Geçmişten yaşananlardan
ders alınmasını isteyen Türk, demokrasilerde güçlü
iktidarların
tehlike değil, aksine şans olduğunu ifade etti. Türk, demokrasilerde iktidara gelmenin ve iktidardan gitmenin kurallarının belli olduğunu ve bunun da
sandık oluğunu hatırlattı.
CİHAN'a konuşan Türk,
vesayet kavramına açıklık getirdi. Türk, hukuki bir terim olan vesayetin, kişinin velisinin hayatta olmaması durumunda, 18 yaşındaki küçükler için ya da kısıtlı olanlar için hukuki işlemlerini takip etmek üzere vasi
tayin edilmesi olduğunu söyledi.
Türk, Birinci Dünya Savaşı'nda bu kavramın bir çeşit 'manda rejimi' anlamında kullanıldığını, ancak yakın Türk siyasal yaşamında ise 'vesayetin' daha çok askeri
yönetimler için kullanıldığını hatırlattı.
Demokrasilerde bu kavramın bir öneminin olmadığını ifade eden Türk, "Çünkü demokratik
ülkelerde kurumların görevleri, yetkileri bellidir. Bu kurumlardan hiç birinin diğerine üstünlüğü söz konusu değildir. Nitekim
Anayasamızda bu durum, yasama, yürütme ve yargı erkleri olarak ortaya çıkıyor. Bu medeni bir
işbirliği ve iş bölümüdür. Bunların görev sınırları Anayasa ile belirlenmiştir. Herkes devlet adına yetkisini kullanır. Kurumlar arasında bir denge vardır. Böyle olunca da hiç kimsenin bir diğeri üzerinde üstünlüğü, vesayet hakkı kullanması söz konusu değildir." dedi.
"GEÇMİŞTEN DERS ALINSIN"
Türk, ülkede bir
sivil diktadan bahsetmenin saçma olduğunu söyledi. Sivil dikta diyenlere yakın siyasi geçmişi hatırlatan ve herkesin bundan dersler çıkarmasını isteyen Bakan Türk, "
Türkiye 27
Mayıs, 12
Mart ve 12 Eylül'ü gördü. Bunlar birer
darbedir. Seçilmiş iktidarlar, askeri güç kullanılarak indirildi. Yerine yeni bir askeri yönetim kuruldu, yeni bir dönem başladı. Bunları hiç kimse arzu etmemelidir. Bu tür tartışmaları asla tasvip etmiyorum. Bunu tartışmak bile abestir. Hiçbir zaman böyle bir yöntem olamaz. Demokratik rejimlerde iktidara gelmenin ve iktidardan ayrılmanın kuralları bellidir." şeklinde konuştu.
Türk, demokratik rejimin ayrılmaz özelliğinin çok partili
sistem olduğunu, bunun ise Anayasa'da '
siyasi partiler demokratik rejimin vazgeçilmez unsurlarıdır.' şeklinde
tarif edildiğini bildirdi. Türk, başka güçlerden medet umanlar için ise şu örneği verdi:
"Herhangi bir vesayet söz konusu olamaz. Sistemle ilgili bir sorun olduğu zaman siyasi partileri
kapatma davası açılabilir. Ya kapatılır ya da hazine yardımından kısmen men edilebilir. Yakın tarihte acı olaylar yaşandı.
Atatürk bile iki defa çok partili sisteme geçmek istedi. Aksi halde başka yollara gidiş ülkeye felaket getirir. Herkes aklını başına alsın. Tarihten ders almak lazım."
"TEK PARTİ İLE GÜÇLÜ SİVİL İKTİDAR AYNI ŞEY DEĞİL"
Türk, 'güçlü partinin ya da sivil iktidarın ülke için tehlikeli olup olmadığı' yönündeki soru üzerine; güçlü iktidar ile tek parti arasında çok büyük farklar olduğunu söyledi.
Demokrasilerde tek partinin tehlikeli olduğunu, ancak güçlü sivil bir iktidarın arzulanan bir durum olduğunu ifade eden Türk, ülkede bir sivil diktadan bahsetmenin abes olduğunu söyledi. İktidarın
eleştirilebilir yönleri olduğunu, ancak başka vesayetleri çağrıştıracak
eylem ve beyanlardan kaçınılması uyarısında bulunan Türk, "Şu an ülkede güçlü bir iktidar ve karizmatik bir baş
bakanın olduğu bir gerçek. Ama demokrasiden yana olan hiç kimse 'güçlü iktidar iyi değildir' diyemez. Tam aksine bu arzulanan bir durumdur. Eleştirebiliriz ama bir demokratik ve hukuk devleti olan ülkemizde Anayasal çerçevede görevleri tarif edilen bir sivil iktidar niye tehlikeli olsun. Eleştirilebilir ama hiçbir şekilde daha geliştirmek durumda olduğumuz demokrasimizde vesayet rejimi olarak adlandırılamaz." ifadelerini kullandı.
Hikmet
Sami Türk, gerçek bir demokraside iktidarların seçimle gelip gittiğini hatırlattı. İktidarın iyi niyetle yapılan eleştiri ve uyarıları dikkate alması gerektiğine işaret eden Türk, "Demokraside iktidarlar seçimle gelir, yine seçimle gider. Yani
hakem halktır. Eğer bir yanlış varsa halk zaten bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra gerekli cevabı verecektir. Kimsenin başka yollara tevessül etmesine gerek yok." dedi.
"YANLIŞ, YANLIŞLA DÜZELTİLEMEZ"
Adalet eski Bakanı Hikmet Türk, askeri dikta mesajı verenlere ise şu uyarıda bulundu: "Yakın tarihten ders almak gerekir. Bu tür yönelimler ülkeye felaket getirir. Bunun yolu ve yöntemi
demokratikleşme çerçevede olması gerekir. Anayasanın çizgisinde. Askerin görevi bellidir. İç Hizmetler Kanunu'nun 35. maddesi askerin görevini tayin eder. Buna göre, ülkenin savunması ile cumhuriyetin niteliklerini korumak ve kollama olarak tarif ediliyor. Ama bu, askere müdahale yetkisi verir anlamında değildi. Çünkü bu rejimin temel niteliklerinden biri, öncelikle bu rejimin demokratik ve hukuk devleti olmasıdır. Böyle bir
askeri vesayet anlayışı ne demokratik ne de hukuk anlayışı ile bağdaşır. O nedenle bütün devlet organlarının kendilerine verilen çerçevede hareket etmesi gerekir. Kimse de bunları kışkırtmasın."
(CİHAN)