Bu
örgütün faaliyetlerinden en fazla Doğu ve Güney
doğu'da yaşayanların zarar gördüğüne dikkat çekerken,
bölgede 40 bin civarında insanın hayatını kaybettiğini, 10 binin üzerinde köyün boşaltıldığını, milyonlarca insanın yerinden edildiğini hatırlattı.
Ergenekon iddianamesinde yer alan
PKK-
Hizbullah-Ergenekon ilişkisinin daha önce bilindiğini ifade eden
Kürt asıllı
siyasetçi, ancak bugüne kadar söz konusu gerçeğin bu ölçüde delillendirilemediğini vurguladı. Ortaya çıkan bilgilerin Kürtlerin derin bir
komplo ile karşı karşıya bulunduğunu gösterdiğini belirten Elçi, Ergenekon ve PKK'nın anlaşarak-uzlaşarak 'kendi çıkarları adına' iş yaptığını söyledi. Kürt sorununun çözümünün her iki örgütün de işine gelmeyeceğinin altını çizen
KADEP Genel Başkanı, "Terör yüzünden harcanan para bölgenin
ekonomik kalkınmasına, eğitimine, sosyal gelişmesine gitseydi bugün bu mesele olmayacaktı." dedi.
Ergenekon'un geçmişinin İttihat ve Terakki'ye dayandığına işaret eden KADEP Başkanı Şerafettin Elçi, örgütün varlığının ilk kez
Kıbrıs Barış Harekâtı'nda dönemin Başbakanı
Bülent Ecevit tarafından fark edildiğini söyledi. Kendisinin de o dönemde Meclis'te olduğunu anlatan Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Batı'da
Gladyo, bizde ise Özel
Harp Dairesi olarak geçiyordu. Çünkü Türkiye'de 1960'lı yıllarda Kontr
terör örgütlenmesine gidildi. Bu, askerin içinde ama tamamen asker olmayan,
sivil uzantıları olan bir yapı. Örgüt tamamen devletin kontrolü dışındaydı. İlk zamanlarda ödenekleri tamamen ABD tarafından yapılıyordu. Sonunda 1974'te Kıbrıs meselesinde ödemeleri kesince fark etti Ecevit. Ama üzerine kimse gitmedi ya da gidemedi."
Elçi'nin verdiği bilgilere göre, söz konusu illegal yapı, zamanla pervasızca hareket etmeye başladı. Üzerine gidilmemesi sebebiyle kirli amaçları için her yolu mubah gördü. Ülkede çatışma çıkarmak, laik-anti laik kutuplaşmasını tırmandırmak için suikastlar düzenledi. Uğur
Mumcu, Ahmet
Taner Kışlalı,
Necip Hablemitoğlu öldürüldü.
Danıştay saldırısı ve
Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların Ergenekon'un işi nereye götürdüğünün delili olduğunu kaydeden Şerafettin Elçi, Şemdinli'de meydana gelen olayın da bunların güpegündüz
cinayet işleyebileceğini gösterdiğini söyledi.
Kürt sorununun çözülmesi işlerine gelmez
KADEP Başkanı, Ergenekon'un PKK,
DHKP-C, Hizbullah gibi örgütlerin içine sızdığının belgelerle ispatlandığını anlatıyor. PKK ile ilişkilerin
Doğu Perinçek üzerinden sağlandığını daha önce de bildiklerini söyleyen Elçi, şu ifadeleri kullanıyor: "Perinçek,
Öcalan'ın canciğer arkadaşı. Çoğu yerde
akıl hocasıydı. Bunu da gizli yapmıyordu. Sık sık Bekaa'ya gitti, geldi. Ciddi ilişkiler Perinçek üzerinden sağlanmıştır. Öcalan, bizzat yakalanmadan önce PKK'nın yayın organlarında defalarca çok açık bir şekilde baştan itibaren devletle dirsek temasında olduğunu beyan etmiştir. Örgütten ayrılanların kitapları, makaleleri yayımlandı bu yönde. Bunlar da 'devlet bizim içimizde' diyorlar."
En büyük zararı bölge halkı gördü
Şerafettin Elçi, PKK'nın 1970'li yıllarda Kürt siyaset bilincini kırmak için
silahlı çatışma ortamı oluşturduğunu savunuyor. Elçi'ye göre, PKK dışındaki herkes, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve
diyalog yoluyla çözülmesini istiyor. Kürt sorununun çözülmesi halinde Ergenekon, PKK ve Hizbullah gibi örgütlere gerek kalmayacağının altını çiziyor. KADEP lideri, Ergenekon'un planlarına bakıldığında, Kürtlerin derin bir komplo ile karşı karşıya olduğunun görüldüğünü belirtiyor. Elçi, yaşananlar nedeniyle milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiğini, bin köyün boşaltıldığını, 40-50 bin insanın hayatını kaybettiğini dile getiriyor.
Şiddet ortamının, ekonomi başta olmak üzere pek çok açıdan bölgeye zarar verdiğini vurguluyor: "
Ekonomik gelişme huzur ortamında olur. Devlet yatırımlardan ziyade güvenliği sağlamaya çalıştı. Bölgede yapılan en büyük harcamalar güvenlik için yapılanlar. 300 milyar dolar harcandı terör yüzünden. Bu para bölgenin ekonomik kalkınmasına, eğitimine, sosyal gelişmesine yönelik harcansaydı belki bugün bu mesele olmayacaktı."
Ergenekon
terör örgütünün Türk-Kürt çatışmasını hedeflediği, bunun için mitingler ve
bayrak yürüyüşleri düzenlediği Ergenekon iddianamesinde belgelerle açıklanmıştı. Terör örgütü, etnik bir çatışma için Kürt vatandaşların yoğun olarak bulunduğu Mersin'i
pilot bölge seçmişti.
HAMZA ERDOĞAN- ZAMAN