"Darbe yapılmadığı için suçun da oluşamayacağı" şeklindeki iddiaların çürütüldüğü iddianamede,
darbenin ceza hukukuna göre bir '
tehlike' suçu olduğuna dikkat çekildi.
Ayışığı,
Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven isimli
darbe planları ve bunların amacına ulaşması için yapılan
eylemlerin 'teşebbüs' niteliği taşıdığı ifade edilerek, paşaların darbe yapması durumunda zaten yargılanamayacağına işaret edildi. İddianamede darbe planlarını yargılama gerekçesi şu şekilde aktarıldı: "Suçun işlenmesine yönelik icra hareketlerine başlanması 'teşebbüs' için yeterlidir. Teşebbüs ile suç tamamlanmış sayılmaktadır. Aksi düşüncenin kabulü halinde, bu tür eylemlere kalkışan kimselerin sonucu elde etmesi halinde, hukuk sistemini de değiştirebilecek güce sahip bulunabileceklerinden,
yargılanmaları ve cezalandırılmaları mümkün olmayacaktır."
ETÖ savcıları iddianamede, 'darbe teşebbüsü'nü somut örneklerle anlattı.
Kuvvet komutanlarının darbe planlarına uygun hamleleri, rektörler,
sivil toplum kuruluşları, medya patronları, bazı
sendika başkanları ve etkili sanayi odalarının başkanları ile kurulan koordinasyon, darbe çalışması içinde yer alan kişilerin ifa ettikleri kamu hizmetinin, sonucu elde etmeye elverişli nitelikte olması hususlarının göz önüne alındığında, gerçekleştirmesi planlanan darbenin tüm
hazırlık hareketlerinin tamamlandığı kaydedildi. Eylemsel nitelikte çalışmaların başladığı, ancak dönemin
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök'ün stratejik yaklaşımları ve şüphelilerin ellerinde olmayan nedenlerle sonuca ulaşamadıkları ifade edildi.
Asker kökenli şüphelilerin
emekli olduktan sonra da askerî müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri dile getirildi. TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçuna ilişkin tüm meşru olmayan eylemlerin yapıldığı anlatıldı.