Cevat Öneş, “
PKK’nın içindeki bazı gruplar
Türkiye’deki istikrarı bozmak için kullanan
yabancı güçler var” dedi
Emeklİ MİT
Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, PKK içindeki bazı grupların yabancı güçler tarafından yönlendirildiğini ve bu grubun Türkiye’deki istikrarı bozmak için
eylemlerini artırdığını söyledi. Öneş, bu grubun DTP’lilerin
Meclis içindeki çözüm arayışından da rahatsız olduğunu belirterek hem DTP’nin hem de diğer siyasilerin bu konuda hassas olması gerektiğini söyledi. Öneş,
sınır ötesi operasyon konusunda da Türkiye’nin ciddi risklerle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunarak Meclis ve siyasi iradenin bu operasyonun çerçevesini çok iyi belirlemesi gerektiğini söyledi.
Öneş, son günlerde gelişen olaylara ilişkin VATAN’a şu değerlendirmeleri yaptı:
* Cumhurbaşkanı Gül,
Şırnak’ta 13 askerin şehit olması ile sonuçlanan PKK saldırısının “münferit” olduğunu söyledi. Sizce bununla neyi kastetti?
PKK olayı dediği zaman bugün,
Irak’ta işgal altındaki topraklar içinde silahlı kadroların bulunduğu bir olaydan bahsediyoruz ve tabii ki bu yabancı güçlerin kontrolü altına hareket edebilen bir kadro demektir. Bu kadro içinde farklı görüşlere sahip gruplar vardır. Yekpare bir PKK’dan bahsedemeyiz. Sadece PKK’nın kendi içsel iradesi ile gelişen olaylar değil, farklı müdahalelerle, amaçlarla hareket eden bir yapıdan söz edebiliriz. Bunun teşhisi de, hangi grup tarafından hangi amaçla yapıldığının da doğru tespiti gerekir. Türkiye’de bugün bir eylem tırmandırılmak isteniyorsa, Türkiye’nin istikrarının bozulmak istenildiği gibi, doğrudan okunacak bir sonuçla karşı karşıyayız. O bakımdan Türkiye bu konuda da çok hassas olmalı.
* PKK’nın artan eylemlerinden sonra, PKK’nın DTP’lilerin Meclis’e girmesinden rahatsız olduğu yönünde bazı yorumlar yapılıyor. Operasyonlar ve şehitler, PKK-DTP ilişkileri nasıl etkilenir?
PKK’nın dış güçlerle bağlantılı, manüpilasyonlarla hareket eden grupları, tabii ki bu konudaki çıkarlarının, sorunun çözümüyle zedelenecek çıkarlarının ortadan kalkması sebebi ile DTP’nin çözüm arayışlarından rahatsızlık duyar. Veya siyasi insiyatifin,
sivil siyasetin demokratik çözüme gelmesinden dolayı DTP’den rahatsızlık duyabilir. Olay bu. DTP de şüphesiz çok yekpare bir grup değil. Ancak demokratik bir sürece girmiştir. Buradaki gelişimi, Meclis’te, sivil zihniyet içinde hareket etmesi, demokratik çözümü ön plana çıkarması durumunda Türkiye’nin bir şansıdır. Çözüm araçları içinde önemli bir yeri vardır. Önemli olan DTP’nin bu sisteme, demokratik çözüm anlayışına bütünüyle girmesi, bu insiyatif içinde olması gerekir. O bakımdan hassasiyet gösterilmesi gerekir. Gerek DTP’nin kendisi ve gerekse diğer siyasi hareketler doğru yöntemin ortaya çıkarılmasına yardımcı olması gerekir.
*
Sınır ötesi operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sınır ötesi operasyon dediğimiz zaman bu sınırı aşan bir teröristi takip olayı, sınırlı zamanla bağlantılı, sınırlı hedeflerle bağlantılı, PKK hedefleriyle bağlantılı bir olaydan bahsederiz. Ama sınırı aşan operasyon denildiğinde orası bölgesel
Kürt yönetimi ile bağlantılı, işgal altında olduğu için ABD güçleri ile bağlantılı ve hukuki statüsü olan Irak Devleti ile bağlantılı. Sınırı aşan bir operasyon dediğimiz zaman, neyi kasettetiğimizi çok net ortaya koymamız lazım. Bunların herbirine yönelik bir operasyonel harekat çok farklı tedbirleri, güç kullanımını ortaya çıkarır. Üstelik hem devletlerarası, hem bölgesl ilişkiler hem ulusalarası ilişkiler, hem de
Birleşmiş Milletler çerçevesinde sorunlar ortaya çıkarır. Tabii ki Türkiye’nin bu konuda çok haklı gerekçeleri var. Ancak bu gerekçelere rağmen, dediğim gibi, harekatın kapsamı ve niteliği, bu suallerle doğru cevaplar verilmesini gerektirir. Bölgenin sıcak ortamı,
Ortadoğu’nun bataklığı diyebileceğimiz, risklerin yüksek olduğu bir alan. Bu Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditleri artırabilir. Türkiye’nin istikrara ihtiyacı var. Bu sorunu kendi iradesi ile çözmesi gibi öncelikli sorunu var. Türkiye’nin bu sorunu kendi bünyesinde, kendi iradesi ile, tüm imkanları kullanarak çözmesi gerekir. Yoksa bölgesel farklı senaryoların çerçevesinin içine girdiği zaman, tabii ki Türkiye’nin
ekonomik, siyasal şartları Türkiye’yi farklı boyutlarda, yeni risklerle karşı karşıya bırakabilir. Tabii kurumsal yapı,
TBMM, siyasi irade bu hassasiyeti gösterecektir, göstermek zorundadır.
VATAN