Eski manşetler ve aynı oyun
Eski
gazete manşetlerini karıştırınca, bizi bugünlere taşıyan kilometre taşlarını görebiliyoruz.
Tufan Türenç ile Sefa
Kaplan, "Manşetlerin öyküsü" diye bir kitap yazdı; hafızalarımızı tazelemeye imkan verdiği için çok yararlı. Mesela, "
Merkez sağ niye çöktü de, yerine
AK Parti geldi" diye düşünenler, bunun cevabını eski manşetlerde bulabilir.
Anayol
Hükümeti ve
Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı. Hürriyet'te bir manşet: "İşte 500 milyarın belgesi" İlk defa Refah Partili Şevket Kazan'ın dile getirdiği bir iddia, Mesut Yılmaz tarafından da yalanlanmadığı için, Hürriyet'te manşet oluyor. İddiaya göre,
Çiller başbakanlıktan ayrılmadan 22 gün önce, Örtülü Ödenek'ten 500 milyar lira para çekmiş. Hürriyet'ten
Muharrem Sarıkaya, haberi,
Başbakan Mesut Yılmaz'a sunmuş; Yılmaz,
koalisyon ortağına yönelik bu bilgiyi yalanlamamış. Çiller o tarihte, Mesut Yılmaz'ın kendisine
komplo kurduğunu düşünüyor ve birlikte hükümet olmalarına rağmen,
ANAP Genel Başkanı'na "Komplo kuracağına iş yap; yoksa seni o koltukta oturtmam" diye çatıyor.
Yaklaşık 2 hafta sonra, DYP'liler hükümetten desteklerini çekti; Anayol son nefesini verdi. Sonra sıra, Erbakan'ın başbakanlığında Refahyol'un kurulmasına geldi.
Aynı kitaptan aldığım bir başka manşet: "Bu defa işi Silahsız Kuvvetler halletsin."
Yukarıdaki sözler, o tarihte bir komutana atfen, Hürriyet'te yayınlandı; o komutanın 28
Şubat'ın baş mimarlarından biri olan
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Güven Erkaya olduğunu kitaptan öğreniyoruz.
Tabii, silahsız kuvvetler, gücünü, silahlı kuvvetlerden alıyordu.
3. Dünya ülkelerinde böyle bir
yönetim tarzına rastlanır.
Asker fiilen iktidarda olmamakla birlikte, bazı konulara müdahale eder,
Başbakanlık'ta veya Cumhurbaşkanlığı'nda görmek istemediği isimleri bertaraf eder vs...
Şimdi anayasa değişikliği yapılıyor. Görünüşte gene "Silahsız Kuvvetler" işbaşında. Yüreklere korku salan manşetler ve yorumlarla, yeni "öcüler " yaratıyorlar.
Ama Türkiye'de artık yeni bir süreç başladı.
Tayyip Erdoğan, istenmeyen kişiydi; başbakanlık koltuğuna oturdu.
Abdullah Gül, istenmeyen kişi idi; o da Çankaya'ya çıktı.
"Silahsız Kuvvetlerin" bu defa 28 Şubat kadar başarılı olmayacağını umuyoruz.
NAZLI ILICAK/SABAH