Ergenekon iddianamesinde ‘
mafya yapılanması’ başlığı altında isimleri geçen
Sedat Peker,
Sami Hoştan ve
Semih Tufan Gülaltay, baş
sanık emekli general Veli Küçük’ü nasıl tanıdıklarını anlattı
Ergenekon
soruşturması sırasında ifadeleri alınan ve iddianamede “Mafya Yapılanması” adı altında isimleri geçen Sedat Peker, Sami Hoştan ve
Semih Tufan Gülaltay’a, “
Veli Küçük’ü nasıl tanıdıkları” soruldu.
Gülaltay:Basından tanıyorum
Gülaltay, Küçük’ü basından tanıdığını, kendisiyle ne yüz yüze ne de telefonla görüştüğünü, Türk Dünyası
Araştırmalar Vakfı’nın bir toplantısında karşılaştığını ancak konuşmadığını ifade etti.
Güney ‘binbaşı’ diye geldi
Kardeşi Emre’nin, Veli Küçük’le tanışıklığı konusunda bilgisi olmadığını söyleyen Gülaltay, böyle bir şeyi bilse kendisine uzak durmasını “telkin edeceğini” de öne sürdü. Gülaltay,
Tuncay Güney’in
Yozgat Cezaevi’ndeyken kendisini binbaşı olarak tanıtarak ziyarete geldiğini, Özel
Harp Dairesi’nde görev yaptığını, hatta kendisinin Küçük’ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu söylediğini ifade etti.
Peker: Küçük, babamın arkadaşı
Peker de Küçük’ü babasının arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, 1992’den beri kendisiyle tanışıp zaman zaman görüştüğünü, kendisiyle albaylık ve paşalık dönemi de dahil hem telefonla hem de yüz yüze görüşmelerinin olduğunu anlattı.
Peker,
Kocaeli’nde alaya zaman zaman gittiğini, Küçük’le arasında başkaca bir ilişkisi olmadığını, kendisinin aldığı askerliğe elverişsiz raporuyla ilgili olarak da Küçük’ün herhangi bir etkisi olmadığını beyan etti.
Hoştan: Mesafeli durdum
Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan da 1986’da bir arkadaşı aracılığıyla Küçük’le tanıştığını,
Hollanda’ya gitmesinin ardından hiç görüşmediklerini, yıllar sonra
İstanbul’a geldiğinde Çiftkurtlar Oto Galerisi’nde tesadüfen karşılaştıklarını, mesafeli konuşmalarının olduğunu, sadece bayram ve özel günlerde
tebrik amaçlı telafonla görüştüklerini öne sürdü.
Öz: Uzaktan gördüm
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan ve başka bir suçtan cezaevinde
tutuklu olan “Susurluk davası” hükümlüsü
Yaşar Öz de, Küçük’ü ilk defa Susurluk olayından sonra medyada ismi çıkınca duyduğunu iddia etti. Kendisiyle sadece bir kez 2005’te
Park Plaza’da kendi ofisinin 7-8 kat üzerinde, sahibi olduğu güvenlik şirketinin şubesi biçiminde faaliyet göstermekte olan yerde, uzaktan gördüğünü ve kendisi ile selamlaşması bile olmadığını anlattı.
Kürşat Yılmaz:Cenazede gördüm
Başka bir davadan tutuklu bulunan Yakup Kürşat Yılmaz da Küçük’ü tanımadığını, Yurtbank davasında aldığı ceza nedeniyle cezaevinde bulunan Ali
Avni Balkaner’in öldürülen oğlu Hakan Balkaner’in cenazesinde gördüğünü söyledi.
Mehmet Eymür: Mardin’de tanıdım
Eski MİT yöneticisi Mehmet Eymür de, Küçük’ü 1983’te Mardin’de görevli olduğu sırada tanıdığını söyledi. Küçük’ün,
Abdullah Çatlı’nın kendisiyle görüşmek istediğini ilettiğini ancak bunu kabul etmediğini söylediğini anlatan Eymür, Ali Avni Balkaner’in Küçük’e
maaş bağladığı yönünde bir duyumunun olduğunu, ilişkilerinin arkadaşlık çerçevesinde cereyan ettiğini savundu.
Susurluk kazasından sonra Küçük’ün
Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camdan’ı arayıp “Abdullah Çatlı bizim adamımız, iki kişi yolluyorum, onların naaşlarını alsınlar” dediğini o tarihte başbakan olan
Mesut Yılmaz’ın kendisine söylediğini, naaşları almaya giden kişilerden birinin Sami Hoştan diğerinin de hafızası kendisini yanıltmıyorsa Mehmet Şehirli isimli bir gazeteci olduğunu hatırladığını öne süren Eymür, Yılmaz’a da bu bilgiyi Camdan’ın bildirdiğini iddia etti.