Ankara temsilcisi Mustafa
Balbay,
gazetenin haber ve
tiraj değerlendirmelerini Şener
Eruygur,
Levent Ersöz, ve Atilla Uğur'la birlikte yapıyormuş. Mümtaz Soysal'ın ifadesiyle tirajı '
silah' olarak nitelendiren Balbay, "Şimdi bu gazeteyi 100.000 sattırırsak gündemi bir başka türlü etkileriz." Diyor. Balbay'la defalarca görüştüğü anlaşılan Eruygur, Jandarmaya ait birimlerde
Cumhuriyet'in satılması için birlik komutanlarına emir verileceğini söylüyor. Eruygur, verilen emirlerde farklı bir taktiğin olduğunu şu cümlelerle anlatıyor: "Cumhuriyete kapıyı açarken, diğerlerine de hissettirmeden hafif hafif kısın. Adam orada cumhuriyeti görecek. Bakacak ki, Hurriyet yok
Milliyet yok, neyse alacak. Yani çift taraflı olarak yönlendireceğiz."
İddianamede yer alan bilgelere göre,
Ergenekon sanıkları yaptıkları her şeyi
kayıt altına almış. Mesela
Mustafa Balbay'ın günlüklerinde tam anlaşılamayan bir olay Levent Ersöz ve
Şener Eruygur'un
kamera kayıt dökümlerinde var. Bu üç ismin Cumhuriyet gazetesi için özel çalışma içinde olduğu görülüyor.
Kitap promosyonu için Şener Eruygur'dan yüz milyarlık bir
destek isteyen Balbay bunun önemini anlatırken 'Birincisi tirajı arttırır, ikincisi iktidara karşı bir mücadele zemini gelişir." Diyor.
Mustafa Balbay, gazetenin GATA'da da satılabileceğini belirtiyor. Bu konuda
fiyat indirimi yapabileceklerini
teklif ediyor. Bazı üinversite ve yurtlarda indirimli gazete sattıklarını anlatıyor. Şener Eruygur hangi üniversiteler olduğunu sorunca Balbay şöyle diyor: "
ODTÜ, Dil tarih coğrafya fakultesi orası fena değil. Gazi'ye giremedik." '
Bursa Uludag yok mu?' diyen Eruygur desteğini şöyle devam ettiriyor: "Biz tanığımız rektörler vasıtasıyla diğerlerine de bu konuyu anlatırız. Dolayısıyla onlarda da bir hareketlenme sağlarız."
'Erler eskisi gibi cahil değil' sözleri ile konuşmaya katılan Levent Ersöz, cumhuriyet'in askeri birliklerde satılmasının önemine dikkat çekiyor: "Şimdi bu o kadar önemli ki, bu asker 2 ay sonra tezkere alıyor. Burada ufacık bir alışkanlık kazanması, bu gazete eskiden babamın dediği gibi komünist değilmiş diyecek." Eruygur ve Ersöz, Jandarma'dan sonra diğer birliklerin de cumhuriyet alması için uyarılıcağını anlatıyor.
2003-2004 yılında Kıbrıs'ta yaşanan gelişmeler konusunda gazete haberlerinin etkisi de konuşuluyor. Balbay bunu şöyle anlatıyor: "Hep konuşuyoruz ya bu medya gücüne karşı çıkmamız gerekiyor. Mümtaz hoca (soysal) onlarla başa çıkabilmemiz için onların silahlarıyla karşı koymalıyız, onların tirajı 500.000 ise sen de çıkaracaksın, televizyonları varsa senin de olmalı diyor."
Tiraj planlarının yapıldığı toplantılarda Zaman Gazetesi'nin satışları da gündeme gelmiş. Ekip burada çirkin ifadeler kullanıyor.
Askerlerden promosyon için para isteğini tekrarlayan Balbay şöyle konuşuyor: "Mesela o işe ilk başladığımızda bize İş bankası yardımcı oldu.
Alparslan ışık'ın bu
Fethullah Gülen ile ilgili bir kitabı vardı. Ona vermiştik. Zamancılar
İş Bankası'na öyle bir yüklendi ki İş Bankası ürktü ve geri çekti
sponsorluğunu. Yani böyle bir deneyim yaşadık. Şimdi bu deneyimi dikkate alarak kitaplarda
Fethullah Güleni vermedik. Onunla gazete sayfalarında zaten uğraşıyoruz.
Atatürk kitapları vererek acaba Oyakbank bize sponsor olsun istiyoruz." Mustafa Balbay işi o kadar ileri götürüyor ki, 'askerden
ihale alan şirketlerin bile taranıp' bu konuya dahil edilmesini istiyor.
Ülker Grubu'nun cumhuriyetin bazı eklerine sponsor olması da kayıtlara girmiş. Eruygur, 'Bizde soru işareti oldu' diyor. Balbay'ın Paşa'yı ikna için verdiği
cevap bir hayli ilginç: "Bu karşıda mı, o karşıda mı deyinceye kadar çocuklar bu konularda
Mustafa Kemal stratejisi uygulayacaksınız. Düşmanın yanında çekebileceğin birileri varsa çekeceksin."
Ali Akkuş - ZAMAN