28
Şubat öncesinde
toplumu yönlendirmek için
Fadime Şahin ve
Ali Kalkancı gibi isimlerin kullanıldığını ifade eden
Kahraman, bugün onların yerini Kuvayı Milliye derneklerinin aldığını söyledi. Kahraman'a göre, bu derneklerin amacı cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek. Arkalarında ise 'dış unsurlar' ve 'derin karargâh' var. Eski
Kültür Bakanı, devlete saygısı olduğu için '
derin devlet' yerine 'derin karargâh' tabirini kullandığını özellikle vurguluyor. Kuvayı Milliye derneklerinde
bayrak ve
silah üzerine el basılarak 'ölme-öldürme yemini' ettirildiğini hatırlatan Kahraman, bu şekilde halkın millî duygularının kaşınmak istendiğini belirtiyor. 28 Şubat öncesinde oynanan senaryonun farklı oyuncularla tatbik edilmeye çalışıldığını anlatırken, halkın bu defa daha dikkatli olduğunun altını çiziyor.
Eski Kültür Bakanı
İsmail Kahraman, halkın söz konusu oyunları yutmadığını ise La Fontaine masallarından örnek vererek açıklıyor: "Tilki, ağzında
peynir tutan kargaya 'Sesin çok güzel,
şarkı söyler misin?' demiş.
Karga da şarkı söyleyeyim derken peyniri düşürmüş. Başka bir gün
tilki yine kargaya 'Şarkı söylermisin?' demiş. Karga ise bu defa peynirini tutarak. 'Ben La Fontaine'i okudum.' demiş. Yani toplum La Fontaine'i okudu." Her darbenin arkasında dış etkilerin bulunduğunu öne süren Kahraman, dış güçler için
Türkiye'de herhangi bir fikriyatın hakim olmasının değil, ülkede karışıklık ve
kavga olmasının önemli olduğunu söylüyor. 28 Şubat sürecinde
koalisyon ortakları arasında yaşanan bazı olayları da aktaran İsmail Kahraman, dönemin
Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller'e sitemde bulunuyor. Kahraman'a göre, Çiller, 'irtica tehlikesi büyüyor', 'Türkiye batıyor' şeklindeki propagandaların etkisinde kaldı. Kahraman, Çiller'in, Başbakan Necmettin Erbakan'a, "Eğer
istifa etmezseniz, koalisyondan çekiliyorum." dediği iddia ediliyor.
Hükümetin o sırada denk bütçeyi çıkardığını savunan Kahraman, "Koalisyon devam etseydi, Türkiye'nin önü açılmış olacaktı." diyor. Erbakan'ın istifasından sonra hükümet kurma görevini Çiller'e vermeyen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i de eleştiren Kahraman, uygulamanın anti-demokratik olduğunu vurguluyor.