Başından beri inceden inceye işlenen bir tema bugünlerde tekrar ve sıkça gündeme getirilmeye başlandı.
Ergenekoncular,
Atatürk'ün arkasına saklanarak kurtulabileceklerini sanıyor.
Kaçak binasını yıkımdan kurtarmaya çalışan uyanıklara özeniyorlar.
Sinan Aygün,
soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklandığında suçunu 'Atatürk'ü sevmek' olarak açıklamıştı. Evinde iki buçuk milyon
Euro çıkınca 'Atatürk'ü seviyorsun ama paralarının üstünde onun resmi yok' esprilerine muhatap olmuştu. Ergenekon'da ilk
muvazzaf dalga diye bilinen operasyonda tutuklanan Teğmen Mehmet Ali Ç. de "Mustafa Kemal'e bağlı olduğu" için suçlandığını söylemişti.
Ergün Poyraz, duruşmada kendini Atatürk'ün yerine koymaya sıkılmıyor. Önceki hafta kaybettiğimiz son gazi Mustafa Şekip Birgöl'ü bile bu istismarın parçası haline getirmek istediler. Milliyet'ten Ercan Akyol, çizdiği karikatürde 'Eskileri uğurladılar, yenileri tutuklattılar' ifadesini kullandı. Marjinal sitelerde 'Mustafa Kemal'in askerleri yargılanıyor' cümleleri gırla gidiyor. Ergenekon'un
gönüllü avukatı
CHP sözcüleri, '1 numara Atatürk mü?' sorusuna bile cüret edebiliyor. Yargılananları Atatürk'le özdeşleştirerek kurtarmaya çalışma çok
ucuz bir numara.
Oğuz Aral'ın meşhur tiplemesi Avanak Avni'nin dayak yeme ihtimali belirince
İstiklal Marşı okumaya başlamasını hatırlatıyor. Mahkeme önündeki bir
terör örgütüyle özdeşleştirmenin, Atatürk'e ve onun mirasına
hakaret olduğu gerçeğine aldırmadan devam ediyorlar. Normal şartlarda bu paralelliği kuranlar hakkında Atatürk'ü Koruma Kanunu'na göre işlem bile yapılabilir.
Hal böyleyken bazı marjinal internet siteleri ve ulusalcı
mesaj zincirleri 'hem kel, hem fodul' takılmayı
tercih ediyor. Ergenekon soruşturmasının sulandırılmasının önündeki en büyük engellerden biri de demokratik medya. Bazıları soruşturmayı sonuçsuz bırakmak uğruna taklalar atarken, demokratik medya, devletin bağırsaklarını temizlemesi için yakalanmış en önemli fırsata sahip çıkıyor. Ergenekon'un gönüllü avukatları bunu da hazmedemiyor ve çamur atmaya kalkıyor. Güya Zaman'da yayınlanan temsili bir çizimde Atatürk Ergenekonculardan biri olarak resmedilmiş! Ergenekon davasının en önemli takipçilerinden olan Zaman'ın böyle bir şeyi yapabilmesi için aptal olması lazım. Ergenekoncular, aklanmak için Atatürk'le özdeşleşmeye can atarken, davayı
demokratikleşme adına kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görenlerin hiç yapmayacağı şey budur. Ayrıca
mahkemeye giden ilk ressamlardan olduğu için çizimi 20 televizyonda ve birçok gazetede aynen yayınlandı. Bir kısmı, çizimdekinin
tutuklu sanık gazeteci Vedat Yenerer olduğunu resmin üstüne yazdılar bile. Bu kadar gazetecinin Atatürk düşmanı veya kör olma ihtimalini izan sahiplerinin anlayışına
havale ediyoruz.
Bu arada M.A. isimli bir tabip albay çalıştığı özel kliniğin
mail adresini kullanarak sağa sola küfürlü mesajlar gönderiyor. Özel şirketin internet sitesine girdiğinizde karşınızda üniformalı kişi arzı endam ediyor.
Genelkurmay böyle bir görevlendirme yaptı mı, yoksa durumdan vazife çıkararak mı Ergenekon'un gönüllü avukatlığına soyunuyor, bilemiyoruz.
Albay M.A. ve onun gibilere
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök'ün sözleriyle
cevap verelim. "Doğaner
Gönen, telefonda Yalçın Bayer'e, "Bunun saçma bir iddia olduğunu, resimdeki kişinin kesinlikle Atatürk'e benzemediğini" anlatmaya çalışıyordu. Tartışmaya ben de müdahil oldum. Gerçekten saçma sapan bir iddiaydı." (Hürriyet, 28
Ekim 2008)
BÜLENT KORUCU- ZAMAN