İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal
Şengün tarafından daha önceki ifadeleri okunan Ayşe Asuman
Özdemir, altında imzası olan her şeyi kabul ettiğini söyledi.
İddia edilen suçları işlemediğini ve
terörist olmadığını öne süren Özdemir, yazılarında anlattığı olayların Halil Behiç Gürcihan'ın anlattığı dedikodular olduğunu dile getirdi.
Duruşmada çapraz
sorgusu yapılan Özdemir,
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Söylenenleri anlıyorsunuz '
evet', 'hayır' şeklinde
cevap vermeniz yeterli'' demesi üzerine ''Anlıyorum ama cümle kuramıyorum. Ben bunak olmadım. Karaciğer hastasıyım'' şeklinde konuştu.
Savcı Pekgüzel'in, ''e-
mail yoluyla gönderdiği bazı yazılar bulunduğunu, bunlarda
Danıştay olayı ile ilgili değerlendirmelerin yer aldığını'' belirtmesi üzerine Özdemir, bu yazıların Halil Behiç Gürcihan ile yaptıkları dedikodular, kendi aralarındaki fikir tartışmalarından ibaret olduğunu söyledi.
Savcı Pekgüzel'in ''
Atabeyler'' operasyonuyla ilgili sorularına da Özdemir, ''Bu konuyla ilgili bilgilerinin de kişisel değerlendirmeler olduğunu'' belirti.
Özdemir, Pekgüzel'in ''Murat Yüzbaşı'nın
avukatlığını yapması için Kemal Kerinçsiz'e müracaat ettiğinizde '50 avukat toplanıp avukatlığını yapacağız' dedi mi?'' şeklindeki sorusunu Kerinçsiz ile çok şey konuşulduğunu ifade ederek, ''Demiştir'' diye yanıtladı.
-''DAĞLICA DEĞİL ÇUKURCA''-
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in ''Bilgisayarınızda
Dağlıca ile ilgili askerlerle kritik fotoğraflar var'' sözleri üzerine de Özdemir biraz şaşırdı ve bunu hatırlayamadığını söyledi.
Başkan
Köksal Şengün'ün Dağlıca'nın Hakkari'de bir
karakol olduğunu belirtmesi üzerine Özdemir, söz konusu fotoğraflardaki yerin Dağlıca değil,
Çukurca olduğunu belirtti.
Özdemir, Yarbay
Onur Dirik'in dostu olduğunu, çok eskiden Çukurca'da görevli iken bu resimleri kendisine gönderdiğini, bunun 3-5 resim değil, 15-16 resimden oluşan büyük bir slayt dosyası olduğunu ifade ederek, ''(İstanbul'da saltanat sürerken biz burada çile çekiyoruz) anlamındadır bu resimler. Ancak basın bunu çarpıttı'' şeklinde konuştu.
Özdemir, Cumhuriyet Savcısının yönelttiği bazı sorulara cevaben de kendisini ziyaret eden ''
Muzaffer'' adlı kişiyle Onur Dirik'in, resmi
elbise giymeyip
sivil olarak ziyarette bulunduklarını söyledi.
Özdemir, başka bir soru üzerine de o dönemde internette eski
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt aleyhine yazılar olduğunu belirterek, o konuyla ilgili Halil Behiç Gürcihan ile tam olarak ne konuştuğunu hatırlamadığını, Gürcihan'ın da kendisine bununla ilgili bir
belge vermediğini dile getirdi.
Savcı Pekgüzel'in ''B. Hanım kimdir hatırlıyor musunuz?'' diye sorduğu Özdemir, annesi olduğunu söyledi.
Savcı Pekgüzel'in ''Bu görüşmeye kontrollü gittim diyorsunuz'' şeklindeki ifadesi üzerine Özdemir, Çerkez olduğunu, annesine de ''Büyük hanım'' diye hitap ettiklerini belirtti.
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in ''Derin devlet hakkında ne biliyorsunuz?'' şeklindeki sorusuna da
Öztürk ''
Zekeriya, arkadaşım olan Nadide'ye (ben
derin devletim) demiş. Ben de (derin devlet öyle olmaz, herkese derin devletim, MİT'çiyim demez) dedim. Babam önceden siyasi polis olarak çalıştığı için bana verdiği bilgilerden biliyorum'' yanıtını verdi.
-SORGUSUNUN YOK SAYILMASI TALEBİ-
Ayşe Asuman Özdemir'in rahatsızlanarak ambulansla hastaneye gönderilmesinin ardından,
tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz söz aldı.
Özdemir'in kendisini töhmet altında bıraktığını söyleyen Kerinçsiz, bu sorgunun yok sayılmasını, sağlığına kavuşunca yeniden sorgu yapılmasını istedi.
Zekeriya Öztürk ve avukatı Yaşar Ağsu da bu sorgunun yok sayılmasını talep etti.