Yargının attığı her adıma
PKK eylemle karşılık verdi. Zaman ayarlı saldırılar ve son olarak Heron'larla ilgili 2 subayın
ihanet konuşması, çete-
örgüt ilişkisini gün yüzüne çıkardı.
Ergenekon iddianamesinin kabul edilmesinden 2 gün sonra
teröristler
Güngören'i kana buladı, 17 kişi hayatını kaybetti.
Ergenekon-PKK bağlantısında her geçen gün yeni bir sır perdesi daha aralanıyor. 30 yıldır katliamlarına devam eden terör örgütünün özellikle Ergenekon operasyonunun başladığı 2007'den bu yana gerçekleştirdiği zaman ayarlı saldırılar, iddianamelere yansıyan kirli ilişkiler,
ihanet konuşmaları ve itiraflar çete-örgüt bağlantısını gözler önüne
seriyor.
Genelkurmay Başkanlığı, Heron skandalıyla ilgili sessizliğini korurken, ihanet konuşmasını yapan subaylara
Kandil sahip çıktı. Terör örgütünün şehir yapılanması KCK'nın yöneticisi Mustafa
Karasu, PKK'lılar için "bizim adamlar" diyen ve "çok zayiat veriyoruz, Heronları düşürelim" diyen Üsteğmen
Fırat Ç. ile ihanet isteğine "çaresine bakarız" şeklinde karşılık veren Yarbay Selami
Selçuk Ç'yi savundu. Sahte
çürük çetesi liderliğinden
tutuklu yargılanan
Albay Zeki Üçok'un MİT tarafından tespit edilen konuşmayla ilgili
soruşturma dosyasını kararttığı iddiaları da ihanet skandalının dikkati çeken bir başka yönü oldu.
AKTÜTÜN AÇIKLIĞA KAVUŞTU
MİT, Fırat Ç'nin, Heronları durdurması için
yardım istediği bir diğer ismin de ABD'li ve Türk subayların birlikte çalıştığı, Heron görüntülerinin
analiz edildiği birim olarak bilinen ODC'nin başındaki Tuğamiral Alaettin S. olduğunu tespit etti. Bu skandal, akıllara 17 şehit verdiğimiz
Aktütün saldırısını getirdi. Heronların, saldırının gerçekleştiği 4
Kasım 2008'den 3 gün önce Aktütün'ün karşısında, 10 km
Irak sınırı içinde PKK'lıların saldırı
hazırlıklarını görüntüleyip askeri yetkililere ulaştırdığı ortaya çıkmıştı.
PERİNÇEK'LE SABAHA KADAR BAŞ BAŞA
'Parmaksız Zeki' kod adlı Şemdin
Sakık'ın Diyarbakır'da yattığı cezaevinden
Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a gönderdiği
mektup, kirli ilişkinin aktörlerini birebir şahidi tarafından deşifre etmişti. Örgütte olduğu sırada
Öcalan'ın sağ kolu olarak bilinen Sakık, Ergenekon tutuklusu Perinçek ve
teröristbaşı arasındaki samimiyetin fotoğraflardan öte olduğunu belirterek mektubunda şu ifadeleri kullandı: "Bekaa kampına kadar gelip Öcalan'ı ziyaret etti. Askeri törenle ve
silah atışlarıyla karşılandı. Öcalan onu kucakladı, öptü, günlerce konuk etti. Kaldıkları odaya militanlar yüz metreden fazla yaklaşamadı, sabahlara kadar baş başa kaldılar. Öcalan'ın Perinçek'le günlerce bir odada baş başa kalarak neler konuştuklarını ya da planladıklarını, neden yanlarına üçüncü bir kişiyi almadıklarını ve "militanlar kaldığımız yere yüz metreden fazla yaklaşmasınlar" talimatı verdiğini hala merak ediyorum."
KÜÇÜK, ASKERİ TÖRENLE KARŞILANIYOR
Sakık, mektubunda Ergenekon sanığı Yalçın Küçük'ün, Öcalan bağlantısını da anlattı: Bizzat Öcalan'ın sunduğu örgüt imkanlarıyla Fransa'ya yerleşti. Bazen Öcalan'ın daveti bazen kendi isteğiyle Şam'a geliyordu. Her seferinde Öcalan tarafından askeri törenle, süslü püslü sözcüklerle, kucaklaşmalarla, öpücüklerle karşılanırdı. ikisi baş başa verip örgütü ve savaşı düzenliyorlardı.
Örgüt plana harfiyen uydu
Darbeye zemin hazırlamak için Fatih Camii'nin bombalanmasından kendi askeri jetimizin düşürülmesine kadar insanın kanını donduran emirleri içeren
Balyoz Darbe
Planı da Ergenekon-PKK bağlantısına ışık tutuyor.
Mart 2003'te hazırlanan
darbe planında ülkede
kaos ortamı oluşturabilmek için PKK'ya biçilen rol şöyle: "PKK ve
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide'nin büyük şehirlerde özellikle
İstanbul'da eş zamanlı büyük eylemleri ve anılan eylemler sonrasında icra edilecek, STK ve üniversiteler ile koordine ederek yönlendireceğimiz çok geniş katılımlı toplumsal
gösteriler ve eylemler neticesinde oluşan kaos ve karmaşa nedeniyle öncelikle
olağanüstü hal ve sonrasında
sıkıyönetim ilan edilecek."
Darbe planının yapıldığı dönemde hem PKK hem de El Kaide'nin harekat emirlerine uygun eylemleri dikkati çekiyor. El Kaide, İstanbul'da sinagoglara ve bankalara saldırı düzenledi. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın 1999'da yakalanmasının ardından sessizliğe bürünen PKK ise planın yapıldığı dönemde yeniden silahlı eylemlere başlama kararı aldı. İmralı'dan yayılan gerilimle provokasyon dolu gösteriler başladı.
'İŞBİRLİĞİ YAPACAKLAR BELİRLENSİN'
Aralarında
kuvvet komutanları Özden Örnek ve İbrahim Fırtına'nın yanı sıra eski 1.
Ordu Komutanı
Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu 196
sanıklı Balyoz iddianamesindeki tespitler, PKK'nın halka karşı devlet görevlileri tarafından nasıl kullanıldığını da gösterdi. Balyoz sanığı
emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'nin iddianameye giren el yazısı notları, kirli ilişkinin kanıtlarından biri oldu. "Süha Tanyeri Defteri Plan Semineri Hazırlık Notları" adlı dosyada, "Bölgede PKK-KADEK ile
işbirliği yapacak kişiler önceden tespit edilmelidir" ifadeleri yer alıyor.
Devrimci Karargah Kandil'de eğitim aldı
Kandil'den Hakkari'nin
Yüksekova İlçesi'ne eylem yapmak için geldiği sırada
Ağustos 2009'da yakalanan F.T. adlı bir PKK'lının verdiği ifade, karanlık ilişkiyi belgeleyen listeye bir madde daha ekledi. "Irak'taki PKK kamplarında başka örgütler de eğitim alıyor mu" diye sorulan F.T, ilginç bir bilgi verdi. 2006-2007 arasında Kandil'de bulunduğunu anlatan F.T, adını
Selimiye Kışlası ve
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'na düzenlenen bombalı saldırıların yanı sıra Bostancı'daki hücre evi baskınında bir komiserin şehit edilmesiyle duyuran Devrimci Karargah örgütüne bağlı teröristlerin kamplarında eğitim aldığını söyledi. Operasyonlarda gözaltına alınan sanık ve gizli tanıkların ifadesine göre Devrimci Karargah, Ergenekon'un kullandığı PKK,
Hizbullah, DHKP/C ve
MLKP gibi terör örgütlerinin işlevsizleştiği gerekçesiyle kuruldu. Türkiye'yi sarsan Güngören saldırısı da bu örgüt tarafından yapıldı.
DERİN DEVLET BAĞLANTISINI BİLİYORDUM
Terör örgütünün dağ kadrosunda 15 yıl kaldıktan sonra geçen yıl kaçarak polise teslim olan B.D. de PKK ile Ergenekon arasındaki bağlantıya ilişkin önemli itiraflarda bulundu. Ergenekon iddianamesi ek klasörlerinde yer alan bilgilere göre, B.D.'ye 'PKK ile Ergenekon bağlantısı' soruldu. B.D, verdiği ifadede,
Ergenekon soruşturması sürecinde iki örgüt arasındaki bağlantıların deşifre olduğuna dikkati çekerek, örgütün gerçek yüzünü gören teröristlerin, gruplar halinde dağdan indiğini, kaçışların önüne geçmek isteyen terör örgütünün de bu sebeple Devrimci Karargâh örgütünü kurduğunu vurguladı.
Bombalar aynı grup
Erzincan'daki Ergenekon yapılanmasıyla ilgili iddianamede yer alan deliller de derin yapının PKK bağlantısına bir kez daha ışık tuttu.
Erzurum 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamedeki "Albay
Dursun Çiçek imzasını taşıyan 'Kaos Planı' Erzincan'da hayata geçirildi" tespitinin en önemli delillerinden biri 27
Ekim 2009'da Erzincan Çatalarmut Barajı'nda bulunan bombalarla ilgili. Bulunan mühimmatın önce 30 ayrı olayda ele geçirilen bombalarla aynı seri ve
kafile numarasına sahip olduğu belirlendi. İrtibatlı olaylar arasında bir polis cinayeti, polis karakoluna saldırı, PKK'daki mühimmatlar ve
Şemdinli olayı dikkat çekti. Çatalarmut'taki "HGR DM41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-19" gövde numaralı bombanın 20 Mart 2000'de Mardin'de PKK örgütüne mensup Seyfettin
Işık'ın evindeki
el bombası ile aynı gruptan olduğu tespit edildi. Adana'da PKK'ya ait evde ele geçirilen 5 el bombasından birinin Çatalarmut'takilerle aynı maşa numarasını taşıdığı belirlendi.
ÖNDER DELİGÖZ