Eski Emniyet
İstihbarat Dairesi Başkanı
Bülent Orakoğlu 2003-2004'te planlanan
darbe girişimlerini ilk telaffuz eden isimlerden biri.
Hilmi Özkök'ün yanı sıra Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un da darbecilere sıcak bakmadığını 2 yıl önce söyledi. Şimdi ikinci Ergenekon iddianamesiyle bu bilgi doğrulandı. Yine Ergenekon'un, PKK ve Hizbullah'la ilişki içinde olduğu bu örgütleri yönlendirmeye çalıştığını anlattı. İddianamenin önemli bir kısmı bu ilişkileri anlatıyor şimdi. 28 Şubat döneminde bir süre de cezaevinde yatan Orakoğlu'na göre, tutuklanan isimler sadece Ergenekon'un görünen kısmı.
Sabah Gazetesi'nden Ecevit Kılıç'ın Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu'yla yaptığı röportaj:
ERGENEKON'UN BEYİN TAKIMI
- 28 Şubat ve Susurluk dönemini en iyi bilen isimlerdensiniz. O dönemde Ergenekon denen yapidan haberdar miydiniz?
Biliyorsunuz, 28 Şubat sürecinde cezaevine atıldık. Niçin? O dönemde isimlendiremesek de aslında bu çeteyle karşılaşmıştık. 28 Şubat bir milattır aslında.
-Tepe yöneticiler olarak Şener Eruygur ve Hurşit Tolon yer aliyor. Ergenekon bu kadar mi?
Ergenekon'un
beyin fonksiyonları daha faaliyette. Beyin
takımı dışarıda.
- Beyin takimi?
Beyin takımı veya gövde diyelim bu isimlere.
Ergenekon'un âkil adamları... Çünkü bu yapıyı yöneten bir âkil adamlar grubu var.
- Cezaevinde olanlar? Onlar yıpranmış isimler. Bu dönemde ortaya çıkmadıkları takdirde bu derin yapının beyni için
tehlike yaratabilecek insanlar... Eylemci gruplar, tetikçiler biraz da emir verenler ve ilişkili olanlar açığa çıkarıldı.
- Beyin takimi kimlerden oluşuyor?
Şöyle söyleyeyim; Ergenekon'un
sivil toplum kuruluşlarından,
emniyetten, Silahlı Kuvvetler'den veya mülk idare amirliklerinden sorumlu birinci yöneticileri var. Bu yöneticilerden oluşan bir beyin takımı. Bu beyin takımı kendilerine ulaşılmamasını sağlayacak bir takım bariyer ve barikatlar hazırlarlar. Encümen-i Daniş bu barikatlardan biri. Encümen-i Daniş'te eski
Genelkurmay başkanları, MİT müsteşarları, gibi önemli isimler var. Ama oradaki insanların yüzde 90'ı gerçekten fikir alışverişi yapmaya,
ülke meselelerini tartışmaya geliyor.
Ama içlerindeki 3-4 kişi Ergenekon'un gövdesine veya beyin takımına giden yol. Encümeni Daniş gibi yapılar Ergenekon'un beynine gitmenize engel.
- Bu yapidaki Ergenekon'cular kim?
Encümen-i Daniş'in kararlarını kim alıyorsa, alınacak kararları kim gündeme getiriyorsa... Zaten o birkaç isim de Ergenekon'un gövdesindeki isimlerdir. Ama bu şekildeki tek yapı Encümeni Daniş değil, çok sayıda var.
- Bu beyin takimi nasil çalışıyor?
Ergenekon'da hücre sistemi var. Çok
gizlilik temel esas. Emniyet, medya ve üst düzey yargı ayağı da açığa çıkartılmadı.
- Çok sayıda gazeteci tutuklu veya yargılanıyor...
Cezaevinde olanlar örgütle birebir organik bağ içinde olan. Ama beyin takımıyla irtibatlı çok üst düzey medya yöneticileri ve yazarlar var.
Ergenekon'un ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtı da halen toplumu etkileyebilen bir takım insanların çeşitli medya kanallarında bu iddianamenin hukuksuz olduğunu söyleyebilmesidir.
TSK VE MİT ARŞİVİ AÇILMALI
Ergenekon'un kontrgerilla veya Gladio'yla ilişkisi nedir?
Türk Gladiosu'nun adı Ergenekon'dur. Bu derin yapı 1960 ihtilalinden sonra oluşturuldu. Ama bu Ergenekon eski yapıyı
taklit ediyor. Diğer bütün NATO ülkelerinde "Bizde böyle bir yapı vardı ama
tasfiye ettik" deniliyor. Türkiye'de de ülkeyi idare edenler, karar verici mekanizmalar bunu mutlaka yapmalı.
- Kim yapacak; başbakan mi, cumhurbaşkani mi?
Bu bir Milli
Güvenlik kararıyla olabilir. MGK'da bu karar alınıp, açıklama yapılabilir. İkincisi; MİT ve TSK arşivleri mutlaka Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara açılmalı. Çünkü devletin yetkilerini bu örgütün lehine kullanan üst düzey yetkililer var. Bunların deşifre edilmesi şart. TSK arşivleri daha önce Uğur
Mumcu ve
Necip Hablemitoğlu'na açıldı, neden bu kadar önemli bir soruşturmayı yürüten savcılara açılmasın? Bir de Ergenekon'la ilgili
Meclis Komisyonu şart.
BİZİ İÇERİ ATANLAR ŞİMDİ CEZAEVİNDE
- 27 Nisan muhtirasi sirasinda "Yaşar Büyükanit darbeyi engelledi" demiştiniz...
Özkök, Büyükanıt ve Başbuğ'un sağduyulu tavırları olmasaydı yeni darbeler olacaktı. Son darbe girişimlerinin deşifre edilmesinde polis istihbarat ve MİT üstüne düşeni yaptı. Özkök darbelerin önlenmesinde darbecilerin planları hakkında MİT ve polisten istihbarat aldı. 28 Şubat'ta polis darbeleri önleme inisiyatifine ulaştı.
- Sizin döneminizde mi oldu bu?
28 Şubat'ta bana yapılan
eleştiri görev alanımı aşmamdı. Çünkü darbe istihbaratını yapmaya yetkili kurum yok. Darbe belgesini hiyerarşiyle Süleyman
Demirel'e verdik. Ama Demirel belgeyi
Çevik Bir'e geri verdi. Demirel isteseydi 28 Şubat olmazdı ama bu vesileyle siyasi hasımlarını tasfiye etti. Bizim de tutuklanmamıza neden oldu. Ama bizi içeri atanlar şimdi Ergenekon'dan cezaevindeler Allah'a
şükür.
VELİOĞLU BEYKOZ'DA ÖLDÜRÜLMEDİ ÇATIŞMA MİZANSENDİ
- Hizbullah'i gerçekten Ergenekon mu yönlendiriyordu?
Ergenekon'un
naylon terör örgütleri kurma gibi bir stratejisi var. Hizbullah lideri
Hüseyin Velioğlu'nun
Cem Ersever'le ilişkisi zaten biliniyor. Hizbullah ile bu güçlerin ilişkisinin tanığıyım.
Ben
Hatay Emniyet Müdürü'yken, İl
Alay Komutanlığı'na Vicdan Başaran'ın atanması nedeniyle
Adana Bölge Komutanı
Tuğgeneral Temel Cingöz, kente geldi. Üçümüz yemeğe gittik.
Yemek sırasında uzun boylu birisi hep ayakta duruyordu. Koruma zannettim. Ben de "Temel Paşa, bu
arkadaş neden ayakta duruyor, o da yemek yesin" dedim.
Temel Cingöz de "Gel otur Hüseyin" dedi. Tabii Hizbullah operasyonundan sonra o adamın Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendik. Velioğlu'nun Beykoz'daki operasyonda öldürüldüğüne inanmıyorum.
- Neden?
Hüseyin Velioğlu'nun bir özelliği dikkatimi çekmişti; polis veya asker çağırdığında hemen önünü ilikliyor, çok saygılı davranıyordu. Böyle birisinin polise ateş açacağına inanmıyorum. O çatışma mizansendi. Büyük olasılıkla başka yerde öldürüldü; oraya getirildi.
Bir de imkânı yok Velioğlu'nun o kadar kısa sürede örgütün arşivini ve bütün parasını İstanbul'a taşımasına. Burada önemli bir şey daha var; Ergenekon Hizbullah'ı kullanırken hemen medyada koruma duvarı oluşturuyor. Mesela ben Hizbullah'la ilgili bir açıklama yaptığımda hemen
hedef olurum. Ama bir yazar bu örgüt aleyhine 4-5 kitap yazmıştır, ama asla hedef olmamıştır.
Aksine Hizbullah
Basın Bürosu denen bir yer başkalarıyla ilgili tehdit açıklamalarını bu yazara gönderiyor.
PKK VE DERİN YAPININ TASFİYESİ PARALEL
- PKK'nin tasfiyesine ne diyorsunuz?
Türkiye'nin yaşadığı bu coğrafyada hiçbir şey tesadüfi değil. PKK'yla Ergenekon'un tasfiye süreci paralel. PKK tasfiye olur olmaz o ayrı şey, ama Ergenekon gibi yapıları ortaya çıkaran karar verici mekanizmaya ulaşılması gerekir. Ergenekon buzdağının görünen yüzü.
- PKK'nin tasfiye edilecegine inanmiyor musunuz?
JİTEM'in kurucularından Cem Ersever yıllar önce yazdığı kitabında "PKK'nın tasfiye edileceğine inanmıyorum" diyor. O dönemde de gündemde. Nedense bu tasfiyede
Talabani başrolde. Derin yapıların emirleri bittiği zaman PKK biter.
- PKK- Ergenekon ilişkisini neye dayandiriyorsunuz?
Pilot
Necati denen kişi kuruluşundan itibaren örgüt içinde. Örgüte bütün parasal kaynağı o sağlıyor.
Öcalan, Pilot Necati nedeniyle örgütü MİT eliyle kurduğunu ama Suriye'ye gittikten sonra ilişkiyi kopardığını söylüyor. O nedenle Öcalan MİT'in örgütü kendisine kurdurttuğunu zannediyor.
- Kim kurdurtuyor?
O dönemde NATO
tipi Gladio örgütleri bilinmediği için bunu söylüyor. Öcalan öğrenciyken bir taraftan sağ eylemlerde diğer taraftan sol eylemlerde yetiştiriliyor.
Uğur Mumcu bunları araştırırken öldürüldü. Meclis'te bir
Abdullah Öcalan Araştırma Komisyonu şart. Bu komisyonla bütün bu karanlık dönem araştırılmalı.
SABAH