Davanın dünkü duruşmasında
savunmasını yapan Vedat Yenerer,
tutuklu sanıklardan Ümit Oğuztan'la 28
Şubat döneminde tanıştıklarını anlattı. "
Star TV'de haber araştırma müdürü olarak çalışıyordum.
Fadime Şahin ile ilgili ilk haberi biz yaptık. Ümit Oğuztan o zaman bize geldi, tanıştık. Aradan 12 yıl geçti. Telefon görüşmelerimiz oldu ancak bu sürede yüz yüze gelmedik." dedi.
Gazeteci Yenerer, 'örgütün yöneticisi olmak'la suçlanan
emekli Tuğ
general Veli Küçük'ün talimatlarına göre haber yaptığı iddialarını da yalanladı. Küçük'ü, 'sabıkasız, sicili
temiz' emekli bir general olarak tanıdığını söyledi.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nce
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada sanık kürsüsünde Vedat Yenerer vardı. Ev ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen top, havan ve
bomba kovanlarıyla ilgili ilginç bir savunma yaptı. Söz konusu materyalleri, gazeteci olarak görev yaptığı dönemde değişik savaş bölgelerinden getirdiğini ve içinde
çiçek yetiştirdiğini savundu: "Çiçek koyduğum ve dekor amaçlı bulundurduğum boş top, havan ve bomba kovanlarını işyerinde gören polisler '
altın bulmuş gibi' sevindi. Boş kovanları, 'Uluslararası
Gazetecilik' dersi verdiğim
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndeki öğrencilere 'konvansiyonel' silahlara örnek olarak gösterdim. Bu şekilde öğrencilerin derse olan ilgisini artırmak istedim." Evinde bulunan 135 yıllık
Avusturya-
Macaristan İmparatorluğu döneminde yapılan tüfeği 2000 yılında Erbil'de
antika dükkanından 75 dolara satın aldığını ileri sürdü. Terör örgütü
PKK'nın kamplarında haber amaçlı Murat
Karayılan gibi kişilerle çektiği 11 fotoğrafın da dosyaya eklenerek bunlarla PKK
terör örgütü ile irtibatının ortaya konulduğu iddiasında bulunulduğunu ifade eden Yenerer, fotoğrafların haber amaçlı olduğunu iddia etti.
Güney, Emniyet'ten sorulacak Sanık ve sanık
avukatlarının taleplerinin alınmasına geçilmesi üzerine söz alan tutuklu sanık emekli yüzbaşı
Muzaffer Tekin,
mahkeme heyetini öven ifadeler kullandı. Mahkeme heyeti konusunda öğrendiklerinin yüreklerine su serptiğini anlattı, kendisini Sokrat'a benzetti. Tutuklu sanıklardan
Muhammet Yüce, yazar Orhan Pamuk'a suikast planladığı iddiasıyla yargılandığını hatırlatarak, bu konuda yaptığı
telefon görüşmesinin
şaka yollu bir konuşma olduğunu söyledi. Mehmet Adnan Akfırat, 7 yıldır aranan
Tuncay Güney'in
ocak ve şubat aylarında İstanbul'da olduğunu öne sürdü. Ayrıca,
Nevzat Yılmaz'ın da aralık ayı sonlarında Tuncay Güney'i İstanbul'da gördüğünü ve bunun basında da yer aldığını anlattı. Mahkeme Başkanı Köksal
Şengün, verilen aranın ardından ara kararlarını açıkladı. Heyet, Vedat Yenerer'den elde edilen tüfeğin atışa uygun olup olmadığı, vahim nitelikte olup olmadığı ve 6136 sayılı
yasa kapsamına girip girmediği konularında
Adli Tıp Kurumu'ndan
rapor alınmasını kararlaştırdı. Heyet, Tuncay Güney'in bu yılın ocak-şubat aylarında Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığının, bu şahıs hakkında İstanbul'da herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden sorulmasını kararlaştırdı. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı bugüne erteledi.
> 'Ümit Oğuztan'la 28 Şubat sürecinde tanıştım'
Vedat Yenerer, aynı
soruşturmada tutuklanan Ümit Oğuztan'la 28 Şubat döneminde tanıştıklarını anlattı. "Star TV'de haber araştırma müdürü olarak çalışıyordum. Fadime Şahin ile ilgili ilk haberi biz yaptık. Haber müdürü, yöneticiler ve benim bulunduğum toplantı yapılmıştı. Oğuztan ile ilk orada tanıştım." dedi. Yenerer'in söylediği gibi
Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin'in 'basılma' görüntüleri ilk olarak Star'da yayınlanmıştı. Kameralar eşliğinde 28
Aralık 1996'da yapılan
baskında Müslüm Gündüz ve henüz 20'li yaşlardaki Fadime Şahin, Kadıköy'de bir evde yarı çıplak yakalanmıştı. Sonraki süreçte Fadime Şahin her gün başka bir televizyon kanalında ağladı. Kandırıldığını anlatıyordu. Baskın ve sonrasında yaşananlarla birlikte 'irtica' Türkiye'nin en önemli
gündem maddesi haline geliverdi.
> 'Tanımıyorum' dediği Şener Eruygur'la makamında görüşmüş
Savunmasını bitirmesinin ardından Vedat Yenerer'in çapraz
sorgusuna geçildi. Sorgusunda Vedat Yenerer,
Sinan Aygün, aynı soruşturma kapsamında aranan firari sanık eski milletvekili
Turhan Çömez ve Kemal Alemdaroğlu'nu tanıdığını ifade etti.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın,
Şener Eruygur, Hurşit
Tolon, Hasan
Atilla Uğur ve Levent Ersöz'ü tanıyıp tanımadığını sordu. Yenerer önce, bu kişilerin hiçbirini şahsen tanımadığını söyledi, ardından, "Şener Eruygur ile makamında görüştüm. Dört bölümlük Doğu ve Güney
doğu'da terörle mücadeleyi anlatan bir belgesel hazırlığındaydım. TSK'dan bu belgeseli çekebilmek için helikopter yardımı aldım." dedi. Savcının, bir yazısında 'aydınların önderliğinde
halk ayaklanmasından söz ettiğini' hatırlatması üzerine sanık, burada silahla halk ayaklanmasından söz etmediğini ileri sürdü.
Ataşehir'de bir
ofis kiraladıklarını ve belirli aralıklarla burada işadamlarının ve akademisyenlerin de katıldığı toplantılar düzenlediklerini anlattı. Cumhuriyet'e atılan bombaların Ataşehir'de bir evde verildiği şeklindeki iddialara da atıfta bulunan Yenerer, "O dönem Ataşehir lafı çıkınca Prof. Dr. Ümit Özdağ'ı aradım. O da bana 'ofisi açalı 6 ay oldu bir şey olmaz' diye
cevap verdi." diye konuştu.
> Müdahil avukatlar konuşturulmadı
Çapraz sorgu sırasında müdahil Şebnem Fincancı'nın avukatı Özkan
Yücel, Mahkeme Başkanı
Köksal Şengün'den söz istedi. Şengün, daha önce müdahil avukatlar hakkında verilen 'kısıtlama' kararını hatırlatarak, konuşmasına izin vermedi. Şengün, "Lütfen buyurun oturun. Söz hakkı vermiyorum. Talepler kısmında konuşursunuz." açıklamasında bulundu. Talepler kısmında müdahil avukat, kendilerine getirilen kısıtlamanın kaldırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, talebi red etti. Müdahillik hakları kısıtlanan müdahil avukatlar çapraz sorgu sırasında sanık Yenerer'e soru soramadı. Mahkemenin 'red' kararı üzerine, yasal haklarını kullanacaklarını belirten avukat Özkan Yücel, gerekirse hakimin reddinden çekinmeyeceklerini ya da şikayet gibi yollara başvurabileceklerini kaydetti.
ZAMAN