- ‘Silahlı terör örgütü’ olarak tanımlanan Ergenekon’un bazı hücrelerine ulaşılamadığı ve soruşturmanın devam etmesi gerektiği vurgulandı.
- Bülent Ecevit, Abdullah Gül ve Erdoğan hükümetlerinin hedef alındığı belirtildi.
- Emekli Orgeneral Başbuğ için “Terör suçlusu” denildi.
- “Derin devlet yapılanması hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir” ifadesi kullanıldı.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon davasına ilişkin gerekçeli kararı, basın mensuplarına dağıtıldı. 5 Ağustos 2013 günü karara bağlanan ve aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Gazeteci Tuncay Özkan ve Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan’ın da bulunduğu 275 sanıklı Ergenekon Davası’nın gerekçeli kararı tam 8 ay sonra açıklandı. “Derin devlet ile ilgili ilk kez yargı kararı verilmiştir” değerlendirmesinin yapıldığı gerekçeli kararın önsözünde yapılan yargılamada sanıklar hakkında, Ergenekon Terör Örgütü üyeliği ve işledikleri suçları nedeniyle cezalandırılmalarına karar verildiği belirtilerek şöyle denildi:
“CEBİR VE ŞİDDET” VURGUSU
Bugün gazetesinin haberine göre, “Sanıkların işlediği sabit görülen suçların en önemlisi, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme’ suçudur. Mahkememizde karara bağlanan davada, Ergenekon Terör Örgütü’nün özellikle Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. hükümeti ve Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlıklarındaki 58. ve 59. hükümetleri hedef alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı anlaşılmaktadır.” Ergenekon davasının gerekçeli kararında mahkemenin bir değerlendirmesi ise dikkat çekti. Mahkeme, Ergenekon’un bazı uzantılarının tespiti için yeni ve ayrı bir soruşturmaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Kararın ilgili bölümünde şöyle denildi:
“KARIŞIK İLİŞKİLER YUMAĞI”
“Ergenekon Terör Örgütü, dosyamız kapsamında tüm bu birbirini tamamlayan eylemleriyle amaç suçların oluşması, iddianamedeki ifadesiyle ‘darbeye zemin hazırlama’ yönünde faaliyet göstermektedir. Yapılan yargılamada bu örgütün çok karışık bir ilişkiler yumağına sahip olduğu görülmüştür. Örgütün yargılanan ve mensuplarının cezalandırıldığı belli bir kısmı açığa çıkarılmış ise de, bazı hücrelerine ulaşılamadığı görülmüştür. Yine Ergenekon Terör Örgütü’nün bazı birimleri ve uzantıları hakkında dosya kapsamına göre isabetli yorum yapılabilmesi mümkün olsa da, bunlarla alakalı dosyada hukuki olarak yeterli delile ulaşılamadığı ortadadır. Bu yüzden bunların ayrı bir soruşturma ile ortaya çıkarılmasının mümkün ve gerekli olduğu düşünülmektedir.”
Yargılamanın her aşamasında mahkemenin, yargılanan örgütün varlığını çok açık ve net olarak devamlı gözlemlediği belirtilen gerekçeli kararda, mahkeme heyetinin sanıklara ilişkin gözlemlerine de yer verildi. Kararda, dosyadaki deliller ve tanık ifadelerinin yanında bu gözlemlerin de örgütün varlığı konusunda verilen kararda etkili olduğu ifade edildi.
“İFADELERİNİ İNKAR ETTİLER”
Gerekçeli kararda, mahkemenin gözlemlediği yüzlerce olgudan bir kısmı art arda sıralandı. Ergenekon Terör Örgütü’nün kamuoyu oluşturma gücüne yer verilen gözlemler arasında, “Sanıklar arasındaki hem henüz haklarında dava açılmamışken hem de dava açıldıktan sonraki dayanışma ve görünürde aralarında herhangi bir irtibat ve tanışıklık olmayan sanıkların adeta gözü kapalı birbirlerini yargılama öncesi ve sırasında savunmaları ve kefil olduklarını beyan ettikleri” ifadesi dikkat çekti.
Sanıkların özellikle yargılama aşamasında birbirleri lehlerine beyanda bulundukları ve birbirleri aleyhinde olan önceki ifadelerini değiştirdikleri, daha sonra bu yeni ifadeleri kullanarak geçmişte verilen ve aleyhlerinde olan ifadeleri tevil (inkar) ettikleri ve düzelttikleri anlatıldı.
HAKİMLERE SİSTEMATİK TEHDİT
Sanıkların “Burada yargılanan kişileri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet’e bomba atanlar ve Danıştay’a saldıranlar dışında buradaki hiç kimsenin suçu yok, herkes vatansever, sanıklar delikanlı çıktı, kimse aleyhte konuşmadı. vs..” gibi sözleri devamlı dile getirdikleri de gözlemler arasında yer aldı.
SAMİMİ TAVIR
Sanıkların mahkeme hakimlerini gözü kapalı eleştirdikleri ve sıklıkla redd-i hakim talebinde bulundukları, aynı zamanda sistematik bir şekilde hakaret ve tehdit ettikleri belirtilen gerekçeli kararda, bu durumun ortak savunma stratejisine uygun bir davranış olarak değerlendirildiği belirtildi.
Bazı sanıkların, savunmalarında mahkemeye yansıtmaya çalıştıklarının aksine yakın ve samimi irtibatlarının gözlemlendiği, genel olarak birbirlerinin aleyhine beyanda bulunmaktan ısrarla kaçındıkları, hatta çok açık bir şekilde kendilerinin aleyhinde bilgi ve belge yakalatan veya konuşan sanıklar hakkında en küçük bir tepki göstermeyip, ‘Yargılamanın sonunu beklemek gerekir. vs..’ şeklinde yaklaşım sergiledikleri ifade edildi.
SANIRIM "PSİKOLOJİK HARP" TEKNİĞİ
Gerekçeli kararda bir diğer çarpıcı nokta ise mahkemenin sanıkların duruşmalardaki tutumuna yönelik değerlendirmeleri oldu. Mahkeme heyeti, sanıkların kendi aleyhlerine olabilecek bir ifade kullanmamasını ve duruşmalardaki tutumlarını, sanıkların çok etkili ve sistematik bir ‘psikolojik harp’ ve ‘propaganda’ taktiği kullanmasına bağladı: “Dosya kapsamı, yapılan yargılamada ulaşılan deliller ve mahkememizin gözlemi Ergenekon Terör Örgütü’nün ‘Psikolojik Harp (Harekat) ve Propaganda’ tekniğini çok etkili ve sistematik olarak kullandığını göstermektedir.
TEK TEK SIRALANDI
Özellikle Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi’nde (Önceki ismiyle Psikolojik Harp Dairesi) çalışan bir kısım sanıkların faaliyetleri buna güzel bir örnektir. Yine özellikle Sanık Doğu Perinçek’inde yakın çevresi bu tekniği en etkin kullanan Ergenekon Terör Örgütü üyeleri arasındadır. Sanık Nusret Senem esas hakkında savunmasında psikolojik propaganda sanatını çok iyi bildiğini ve uyguladığını ifade etmiştir. Sanık Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Özbek gibi sivil sanıklardan ve Sanık Hurşit Tolon’dan Genelkurmay Başkanlığı’na ait olduğu ilgili kurumca belirtilen ‘PH (Psikolojik Harp)’ isimli birçok Word dosyası ele geçmiştir. Gerekçeli kararımızda açıklanan sanıklar arasındaki ilişkiler ile muhtelif yer ve zamanlardaki açıklamalarının değerlendirilmesi ve anlaşılabilmesi bakımından ilgili bölümlerde bu hususa özellikle yer verilmiş ve ayrıca delil klasörleri içinde bulunan ‘Psikolojik Harekat (Harp) Sanatı’nı anlatan metinler müstakil bir başlık altında özetlenerek bu konuda aydınlatıcı bilgiler verilmiştir.
USTALIKLA KULLANDILAR
Sanıklar savunmalarında bu yöntemi ustalıkla kullandıkları için, bu davada olayların yalnızca düz mantıkla değerlendirilmesi eksik olur. Gerek sanıkların kişisel özellikleri, gerek örgütün girift yapısı ve gerekse örgüt belge içerikleri daha değişik mantık önermelerinin de katkısından yararlanarak konuların ve sanıkların durumlarının değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Genelde tüm sanıkların hitap ve psikolojik propaganda yetenekleri bir hayli yüksek olduğu ve yargılama sırasında bu özelliklerini etkin olarak kullandıkları gözlemlenmiştir.”
12 HAZiRAN 2007’DEN BUGÜNE KADAR NELER YAŞANDI?
*12 Haziran 2007: Ümraniye’de bir gecekonduya yapılan baskında 27 adet el bombası bulundu.
*26 Haziran 2007: Eskişehir’de bir evde patlayıcı ve silahlar bulundu.
*14 Temmuz 2008: İlk iddianame mahkemeye sunuldu.
*23 Temmuz 2008: Yedinci dalga operasyonları gerçekleşti.
*20 Ekim 2008: Ergenekon davasında yargılama başladı.
*17 Aralık 2008: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Mayıs 2006’daki Danıştay baskını davası ile Ergenekon davasının birleştirilmesine hükmetti.
*10 Haziran 2009: Ergenekon davasında yüzüncü duruşma yapıldı.
*12 Haziran 2009: Taraf Gazetesi AKP’yi ve Gülen grubunu bitirmeyi hedefleyen bir askeri eylem planını yayınladı.
*25 Haziran 2009: Askere sivil yargı yolunu açan düzenleme Meclis’ten geçirildi.
*30 Haziran 2009: Dursun Çiçek ve 8 albayın ifadesi alındı.
*20 Temmuz 2009: Ergenekon davasında ikinci aşama başladı.
*20 Temmuz 2009: Üçüncü iddianame mahkemeye sunuldu.
*5 Ağustos 2009: Ergenekon’da 3. iddianame kabul edildi.
*5 Ocak 2012: Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ tutuklandı.
*27 Nisan 2012: Birinci ve ikinci Ergenekon davaları birleştirildi.
*2 Ağustos 2012: Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök’ün ifadesine başvurma kararı alındı.
*18 Mart 2013: 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savcılık makamı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
*5 Temmuz 2013: Anayasa Mahkemesi 10 yıllık tutukluluk süresi kararını iptal etti.
*5 Ağustos 2013: 13. Ağır Ceza Mahkemesi Ergenekon Terör Örgütü davasında kararını açıklandı.
*6 Mart 2014: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ergenekon, Balyoz gibi önemli davalara bakan özel yetkili mahkemeleri kaldıran 6526 sayılı kanunu onayladı.
*7 Mart 2014: İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlaline hükmettiği eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tahliye edilmesine karar verdi.
*10 Mart 2014: Ergenekon’da tahliyeler devam etti. (Tuncay Özkan, Sedat Peker, Albay Levent Göktaş, Doğu Perinçek vs.)
*11 Mart 2014: Veli Küçük, Kemal Alemdaroğlu, Ergün Poyraz ile MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç tahliye oldu.
*2 Nisan 2014: 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Ergenekon Terör Örgütü davasının gerekçeli kararını tamamladığı açıklandı.