlenen 20 faili meçhul cinayetle ilgili açılan dava Eskişehir’e nakledildi. Davada emekli Albay Cemal Temizöz, itirafçı ve köy korucuları yargılanıyor.
Mardin’de 1992-1996 arasındaki 22 faili meçhul cinayet, gözaltında kaybetme ve köy yakmalara ilişkin dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
ZAMAN