Taraf Gazetesi yazarı Alper Görmüş,
Ergenekon'un medyada bu anlamda turnusol kâğıdı işlevi gördüğüne dikkat çekiyor.
Ergenekon
Çetesi'nin çökertilmesi, pekçok
köşe yazarı ve
gazete tarafından detaylarıyla işlendi. Ancak böyle bir
operasyon olmamış gibi davranan ve tüm toplumu yakından etkileyen bir olaya kayıtsız kalanlar da yok değildi. Bu isimlerin, başörtüsü sorununu provokatif bir dille ele alması, medyanın güvenilirliğini ve inandırıcılığını da gündeme getirdi. 22 Ocak gecesi başlayan Ergenekon Operasyonu'yla ilgili olarak aradan günler geçmesine rağmen sessizliğini koruyan köşe yazarları ve gazetelerin varlığını hatırlattığımız
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, "Köşe yazarlarının eğildiği konulara karışmak gibi bir lüksümüz yok." diyor. Ergenekon hakkında bir kelime dahi kaleme almayan
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Bekir
Coşkun, Ergenekon'u yazmamasının özel bir nedeni olmadığını söylüyor: "Eğer Ergenekon olayı gündemi biraz daha kaplasaydı, onu da yazardım." Bir ayı aşkın süredir yazdığı
türban konusunda henüz ortada kesin bir yasal düzenlemenin olmadığını hatırlattığımız Coşkun, "Ortada bir suç ve bir iddia da yok." diyerek çok önemli bir itirafta bulunuyor: "Türbanı yazmak beni de, okuyucalarımı da sıktı." 'Neden aynı şeyi yazıyorsun?' diyen çok sayıda okurunun olduğunu söyleyen Coşkun, bunu bir rejim meselesi olarak gördüğünü belirtiyor.
Ergenekon'u Türk medyası için bir turnusol kâğıdı gören yazarların sayısı da dikkat çekiyor. Bunlar arasında
Taraf Gazetesi yazarı Alper Görmüş de bulunuyor. Görmüş bu tabloyu, "
Susurluk dönemind
e devlet içindeki karanlık odaklara karşı samimi bir deşifre çabası içinde gördüğümüz kimi çevreler, Ergenekon'da belirgin bir 'paralize (kilitlenme) olma' hali içine girdiler." cümlesiyle anlatıyor. "Bir süre ne yapacaklarını bilemediler, sonra
yasak savma türünden bir şeyler yazmaya çalıştılar, çoğu da hiçbir şey yazmadı. Ergenekon mevzuu bu anlamda bir turnusol kâğıdı işlevi gördü." diyen Görmüş, en cesur yazının
Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı
İlhan Selçuk'tan geldiğini söylüyor. 30 Ocak tarihli yazısında
İlhan Selçuk, köşesinde şu ifadelere yer vermişti: "
Medyanın gözde çetesi Ergenekon... Bizim basına çete dedin mi ne
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide söz konusu ne de
Hizbullah... Medyanın köşelerinde ve manşetlerinde Ergenekon taht kurmuşken El Kaide ve Hizbullah'a neden yer yok? Çünkü Ergenekon'la uğraşırken
derin devlet ayağına askere vurmak olanağı var. Biz hepimiz kafayı yemek üzereyiz... Ekonomik
kriz mi? Boş ver... Sorun nedir?.. Türban... Sonra?.. Ergenekon... Evet, en büyük sorun, üniversiteye gidecek tesettürlü kızımızın türbanını çenesinin altından bağlayıp bağlamaması... Ya Ergenekon?.." Bu ifadelerin, önemine dikkat çeken Alper Görmüş, "üniversitelerde başörtüsüne hayır" kampanyası yürüten çevrelerin Ergenekon'a neden
soğuk baktıklarını böylece açıkça söylediklerini ifade ediyor.
Bugün Gazetesi yazarı
Ahmet Taşgetiren, Ergenekon'a kayıtsız olan ve türban yasağının kalkmasına aşırı duyarlı davranan kesimin 'üç maymun'u oynadığı düşüncesinde. Her ülkede medyanın, devleti saran çetelerin deşifre olmasında rol oynadığı halde, Türkiye'de buna pek rastlanılmadığına dikkat çeken Taşgetiren de bu suskunluğun, Ergenekon çetesiyle bir ilişkinin sonucu olup olmadığını merak edenlerden. Taşgetiren'e göre medya okuyucuyu 'cambaza bak' yöntemiyle meşgul ediyor.
Ergenekon'un medya içinde uzantıları var
Star Gazetesi
Ankara Temsilcisi Şamil
Tayyar,
Cumhuriyet Gazetesi'nin üzerinde durulması gerektiğine inanıyor. Bu gazetenin ezber bozduğunun altını çizen Tayyar, 2006 yılında bombalar atıldıktan sonra Cumhuriyet Gazetesi'nin dinî figürleri öne çıkardığını ve AK Parti'yi toplumsal gerilemenin mimarı olarak işlediğini; ancak aynı gün
Alparslan Arslan'ın yakalanmasından sonra aniden bu tür yayınları bıraktığını belirtiyor. "Bombaların MKE tarafından üretildiği anlaşıldıktan sonra iyice sessizliğe gömüldüler." diyen Tayyar, Cumhuriyet Gazetesi'nin Ergenekon'a sessiz kalışının birtakım sebeplere bağlı olabileceğini aktarıyor. Bu sessiz kalış, Cumhuriyet Gazetesi dışında birçok yayın organını ve yazarını da içeriyor. Ergenekon'un medya içinde uzantıları olduğuna dikkat çeken
Şamil Tayyar, Ergenekon'un görmezden gelinişinin bir başka sebebini de
iktidarın bu başarısını dillendirmemeye bağlıyor. Aynı kesimin türban konusunda medyada bir çatışma alanı oluşturmaya çalıştığını da dile getiren Tayyar, Ergenekon olayında siyasi iradenin başarısını görmezden gelen insanlarla, bu tip çetelerin paralel zihniyetlere sahip olabileceğini dile getiriyor.
İktidarda düşman var;
imha edelim
Medyadaki taraflı enformasyonun iktidar olgusuna dayandığını vurgulayan Alper Görmüş, bazı kesimlerin "İktidarda 'düşman' var; o halde muhalefet değil, imha edelim." dediğini aktarıyor. Düşman tespiti yapıldıktan sonra sıranın mücadeleye geldiğini dile getiren Görmüş'e göre yaşadığımız süreç Susurluk'ta yaşananlardan bağımsız değil. "Yine dönüştürmeyi becerdiler." diyen Alper Görmüş "Ergenekon örgütlenmesine yönelik
savcılık soruşturmasını belirgin bir 'yazsak bir türlü, yazmasak bir türlü' ruh haliyle karşılayan kimi köşe yazarları yavaş yavaş konuya değinmeye başladılar. Bunların büyük bölümü, 'Çetelere karşıyız tabii; fakat olay soruşturma aşamasında olduğu için yorum yapmıyoruz' çerçevesinde ele aldılar meseleyi ve böylece hiçbir şey söylemeden içinde bulundukları zorluğu kendilerince aşmış oldular. Bu kişiler, önceki benzer durumlarda benzer hassasiyet göstermiş olsalardı söylediklerine inanırdık ama, eski performanslarını hatırlayınca, başvurdukları gerekçede samimiyet görmenin imkânı kalmıyor."
ZAMAN