Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan çok önemli kulis bilgileri paylaştı. Arslan, 'Soma Holding'in sahibi Alp Gürkan'a hiçbir yaptırım uygulanmayacak' iddiasında bulunurken iktidarla yakın ilişkisine dikkat çekti. Arslan yazısında, Soma'nın unutturulması için yapılan hedef saptırmalardan Taner Yıldız'la ilgili yürütülen PR çalışmasına kadar önemli detaylar var.
İşte o yazıdan ilgili bölüm...
***
...
Düşündürücü detaylara girmeden önce şunu tekraren ifade etmem şart. 301 ölümden 12 yıllık bir iktidar sorumludur.
Hiçbir mazeret bu gerçeği değiştiremez.
Hele hele AKP'nin tek başına iktidar olması, madencilik sektöründeki tüm yetki ve koordinasyonun hükümetin 'özel ilgi alanına' girmesi gerçeğini de düşünürsek hükümetin faturası kabarıyor.
301 işçinin feci şekilde can vermesi, Başbakan ve ekibinin izahı olmayacak tutumları sonrası hükümet hızlı bir operasyona girişti.
AKP hükümeti negatif algıyı kırmak için Soma'ya PR ekibini yolladı. Ankara'da da benzer içerikli toplantılar yapıldı.
Alp Gürkan'a 'medyanın önüne çık' dendi.
AKP'nin PR şirketi elemanları toplantıya gönderildi. Ortam gerildi, toplantı kontrolden çıktı ve Gürkan tabiri caizse 'şeytanlaştırıldı.'
Öbür yandan aynı PR ekibi Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kampanyasını yürüttü. İslami bir söylem belirlendi.
Taner Yıldız'ın daha birkaç ay önce o madeni örnek göstermesi unutturuldu.
Bir yandan da PR ekibi madenciler arasında dolaşıp 'sorun çıkarmayacak' madenci yakınları ile bakanın yollarının kesişmesi sağlandı.
Hükümet ve havuz medyası Taner Yıldız'ı adeta kahramanlaştırırken Bakan Faruk Çelik'i hedefe koydu. Öyle yorumlar yazılıp çizildi ki '301 işçinin ölümü ancak bu kadar istismar edilebilirdi' dememek elde değil.
Ankara-Soma hattında çalışan PR ekibinin yol haritasında 'Soma'yı unutturacak bir gündem maddesi buluncaya kadar Başbakan'ın medya ile muhatap olacağı bir ortamın oluşturulmaması' da var.
Bu kapsamda daha önce yapılmayan bir şey yapıldı ve Erdoğan'ın cuma namazında cami içinden görüntüsü çekilip yayına verildi.
Maden şirketi ise madenci yakınlarını dolaşarak "Tazminat davası açmayın ve medyaya konuşmayın" diyerek 'yüklü tazminat ve aynı şirketin başka bir madeninde işe alma garantisi' veriyor.
Bir önceki yazıda 'önümüzdeki felaketlere bakacağız' demiş ve Türkiye'de bu tip skandal kazalarda ölenin öldüğü ile kaldığını, hiçbir siyasi ya da bürokratın istifa etmediğini, hesapta vermediğini anlatmış burada da aynen böyle olacağını yazmıştım.
Normal şartlarda ve normal ülkelerde yapılacaklar bellidir.
Fakat bizde istifa etmeyi ya da hesap vermeyi bırakın 'bu olaydan nasıl rant elde edilir' çabası var.
Tek kelime ile yazık...