Her evlilikte birtakım sıkıntılar yaşanabilir.
Sevginin yıpranmaması ve mutluluğun zedelenmemesi için dikkat edilmesi gereken husus; bu sıkıntıları probleme dönüştürmeden aşmaktır.
1)Problem kitabı değil, çözüm anahtarı olun
Evlilikteki problemi çözmenin tek yolu problem çıkarmamaktır. Çünkü problem kitabının olmadığı yerde çözüm kitapçığı da olmaz. Ancak insan iradesi olmadan çıkan problem karşısında çözüme odaklanmak, problem kitabı olmak yerine
cevap anahtarı olmak gerek.
2)Çözüme harcayacağınız enerjiyi panikle tüketmeyin
Problem karşısında problemi çözmeye harcayacağınız enerjiyi panikle tüketmeyin. Tıpkı düşman askeri gelmeden düşmana saldırıp mermisini tüketen asker gibi olmayın. Su-i zanlarla ve “ben öyle tahmin etmiştim. Eee, ben şöyle sanmıştım” cümleleriyle anlayıp dinlemeden hareket etmeyin. Problem yokken problem varmış gibi davranmayın. Unutmayın ki, tahrip kolay,
tamir zordur. Bir sözle eşinizin
kalp sarayını yıkabilirsiniz. Fakat bin sözle tamir edemezsiniz.
3)‘Keşke’ dememeye çalışın
Sürekli yanlış yapıp, problem çıkararak eşinizi canından bezdirmeyin. “Artık canıma yetti senin kaprislerini çekemeyeceğim” dedirterek sevgisini kaybetmeyin. “Keşke şunu yapmasaydım, keşke bunu söylemeseydim. Keşke şimdiki aklım olsaydı” vb. sözleri söylemek zorunda kalmayın. Çünkü sevgi güneş gibidir. Siz gönül pencerelerinizi sonuna kadar açarsanız o güneş içeriye bol bol girer. Pencerelerinizi sıkı sıkıya kapatırsanız yol bulup içeriye giremez. “Benim güneşim bir yolunu bulup girer” demeyin. Sonuna kadar açık olan gönül pencerelerinden birine kayabileceğini göz önünde tutun.
4)‘Ama’ silahından uzak durun
Hata yapmayan bir melek gibi davranmayın. Hep kendinizi müdafaa etmeyin. Eşiniz “şunu neden şöyle yaptın?” dediği zaman “ama” silahına sarılmayın. Ya da sürekli “ama ben öyle söylememiştim. Ama, ama” diye “ama” silahının arkasına gizlenerek eşinize ateş etmeyin. Karşınızda ateş edecek düşman değil, sevgisini kazanmanız gereken dostunuz var. Unutmayın “dostun attığı gül” düşmanın attığı silahtan daha çok yaralar.
5)Kendinizi polis hafiyesi sanmayın
Kimi eşler, eşlerinin yanlışlarını yüzlerine karşı dobra dobra söylerler. Kendilerini eşlerinin yanlışlarını araştırmakla görevli polis hafiyesi gibi görürler. Sebebi sorulduğunda “ben doğruyu söylüyorum. Onun yanlışını gösteriyorum. Onun iyiliğini düşünüyorum” diyerek kendilerini müdafaa ederler. Halbuki, her doğru her yerde söylenmez. Her doğruyu söylemek insanın görevi değildir. Bir lokma ekmek bile çiğnenmeden yutulmaz. Önce ağızda çiğnenir,
mide özsuyuyla parçalanır. Sonra ince bağırsakta süzülür. Şayet çiğnenmeden yutulursa ya boğaza oturur ya da mideye.
6)İnatlaşmayın
Kimi eşler evlilikte çıkan problemlerde bir türlü çözüme yanaşmaz, inatlaşırlar. “Böyle yapayım da bu ona
ders olsun” havasına girerler. Acaba hangi öğrenci “ben bu problemi çözmeyeyim de öğretmene ders olsun” diyebilir? Bu düşünceyle öğretmenle inatlaşarak “ben bu problemi çözmem” diyen öğrenci sınıfta kalmaya mahkûmdur.
7)Kindar olmayın
Problemlerin çözümünde
kilit nokta kindarlıktır. Eşler arasında bir sıkıntı yaşanmış geçmiştir. Eşlerden birisi olayı unuturken diğeri günlerce “neden sen bana öyle söyledin? Neden şöyle davrandın? Niye bana
hakaret ettin?” vb. sözlerle olayı günlerce gündemde tutarlar. Halbuki evlilikte problem olduğu zaman “şu an matematik dersindeyiz. Önümüzde bir problem var. Bunu çözmeliyiz” diyerek problem çözülmeli. Sonra da “zil çaldı ve matematik dersi bitti” diyerek matematik dersinden çıkılmalıdır.
8)Affedici olun
İnsan olmak hasebiyle eşiniz hata yapabilir. Sonra bunun farkına varıp özür dileyebilir. Affedici olun “Neden öyle yaptın?” vb. sözlerle hesaba çekmeyin. Kim affedici olursa o daima kazanır. Nitekim ayette de:
“Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki),
Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (4.149) buyruluyor.
9)Evliliği çözüm bekleyen problem değil, yaşanması gereken mutluluk olarak görün
Yüzünüzde tebessüm gülleri açsın…Lisan-ı haliniz mutluluğun şarkısını mırıldansın.
Mutluluk tülleri evinizin her yanını sarsın. Eviniz saadet sarayı, siz iyilik perisi eşiniz de o sarayın sevgili prensi olsun.
ZAMAN-AİLEM