İddianamede, ''
Ergenekon silahlı
terör örgütüne yönelik bugüne kadar yapılan
soruşturma sonucunda
terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana
tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde
patlayıcı madde kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek ve bağlı pek çok suçu işlemek'' suçlarından 86
şüpheli hakkında 10 Temmuz 2008 tarihinde hazırlanan
iddianame ve aynı soruşturmanın devamı niteliğinde olan 56 şüpheli hakkında 8
Mart 2009 tarihinde hazırlanan iddianame ile kamu davası açıldığı hatırlatılarak, davaların
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde sürdüğü ifade edildi.
Soruşturması tamamlanan 52 şüpheli hakkındaki bu iddianamenin de diğer davalarla birleştirme talepli olarak açıldığı anlatılan iddianamede, şunlara yer verildi:
''Ergenekon silahlı terör örgütünün, hücre
tipi bir yapılanmaya haiz gizli bir örgüt olması, yapılanmasını geniş bir alana yaymış bulunması, devlet içerisinde değişik kurumlara sızması, gerçekleştirdiği
eylemlerin ya da teşebbüs ettiği eylemlerin niteliği bir taraftan örgütün büyüklüğünü gösterirken diğer taraftan da tüm yapılarının ve mensuplarının aynı anda deşifre edilmesini zorlaştırmıştır.''
'ÖRGÜTÜN NİHAİ AMACI'
İddianamede, ''Ergenekon silahlı terör örgütüne'' yönelik bugüne kadar yapılan soruşturmada, ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlar ve elde edilen deliller çerçevesinde, ''örgütün nihai amacının'', ''Sürekli iç çatışma,
kaos, komşu ülkeleri ile düşman, dünyaya kapalı,
Avrupa Birliği ve insan haklarına karşı,
ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve
naylon terör örgütleri ile uğraşan ve ekonomik yönden zayıf bir devlet imajı oluşturulmaya çalışılarak, devlet otoritesini içte ve dışta zafiyete uğratmak, ülkeyi yönetilemez hale getirmek, böylece Ergenekon silahlı terör örgütünün daha rahat yönetip, yönlendirebileceği siyasal
iktidarlar oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerinin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları değişik yöntemlerle
kontrol altına almak, bu başarılamadığı taktirde yasama ve yürütme organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğunun anlaşıldığı'' öne sürüldü.
''Ergenekon silahlı terör örgütü''nün ''
darbe çalışmaları çerçevesinde
sanık Mehmet Şener
Eruygur başkanlığında faaliyet gösteren Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun, medya yapılanmasından
mafya yapılanmasına, üniversite yapılanmasından,
sendika yapılanmasına,
sivil toplum kuruluşlarından üniversite
gençlik yapılanmasına kadar aktif olarak örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü görüldüğü'' öne sürülen iddianamede, ''yasama ve yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinde tüm bu örgütlenmeleri aynı anda devreye sokarak sözde toplumsal refleksi harekete geçirme adına tertipledikleri mitingler vasıtasıyla kendi kurallarının uygulanacağı bir sistemin kurulması için aktif olarak çalıştıkları anlaşıldığı'' kaydedildi.
'DİĞER TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN FARKI'
İddianamede, ''Ergenekon silahlı terör örgütünün anlaşılıp kavranabilmesi için bölücü ve yıkıcı diye adlandırılan terör örgütlerinden farklı olarak ele alınması ve değerlendirilmesi'' gerektiği ifade edilerek, ''Ergenekon silahlı terör örgütü bilinen dini motifli veya Marksist-Leninist metotları benimsemiş terör örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapı olarak ortaya çıktığı, bu yapının temelde, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalı olduğu'' savına yer verildi.
İddianamede, 'örgütün üye profilinin çeşitliliğinin, ancak örgütün amaçları dikkate alındığında anlaşılabileceği'' ifade edilerek, ''amaç yasama ve yürütme organlarının cebren ortadan kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi olduğunda, itiyadi suçluların, esrar kullanıcılarının, mafya mensuplarının,
gazetecilerin, devletin
emekli ya da halen görevde olan memurlarının, benzemez, benzetilemez ve normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada tutulmalarının zorunlu olduğu'' kaydedildi.
İddianamede, şunlara yer verildi:
''Bu bağlamda Cumhuriyet Gazetesine
bomba atılması ya da
Danıştay'a yapılan menfur saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma kapsamında ortaya çıkan verilerden hareketle; bu eylemlerin yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin bilinen terör örgütlerinin üye profilinden farklı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bir kısım örgüt mensuplarının kılık ve kıyafetlerini değiştirerek İstanbul'daki bazı dini gruplara örgütün amaçları doğrultusunda sızmaları, bir kısım örgüt mensuplarının da
Ankara da Hizb-ut
Tahrir örgütüne sızmaları bilinen terör yöntemleriyle açıklanamayacaktır. Bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünü ülkemizde bugüne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak sığ ve sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir.
Soruşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon silahlı terör örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde Kalaşnikofla kırlardan kentlere yürümek isteyen devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir.
Yukarıda gösterilen ölçüler ve bu ölçüler bakımından yapılan değerlendirmelere göre; Ergenekon silahlı terör örgütü
Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı TCK hükümlerine göre silahlı bir terör örgütüdür. Bunun
doğal sonucu olarak da bu örgütün mensupları 'terör suçlusudurlar' şeklindeki tanımlamalar ve tespitlerimiz bu iddianamemizde yer alan tüm şüpheliler içinde geçerlidir.''
SANIKLARIN ROLLERİ
''Ergenekon silahlı terör örgütünün TSK içerisindeki faaliyetlerini 'Karargah Evleri' ismi altında da gizli hücre yapılanması ile yürüttüklerinin tespit edildiği'' belirtilen iddianamede, ''bu kapsamda
tutuklu sanıklar Neriman Aydın ve Kemal Aydın'ın Kara
Kuvvetleri ve askeri okullardaki örgütlenme faaliyetlerinden sorumlu oldukları ve bu amaçla açtıkları evlerde örgüte
eleman kazandırmak için çalışmalar yaptıkları, şüpheli
Cengiz Köylü'nün ise hava kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösterdiği, Erbay Çolakoglu'nun ise Deniz Kuvvetlerine bağlı alt birimlerin yapılanmasında görev aldığının anlaşıldığı'' iddia edildi.
İddianamede,
Kara Kuvvetlerinde görevli şüpheli
Mustafa Dönmez'in, tutuklu sanık
Emin Gürses ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, ayrıca örgüte ait silah ve askeri
mühimmatı değişik yerlerde gizlediğinin belirlendiği de kaydedilerek, şüpheliler
Mustafa Koç, Cihandar Hasanhanoğlu'nun ''Cumhuriyet Çalışma Grubu'' faaliyetlerinin yürütülmesinde görev aldıklarının da tespit edildiği öne sürüldü.
İddianamede, İbrahim
Şahin liderliğinde eylem ve suikast amaçlı olarak oluşturulduğu anlaşılan hücre yapılanmalarının,
emniyet görevlileri ve asker kişilerden seçilmek suretiyle meydana getirildiği, emniyet yapılanmasının ağırlıklı olarak
özel harekat dairesi başkanlığında çalışmış kişilerden oluştuğunun anlaşıldığı kaydedildi.
''
Askeri yapılanma içinde yer alan asker kişilerin, diğer örgüt üyeleri gibi emekli oldukları dönemde de aktif olarak Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanmasında yer aldıkları, bu kapsamda şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın da
Özel Kuvvetler Komutanlığından emekli olmasından sonra örgütsel faaliyetlerini devam ettirdiği'' iddiasına yer verilen iddianamede, ''şüphelilerden İlyas Çınar, Hasan
Ataman Yıldırım ve Hüseyin
Vural Vural'ın emekli olmalarına rağmen örgüt içi istihbarat ve örgüt üyelerinin motivasyonunun sürdürülmesi faaliyetlerini yürüttükleri, açılan davalarda yargılanan örgüt üyelerinin mahkemede örgüt aleyhine ifade vermemeleri ve örgütte çözülme olmaması amacıyla çalışmalar yaptıklarının belirlendiği'' kaydedildi.
İddianamede, ''şüpheli Mustafa Hüseyin Buzoğlu'nun, özellikle Tuncer Kılınç ve Münür Kemal Yavuz'dan temin ettiği devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken belgeleri örgüte ait özel istihbarat arşivine konulmak üzere sakladığı, yine diğer örgüt üyelerinden elde ettiği gizli belgeleri adı geçen örgüt üyelerine gönderdiği, ayrıca şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın örgütün talimatıyla bazı üst düzey
kamu görevlileri ve yargı mensuplarının özel
yaşamları ile ilgili görüntülerini kayda aldığı ve yine bu kişileri dini inanışları,felsefi ve siyasal düşüncelerine göre kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydedip sakladığı anlaşıldığı'' ifadesi yer aldı.
''Şüpheli Engin Aydın'ın sanık
İlhan Selçuk'un talimatı ile örgütün kamuda etkinliğini sağlamak amacıyla büyük ve
küçük grupların katılımı ile gerçekleşen toplantılar tertip ettiği, özellikle otellerde yapılan toplantıya katılanların büyük kısmının örgütün gizli amaçlarından haberdar olmadıklarının görüldüğü'' de kaydedilen iddianamede, ''şüpheliler
Erol Manisalı, Mustafa
Abbas Yurtkuran, Fatih
Hilmioğlu, Rıza Ferit Bernay ve Muhittin
Erdal Şenel'in 2003-2004 yılları arasında 'Cumhuriyet Çalışma Gurubu' tarafından planlanan ve uygulamaya konulan darbe çalışmalarına iştirak ettiklerinin tespit edildiği'' savunuldu.
''Şüpheli
Kemal Gürüz'ün örgütün üst düzey yöneticilerinin talimatları ile hareket ederek, kendilerinin kullanabilecekleri kişilerin üniversite yönetimlerine seçilmelerini sağlamak amacıyla, seçimlere haksız müdahalede bulunduğu, bazı basın mensuplarına
muhalif adaylar hakkında asılsız iddialarla haber yaptırıp, yıpratmaya çalıştıkları anlaşıldığı'' kaydedilen iddianamede, ''şüpheliler Mehmet
Haberal ve Yalçın Küçük'ün örgütün yöneticisi konumunda bulundukları, birçok örgütsel konuda Yalçın Küçük'ün geliştirdiği stratejilerin uygulandığı, örgütün belirlediği strateji doğrultusunda üniversitelerde kadrolaşma faaliyetlerini yürüttükleri,
Mehmet Haberal'ın bu amaçla talimatlar verdiğinin belirlendiği'' ifade edildi.
İddianamede, ''şüpheliler Mehmet Haberal'ın
Mustafa Özbek, ve Erol Manisalı'nın örgütün medya
finans yapılanması içinde yer aldıkları kendi medya kuruluşları dışında da örgütün merkez üssü olarak seçtiği yayın organlarına da doğrudan ve dolaylı olarak
yardım ettiklerinin anlaşıldığı'' da belirtilerek, ''şüpheliler
İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz'in
Ermeni kökenli kişiler hakkında bilgi temin etmeye, bir kısım girişimlerde bulunan kişilerin isimlerini tespit etmeye çalıştıkları, aralarındaki
iletişim sırasında tespit edilen mesajlardan bir tanesinde İbrahim Şahin'in kendisini 'Ben Ermenilere karşı kurulan örgütün ilk başkanıyım' şeklinde ifadelerle
tarif ettiği, bir başka mesajda ise 'Asena görev var Ermeni öldürülmeli' şeklinde talimatlar ilettiğinin anlaşıldığı'' da vurgulandı.
İddianamede, ''şüphelilerin Sivas'ta ikamet eden ve bölgedeki Ermeni vatandaşların ruhani lideri olduğu tespit edilen Minas Durmazgüler'e yönelik eylem hazırlığı içerisinde bulundukları, 'Ermenilerden özür dilenmesi' yönünde
TBMM Başkanlığına dilekçe vererek
kampanya düzenleyen kişilerin isim listesini temin ettikleri, İbrahim Şahin'in evinde ele geçen suikast planlarına göre müştekiler Ali Balkız,
Kazım Genç, Mesrob Mutafyan'a yönelik 'tedhiş planları' hazırladıkları, Ankara Gölbaşı'nda ele geçen silahların planlanan suikastleri gerçekleştirebilecek sayı ve nitelikte olduğu, S-l isimli yapılanmada ve tedhiş planlarında isimleri bulunan şüphelilerin bu suikastlerde görev alacak
ekip olarak hazırlandığı kanaatine varıldığı'' anlatıldı.
İSTEK VAKFI ARAZİSİNDE ELE GEÇİRİLENLER
Şüpheli Mustafa Dönmez ve İbrahim Şahin grubundan elde edilen silah ve mühimmat dışında, ''firari şüpheli
Bedrettin Dalan''a ait
Beykoz Poyrazköy'de bulunan İstek Vakfı arazisinde ele geçirilen çok sayıda silah,
patlayıcı madde,
lav silahı ve mühimmat ile ilgili soruşturmaya Cumhuriyet Başsavcılığınca devam edildiği de belirtilen iddianamede, soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ''Ergenekon silahlı terör örgütü''nün 2003-2004 yıllarında Türkiye'de darbe yapmak için plan ve projeler hazırladığı, bu planlarını uygulamaya koyarak darbeye teşebbüs ettikleri anlaşıldığı'' savunuldu.
İddianamede, şunlara yer verildi:
''Fakat örgütün 2004 yılından sonra günümüze kadar gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere bakıldığında darbe teşebbüsünden hiçbir zaman vazgeçmediği, ülkede darbe zemini oluşturmak ve nihayetinde de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki uzantıları ile hedefledikleri darbeyi gerçekleştirmek için faaliyetlerini sürdürdükleri görülmektedir.
Nitekim, 2003-2004 yıllarında hazırlanan '
Ayışığı' kod adlı darbe planında 'Ayışığı' ve 'Yakamoz'
darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadrolar deşifre olur ve dağıtılırsa planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanma oluşturulması ve bu yapılanmanın çok gizli tutulması' gerektiği belirtilmiştir.''
4 AYRI DARBE PLANI
Şüphelilerden ele geçirilen verilerden ''Ergenekon silahlı terör örgütünün 2003-2004 yıllarında ve sonrasında mevcut hükümeti silah zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığı'', bu çerçevede ''
Sarıkız'', ''Ayışığı'', ''Yakamoz'' ve ''Eldiven'' olmak üzere 4 ayrı
darbe planı hazırlığı yapıldığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, şöyle devam edildi:
''Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından kurulan ve yönlendirilen Cumhuriyet Çalışma Grubu hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde; Hilmi Özkök'ün istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış
mektupları,
muvazzaf askerler tarafından hazırlanmış görüntüsü verilerek Hilmi Özkök'e gönderilmek suretiyle onu
baskı altına almaya çalıştıkları, darbe hazırlıklarına
destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup gönderdikleri, ulusal yayın yapan gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükümet aleyhine ve özellikle askerin hükümete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı yapıldığı ve bu yapılan baskılar sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı, örgüt yöneticisi
İlhan Selçuk'un ve örgüt üyesi Mustafa
Balbay'ın talimatları ile Cumhuriyet Gazetesinin örgütün amacı doğrultusunda bu yöndeki haberleri manşetten vermek suretiyle darbe hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalıştıkları, ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı rektörlerle görüştükleri, ayrıca rektörlerden hükümete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine harekete geçen bazı rektörlerin hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları, özellikle Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticileri dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun bu organizasyonları yaptıkları, '
Ordu göreve' yazılı pankartların asıldığı mitinglerde görüntü kayıtlarının bulunduğu, o dönem iktidarda bulunan hükümeti parçalayıp ülkeyi yönetmeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla, örgüt üyesi İsmail Yıldız'a milletvekilleri hakkında araştırma yaptırdıkları ve bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek nitelikteki milletvekillerini tespit ettikleri, bu doğrultuda örgüt üyeleri
Levent Ersöz, Hasan
Atilla Uğur ve İsmail Yıldız'ın mecliste yer almayan bazı siyasi
parti liderleri ile görüştükleri ve yapılan bu görüşmeyi kayda aldıkları, bu amaçla bakanlar, milletvekilleri, üst düzey bürokratların siyasi görüşleri ve yaşam tarzları ilgili kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettikleri, ayrıca örgütün stratejileri arasında bulunan '
Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğe götürmek' amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasının olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı sağlamaya çalıştıkları, Mehmet
Şener Eruygur'un Kıbrıs Büyükelçisini makamına çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını,
Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli husustaki bilgileri bizzat kendisine vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiğinin ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı, darbe planları içerisinde yer alan kuvvet komutanlarının, uyguladıkları plana uygun olarak, yürütme organı üzerinde baskı amacıyla harp okullarının eğitim dönemi açılış ve diploma törenlerinde sert açıklamalar yaptıkları, Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi İlhan Selçuk, örgüt üyeleri
Mustafa Balbay, Levent Ersöz, Hasan Atilla UğuR'un çoğu kez Şener Eruygur'un makamında gizli toplantılar yaptıkları, burada eylem planını görüştükleri, özellikle İlhan Selçuk'un içinde yer aldığı 9 Mart 1971'de darbe teşebbüsü ile ilgili tecrübelerini aktararak dikkat edilmesi gereken hususlarda tavsiyelerde bulunduğu, İlhan Selçuk'la Şener Eruygur ve diğer asker kökenli örgüt üyeleri arasındaki irtibatı ve haberleşmeyi Mustafa Balbay'ın sağladığı, bu dönemde '
Ulusal Birlik Hareketi'ni kurdurarak, kendilerine yakın sivil toplum kuruluşlarını tek merkezden yönetmeye çalıştıkları, Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun planları arasında yer alan 'sendikaların maniple edilmesi' stratejisine uygun olarak, özellikle örgüt üyesi Mustafa Özbek'in başkanı olduğu sendika ile kendileri ile birlikte hareket edecekleri yönünde tespitler yaptıkları bazı sendikaları amaçlarına uygun olarak yönlendirdikleri anlaşılmıştır.''
'PLANLANAN EYLEMLER'
İddianamede, ''toplumda infial yaratmak için yapılan eylemler'' bölümünde Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması eylemi ve Danıştay saldırısına yer verildi.
''Örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemler'' bölümünde de Ümraniye'de ele geçirilen bombalara dikkat çekilen iddianamede, ''
Yargıtay mensuplarına suikast hazırlığı içinde olduğu''na vurgu yapıldı.
İddianamede,
İşçi Partisi Ankara Genel
Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen CD içerisinde; ''
Yargıtay'' isimli pdf dosyasında elle çizilmiş basit bir krokinin yer aldığı ifade edilerek, ''Ergenekon silahlı terör örgütünün Yargıtay Başkanlığında görevli üst düzey bir yöneticiye yönelik suikast hazırlıkları yaptığı anlaşıldığı'' iddia edildi.
Soruşturma kapsamında ''NATO tesislerine saldırı hazırlığı'' olduğuna da yer verilen iddianamede, ayrıca gazeteci-yazar Fenmi Koru ve yazar Orhan Pamuk'a da yönelik silahlı saldırı hazırlığında olunduğu öne sürüldü.
İddianamede,
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e, DTP
Milletvekili Sebahat
Tuncel ve Ahmet Türk'e yönelik silahlı saldırı hazırlığı içinde olunduğu da ifade edilerek, Ermeni asıllı Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlığında olunduğu da yer aldı.
Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan'a yönelik suikast planlarının da olduğu dile getirilen iddianamede,
Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik de suikast hazırlığı olduğu belirtildi.