slen Zaman Gazetesi yazarı Nuriye Akman'a verdiği ropörtajda ilginç ve tartışmalı açıklamalarda bulundu. İşte Nuriye Akman'ın yaptığı Eslen Paşa Röportajı:
Emekli
Tuğgeneral Nejat Eslen'i, Radikal'deki yazılarından ve TV programlarındaki yorumlarından tanıyorsunuz. Hiç değilse Şamil
Tayyar'ı düelloya davet edişinden hatırlarsınız. O bir stratejist. O Batı'yı
ihmal etmeyen bir
Avrasyacı. O bir cumhuriyetçi. 22 Temmuz
seçim sonuçlarının bir karşı devrim olduğuna inanıyor. "Demokrasi
Türkiye'nin öncelikli meselesi değildir." diyor. Ona göre yapılması gereken en acil şey, Türkiye'nin yeni bir strateji tanımı yapması, Avrasyacılığı tartışması ve yönünü Batı'dan Doğu'ya dönmesi. TSK içindeki Avrasyacı dalgalanmaların durulacağını, askerin "doğruyu" bulacağını düşünüyor. Bir de liberallerden rica ediyor: İneğin
trene baktığı gibi bakmayın sürece.
Gazeteci-yazar
Şamil Tayyar'ı 'düelloya' davet etti-ği iddialarıyla gündeme gelen
emekli Tuğgeneral
Nejat Eslen, 22 Temmuz seçim sonuçlarının karşı devrim olduğuna inanıyor. Nuriye Akman'a ilginç açıklamalarda bulunan Eslen Paşa, askerlerin, cumhuriyeti korumak ve kollamak diye bir görevleri olduğuna, ancak bunu demokratik kurallar ve yasalar içerisinde yapmaları gerektiğine vurgu yapıyor. Türkiye'nin öncelikli meselesinin de
demokrasi olmadığı görüşünü savunun emekli Tuğgeneral Eslen'e göre yapılması gereken en acil şey, Türkiye'nin yeni bir strateji tanımı yapması, Avrasyacılığı tartışması ve yönünü Batı'dan Doğu'ya dönmesi. "Türkiye sonunda ya bir Batı veya Orta
doğu ya da Avrasya
ülkesi olacaktır." diyen Eslen, TSK içerisindeki Avrasyacı dalgalanmaların durulacağına, askerin 'doğruyu' bulacağına inanıyor.
Hilmi Özkök ve
Yaşar Büyükanıt aleyhinde yapılan tezviratları, 'doğruysa çok kötü' şeklinde değerlendiriyor. Kişisel ihtirasların devlet yönetimini etkilememesi gerektiğini belirtiyor.
Siz
İslamcılar, ulusalcılar/Avrasyacılar ve liberaller arasında bir güç mücadelesi yaşandığına inanıyorsunuz. Bu mücadelenin TSK içinde NATO'cular ve Avrasyacıların çatışması şeklinde sürdüğü açık.
Ergenekon davası ile emekli Avrasyacılara vurulan
darbe muvazzaf Avrasyacıları nasıl etkileyecek?
Bilemem. Muvazzaf askerlerle fazla temasım yok. Ama Silahlı Kuvvetler'de eskisi gibi NATO ile,
Amerika ile ilişkilerimizi Soğuk
Savaş dönemindeki gibi sürdürelim diyenler olabileceği gibi benim gibi düşünenler de olabilir. Ben diyorum ki
Soğuk Savaş sonrası dönemde Amerika'nın stratejik ve güvenlik vizyonuyla bizim çıkarlarımız artık örtüşmüyor.
Bu "artık yönümüzü Batı'dan Doğu'ya çevirelim" görüşü TSK içinde ağırlıkta mı?
Silahlı Kuvvetler'de böyle dalgalanmalar olması doğaldır. Zaman içinde, çatışma olmadan doğruları görerek, doğru tehdit algılamaları yaparak bir bütünlük kazanır bu görüşler.
Batı yerine
Rusya ve
İran'a açılma konusunu ilk kez MGK genel sekreteri iken Tuncer Kılınç'tan duyduk. Kılınç, Türkiye'nin NATO'dan ayrılması ile Batı hegemonyasından kurtulacağını söyledi. Demek ki TSK içinde bu derin bir biçimde tartışılan bir konu.
Bazı çevreler Avrasyacılığı kötü bir şey gibi empoze ediyor. Dünyada Avrasya'ya en fazla açılmayı arzu eden ülke ABD. Çünkü enerji zenginlikleri orada. Amerika'nın ve AB'nin Avrasya'ya açılması ne kadar mantıklıysa, Türkiye'nin de Avrasya'ya açılması da o kadar mantıklıdır. Türkiye'de birçok holdingin Orta
Asya'da yatırımları var. İktidar partisine yakın holdinglerin de, hatta
Sabah Gazetesi'nin patronunun da yatırımları var
Orta Asya'da.
Ama bu onun Avrasyacı olduğunu göstermez. Avrasyacılık başka bir şey. Rusya'nın öncülüğünde Rusya'nın stratejik ortağı İran'ı da kapsayan ideolojik bir kıta hareketi.
Siz Aleksandır Dugin'in konseptinden bahsediyorsunuz.
Tabii ki. Avrasyacılığın en önemli teorisyeni o değil mi?
Türkiye'de Avrasya'ya açılmayı savunanlarla, Dugin'in Avrasya konseptini örtüştürmek, bunun üzerinden Avrasyacıları suçlamak çok anlamsız. Türkiye kendi jeopolitik vizyonunu geliştirmeli, çıkarların nerede olduğunu görmeli. Biz siyasi enerjimizin büyük bir kısmını
AB üyeliği için ayırıyoruz. Niye biz diğer büyük güçler gibi Avrasya'nın zenginliklerinden faydalanmayı düşünmüyoruz?
Avrasyacılık bu kadar masum bir şey mi? Rus Avrasyacılığında Türklüğün eritilmesi, ulus devletin zayıflatılması, Türkiye'deki etnik kimlik çatışmalarının azdırılması yok mu? Dugin'in bu tezlerinin Rusya nezdinde kabul görmediğini söyleyebilir misiniz?
Mutlaka etkilenmeler olmuştur. Dugin'in yönetime yakınlığı da doğrudur. Ancak Rusya'nın Dugin'in konseptini aynen uyguladığını söyleyemeyiz. Çünkü kendisi de yanlışlar yaptığını anlamış ve Türkiye ile
işbirliğinin gerekliliğini ifade etmiştir. Elbette ki Türkiye'de
Doğu Perinçek grubu gibi Dugin konseptinin yandaşları vardır. Dugin, bu grubun daveti üzerine Türkiye'ye geldi. Beni de davet ettiler, gitmedim.
Marmara Grubu, Akkan Suver'in Avrasya toplantısına da gitmedim.
Dugin, "Rus jeopolitiğinin temelleri" adlı kitabının Türk askerî okullarda
ders kitabı olarak okutulduğunu söylemiş. Bu doğru olabilir mi?
Harp Akademileri'nde jeopolitik teorileri ile ilgili dersler verilir. Bu kapsamda Dugin'in düşüncelerinin öğretilip öğretilmediğini bilmiyorum.
Doğu Perinçek ve diğerleri gözaltına alındığında, Rusya'da Dugin'in başını çektiği
Uluslararası Avrasya Hareketi, "Bu tutuklamalar Rusya'ya meydan okumaktır" diye açıklamalar yapmıştı. Rusya resmen böyle mi düşünüyor?
Doğu Perinçek'in gözaltına alınması Dugin'i üzmüş. Bu konuda resmî Rus politikası nedir bilemiyorum. Dugin, Rusya'nın en önemli jeopolitikçisidir. Slav milliyetçiliğine dayanarak Rusya'yı küresel bir güç yapmak istiyor. Oysa Rusya'nın ciddi
azınlık sorunları var ve nüfusu giderek azalıyor. Bu nedenle Rusya'nın küresel bir
egemen güç olması mümkün değil. Türkiye'de Avrasyacıları güçlendiren Rusya değil, ABD'nin ve AB'nin dayatmaları. Bugün Türkiye'de Avrasyacılık ve Türkiye'nin doğu eksenine kayması olasılığı tartışılıyorsa, Batı önce kendini sorgulamalı, 'biz Türkiye'ye karşı nerelerde hata yapıyoruz?' demeli. Türkiye'nin Rusya ile işbirliği yapması
Ortadoğu ve Avrasya'daki dengeleri değiştirir. Türkiye jeopolitik eksenini Batı'dan Doğu'ya kaydırırsa, Amerika ve
Avrupa bundan çok büyük zarar görür.
Öyleyse Türkiye blok değiştirse dünya savaşı çıkar.
Hayır, niye savaş çıksın? Türkiye'nin jeopolitik kimliğini yeniden tanımlaması kaçınılmazdır. Sonunda Türkiye ya bir Batı veya Ortadoğu ya da Avrasya ülkesi olacaktır.
Türkiye'nin Batı'dan kopması
tehlikeli bir maceracılık değil mi yani?
Seçeneklerimiz var. AB ile veya ABD ile, Çin ile, Rusya ile beraber Avrasya'ya girmeye çalışabiliriz. Veya tek başımıza girmeye çalışırız. Marmara Grubu, Avrasya'ya Amerika ile beraber girmek istiyor. Rusya ile beraber girmek isteyen grup Doğu Perinçek grubu. Bu seçenekleri düşünmek suç değil ki. Türkiye'nin Avrupa'dan ve Amerika'dan kopması mümkün değil. Bizim en büyük ticaret partnerimiz Avrupa. Türkiye Batı'sız yaşayamaz.
Siz böyle söylüyorsunuz ama Ergenekoncu Avrasyacılar, AB'yi "çıyan", ABD'yi "
sırtlan" olarak kodlamış.
Hilmi Özkök'e "at hırsızı" diyorlar... Büyükanıt aleyhinde bazı tezviratları var.
Bunlar doğruysa çok kötü. Askerlerin cumhuriyeti korumak ve kollamak diye bir görevleri var. Bunun için zaman zaman
beyin fırtınası yapar, şartları değerlendirirler. Bunları demokratik kurallar ve yasalar içerisinde yapmaları gerekir. Kişisel ihtiraslar devlet yönetimini etkilememeli. Bence bu Batı'nın oyunudur. Batı'nın kaygısı şu: Acaba Türkiye, Batı jeopolitik ekseninden doğuya kayar mı? Rusya ile, Çin'le,
Şanghay İşbirliği Örgütü ile işbirliği geliştirebilir mi? Bunu önlemek için ne yapmak lazım? Türkiye'yi Batı ekseninden koparabilecekleri
tasfiye etmek, bunları aşağılamak, bunların direncini kırmak lazım. Türkiye'de cereyan eden olayın özü budur. Türkiye'de ulusalcı yani Avrasya'ya da açılmayı düşünen kesimi tasfiye etmek için Batı böyle bir
operasyon başlatmıştır.
Yani size göre "aşağılananlar", hiç aşağılık işler yapmamışlar mıdır?
İçlerinde suç işlemiş olanlar olabilir. Kim ne yaptı, ne yapmadı onu yargı kararlaştırır.
Şamil Tayyar'ı yazısında sizi eleştirdiği için düelloya davet ettiniz. Ve sizi yadırgayanlara dediniz ki "düello asillere, şövalyelere özgü bir eylemdir." Türkiye'de asiller ve şövalyeler diye bir
sınıf mı var?
Bütün askerler asildir ve şövalyedir. Askerler asil bir ruh ile yetişirler.
Sonra da asil bir darbe yaparlar!
Hayır. Vatanı
savunmak, korumak, cumhuriyeti korumak onlara bir asalet verir.
Bir Avrasyacı olarak size düello ilhamını veren Rusya mı oldu?
Yok canım ne alakası var? O biraz çaresizlikten. Ben 66 yaşındayım. 66 yaşındaki bir adam kendinden çok daha
genç bir adama neden meydan okuyor? Şamil Tayyar benim hakkımda yalan yazdı,
iftira etti. Ben bu adamı mahkemeye versem beş sene sürer en az. Ben olurum yetmiş küsur yaşında. Çıksın karşıma dedim. Korktu çıkmadı.
Paşa abim, nasıl çıkacaktı karşınıza? Silah mı, kılıç mı, dilinizle mi düello edecektiniz?
Şimdi siz magazin yapıp puan toplayacaksınız bu söyleşiyle. Silahı o seçecekti. Düello çok değişik şekilde yapılabilir. Düşünce bazında da olabilir. Bu düello meselesi bütün internet sitelerine yayıldı da, benim Tempo'daki söyleşim niye hiçbir internet sitesine düşmedi?
O söyleşiyi okudum. Ve soruyorum:
Cumhuriyet mi tehlikede, demokrasi mi?
Cumhuriyet tehlikede. Türkiye'yi daha fazla demokratikleştirme, Türkiye'nin öncelikli meselesi değil.
Demokrasi öncelikli mesele değil
Demokrasi öncelikli mesele değil diyorsanız sizi düelloya davet edebilirim
paşam!
Size
sermaye çıktı! Bakın öncelikli mesele cumhuriyettir. Çünkü cumhuriyet, demokrasiyi de kapsar.
Öyle mi? İran İslam Cumhuriyeti ile Birleşik Krallık'a ne buyuruyorsunuz?
Mutlak demokrasi nerede var? Amerika demokratik bir ülke mi?
Bizim cumhuriyetimiz de askerî
vesayet rejimi değil mi?
O sizin anlayışınız. Türkiye'nin üniter yapısı, rejimi tehlike altındadır. Önce bu meselelere yoğunlaşmak lazım.
Rusya, bizim Avrasyacılarla işbirliği yapacaksa üniter devleti mi ister yoksa parçalanmış devlet mi?
Rusya güçlü bir üniter Türk ulus devleti ister Amerika'ya karşı. Asıl güçlü bir Türk ulus devleti istemeyen Batı'dır. Ama siz bunu en iyisi Dugin'e sorun!
Evet Aleksandır Dugin diyor ki, Türkiye'yi parçalayalım, bölelim.
Vazgeçti o görüşlerinden. Türkiye'deki her Avrasyacıyı da Dugin'ci zannetmeyin. ABD, Doğu Avrupa,
Balkanlar,
Karadeniz, Orta Asya ve Kafkasya'da NATO'yu genişleterek Rusya'yı çevrelemeye çalışıyor.
Çek Cumhuriyeti ve Polonya'ya füzesavar sistemini kurması bunun bir parçası. İşte bundan kaygı duyuyor Rusya. Tabii ki Rusya, Türkiye ile işbirliği yaparak bu kaygılarını azaltmak isteyebilir. O yüzden Rusya daha güçlü, bütünlüklü bir Türkiye ile işbirliği yapmak ister.
Sizin bir de liberallerden şikayetiniz olacaktı.
Liberaller bu süreci iyi algılamıyorlar. Biraz kendilerini toparlamaları, mevcut yönetime kayıtsız şartsız
destek verilir mi verilmez mi bunu sorgulamaları lazım. Bakın
inek tren geçerken trene bakar ama onun tren olduğunu geç algılar. Tren geçtikten sonra koşmaya başlar. Bu ılımlı İslam treni liberallere de toslayabilir.
Liberallere inek mi diyorsunuz?
Estağfurullah. Ben bir fotoğraf çekiyorum. Bu süreçte İslamcılar önde. Ama süreç nasıl sona erecek belli değil. Kırkpınar'da cazgırlar var. Onlar diyor ki, "Pehlivan pehlivan! Alta düştüm diye yerinme. Üste çıktım diye sevinme." Liberallerin bundan ders almaları lazım. Bu gidişat böyle devam etmeyebilir. Yeni
toplum mühendislikleri olabilir.
Dışarıda kalan ulusalcılar mı yapacak bunu?
Öyle bir şey söylemiyorum. Kaos olduğu gibi devam etmez ki, farklılaşma geçirir. Nasıl farklılaşacağını bilemem.
Umarım
demokratikleşme yönünde olur. Ama öyle bir talebiniz yok sizin.
Türkiye'de darbe sözü ediliyor ama Türkiye'de cumhuriyete karşı bir devrim oldu. Bunu 22 Temmuz'da gördük. Türkiye'nin yüzde 47'si gitti AKP'ye oy verdi.
Seçim sonucuna siz "karşı devrim" mi diyorsunuz?
Tabii, toplum mühendisliği uygulandı Türkiye'de.
Pes diyorum başka da bir şey demiyorum!
AKP'ye kimler verdi oyunu?
Patates alan, soğan alan, kömür alan, değil mi? Abdullah Gül'ün türbanlı eşinin Çankaya'ya çıkması da bu karşı devrimin parçası. Ukrayna'da da, Gürcistan'da da rejimler demokratik yöntemlerle değişti. Bakın
Alman Savunma Bakanlığı müsteşarı birkaç gün önce, "Türkiye gizlice İslamlaşıyor. Yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarı doğru oluşuyor. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım." dedi.
AB sözcüleri AK Parti'nin kapatılmasına karşı çıktığı zaman 'bizim iç işlerimize karışıyorlar' diye hop oturup hop kalkıyorsunuz. İşinize geldiği zaman 'bak Avrupa da İslam tehlikesine işaret ediyor' diyorsunuz.
AK Parti'nin kapatılıp kapatılmamasına siyasal ortam karar verecek. Bu güç mücadelesi karşılıklı yürüyor. AKP'nin kapatılması meselesi bir tarafta, Ergenekon meselesi bir tarafta. Zaman zaman karşılıklı tırmandırılabiliyor. Ben Atatürk'ün bize bıraktığı cumhuriyetin korunmasını istiyorum. Ben Çankaya'da başı türbanlı bir
cumhurbaşkanı istemiyorum.
Ben de demokrasi istiyorum. Bize ayrılan yer doldu Paşam.
NURİYE AKMAN - ZAMAN