Eşi sordu: Vali nerden biliyordu?

Bu sabah TV8 Ankara Temsilcisi Erkan Tan’ın sunduğu, Erkan Tan ile Başkent’ten programının konuğu Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu oldu.

Eşi sordu: Vali nerden biliyordu?

Helikopter Benim Memleketime Düştü” “Biz kazanın olduğu sırada dışarıdaydık. Arkadaşlarımız bize haber verdiler. Nereye gideceğimizi bilemedik. Daha sonra gelen “bulundu” haberi sırasında biz halen Ankara'daydık. Ancak baktık ki gerçek bu değil. Daha fazla belirsizliğe dayanamadık ve direk Göksun’a kazanın olduğu yere, yani benim memleketime gittik” diyen Gülefer Yazıcıoğlu, eşinin kendi doğduğu memlekette can verdiğini belirtti. Sayın Vali Müneccim mi? Kırıklarına Kadar Nerden Biliyordu! Bulundu haberiyle oldukça sevindiklerini ama işin aslının böyle olmadığını öğrenince yıkıldıklarını söyleyen Yazıcıoğlu; “ Kayseri Valisi Muhsin Yazıcıoğlu’nun bulunduğunu, kaburgalarında ve ayaklarında kırıklar olduğunu, bilincinin açık olduğunu ve Kayseri’ye getirildiğini söyledi. Bu bilgi Başbakan’a da gelince, kendisi de bulunmasıyla ilgili haberi duyurmuştur. Bu haberlerin kaynağı nedir? Emin olunmayan bilgi nasıl bu kadar rahatça kamuoyuna açıklanabilir? Ayrıca otopsi raporunda gerçekten de vücudundaki kırıklardan ötürü can verdiği söyleniyor. Neresinin kırık olduğuna kadar her şeyi nasıl doğru bir şekilde bilip insanlara duyurmuştur sayın vali? Nasıl bir tesadüftür bu?” diyerek eleştiride bulundu. “Yalan haberin amacı arama kurtarmayı engellemek mi?” “Duyurulan yanlış haber onu arayan insanları da, bizleri de, özellikle de arama kurtarmayı yanlış yönlendirdi. Arama sekteye uğradı. Olay yerinde olan camiamızın gençleri, bulundu haberiyle geriye döndü. Arama kurtarma için de aynı şey geçerli. 5-6 saatlik süreç boşa geçti. Boşa geçen süre iyi kullanılsaydı belki de gerçekten bulunacaklardı. Burada büyük bir ihmal var. Devlet, yalan haberin arkasındaki gerçek amacı, varsa kastı ortaya çıkartıp, gerekenlere cezasını vermelidir” diye konuştu. “Yetkisi olmayanlar tarafından ELT cihazı takıldı” “ELT cihazının ancak yetkililer tarafından takılması gerektiği, firma tarafından özellikle belirtilmesine rağmen, teknisyen Mehmet Ayfer: “yetkim yoktu; ancak takabileceğimi düşündüğüm için taktım” demiştir. Kendisi böyle ifade etmesine rağmen diğer taraftan sivil havadakiler Ayfar’ın yetkisi olduğunu dile getiriyorlar. Burada bir çelişki var” diye belirtti. “Telefonun Sim Karıt, Bataryası Var; Hafıza Kartı Ortada Yok!” Helikopterin içerisinde tam 8 tane cep telefonu olduğunu belirten Yazıcıoğlu; “Çok güvendiğim bazı kimseler, kazayı duyduklarında Muhsin Yazıcıoğlu’nun cep telefonunu aradıklarını ve telefonunun çaldığını bildirdiler. Telefon elimize ulaştıktan sonra fark ettik ki, cep telefonunun sim kartı vardı, bataryası batarya kapağı olmamasına rağmen duruyordu ama bilgilerin içinde bulunduğu hafıza kartı yoktu. Helikopterin parçalanması sırasında diğerleri dururken hafıza kartı nasıl yok oldu? Kızım ve ben kaza yerindeydik. Eşimin cep telefonunu almak istedik ama vermediler. Telefonu ancak Sivas’ta alabildik. Aldığımız telefonda yanında nadir bulundurduğu telefonuydu. Sadece Gidenler Değil; Devlet de Karların Altında Kaldı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatında değer verdiği en önemli üç şey vatanı, milleti ve dinidir diyen Gülefer Yazıcıoğlu, ömrünü devletin ve milletin bekası için harcayan birinin bu duruma düşmesinin çok acı olduğunu vurguladı. “Ne yazık ki bu çağda, bu teknolojide üç gün boyunca gösterilen uğraşlara rağmen Yazıcıoğlu’nun bulunamaması çok acı dedi. Devletin bu olayı araştırması için Cumhurbaşkanı’na dilekçe verdik. Devlet Denetleme’yi biz istedik. Köy Korucusu Nerede Olduklarını Biliyordu! Günlerdir nerede olduklarını bilen bir köy korucusuna neden gitmiyorsunuz diye sorulduğunda “seslerini duyduk ama izin çerçevesi içinde hareket ederiz” diyerek gitmediklerini ifade etti. “Helikopterin içinde bulunan İsmail Güneş’in kazadan 7-8 dakika kadar önce çektiği fotoğraflara baktığımızda bahsettikleri gibi yoğun bir sisin ve karın olmadığını görüyoruz” dedi. “Arama kurtarma ekibi tam bir fiyaskoydu” Gülefer Yazıcıoğlu,” Muhabir İsmail Güneş, saatlerce telefonda konuştu. Canlı yayınlara bağlandı. Güneş’in donma saatiyle telefonun açılma saati uyuşmuyor dedi. Onun dışında öldüğü söylenen kişilerin telefonlarının da açıldığı bilgisini aldıklarını belirtti. “Benim memleketim olmasına rağmen köylüleri çok iyi tanımıyorum. Ama inanıyorum ki işi köylülere bıraksalardı onlar daha rahat bulabilirlerdi” diyerek, köylülerin Döngel Köyünden 6 saatte kaza yerine ulaştığını; ancak arama kurtarma ekibinin bulunduğu yer kaza yerine yakın olmasına rağmen olay yerine 24 saat içinde ulaşamadıklarını söyledi. Çocuk çantayı şekline kadar tarif etti” Merhum eşinin kayıp çantası hakkında da konuşan Gülefer Yazıcıoğlu, “Bana bir çocuk, kayıp çantayı bulduğunu ve onu bir naaşın üzerine koyduğunu, üzerini de karla örttüğünü söyledi. “Çantayı şeklinden rengine kadar en ince ayrıntısına kadar tarif etmesi bizi çok şaşırttı. Bunu neden yaptığını ve neden sakladığını sorduğumda “bana hiçbir şeyi ellemememiz gerektiği söylendi’ cevabını verdi. “Aranması Gereken Dışında Her Yer Arandı” Arama kuvvetlerine, aranması gereken yer dışında her yerin arattırıldığını; yanlış sinyal haberlerinin, arama kuvvetlerin bir çok kez yön değiştirmelerine neden olduğunu belirtti. “Yanlış Bilgi Veren Emniyet Müdürü Ankara’ya Atandı” Kazayla ilgili yanlış bilgiyi valiye ileten Emniyet Müdürü Orhan Özdemir hakkında konuşan Yazıcıoğlu, Ahmet Türk’e yumruk atma olayından sorumlu tutulan Samsun Emniyet Müdürü olaydan ötürü başka bir yere atanmışken, Özdemir’in Ankara Emniyet Müdürü yapılmasını adil bulmadığını açıkladı. Bu işin peşini bırakmayacağını; ihmal, kasıt ne varsa ortaya çıkarılması, oraya onlardan önce veya sonra birilerinin gidip gitmediğinin araştırılması gerektiğini, bunun için de Devlete büyük iş düştüğünü söyleyerek sözlerini noktaladı.
<< Önceki Haber Eşi sordu: Vali nerden biliyordu? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER