Ergenekon davasında Şenkal Atasagun imzasıyla 1998 tarihli ve
Susurluk konulu MİT raporu ile Kutlu
Savaş tarafından 1997 yılında hazırlanarak dönemin Baş
bakanı Mesut Yılmaz'a sunulan Susurluk raporunun istenmesine karar verildi.
Ergenekon davasında Fikret Emek'in çapraz
sorgusunun ardından Emekli
Binbaşı Mehmet
Zekeriya Öztürk'ün
savunmasına geçildi. Sanık Öztürk, kendisinden önce savunması tamamlanan dönem arkadaşı
tutuklu sanık Fikret Emek'e yöneltilen soruları eleştirdi.
Müdahil
avukatlarının tepki göstermesi üzerine Öztürk, "Müsaade eder misiniz; ben konuşuyorum." dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Köksal
Şengün, müdahil avukatlarını, "Size başka bir şekilde davranmak benim hoşuma gitmez. Biz nerede müdahale etmemiz gerektiğini biliyoruz." diyerek uyardı.
Hiçbir suç ya da suçluluk duygusu taşımadığını belirten Öztürk, savunmasına, "hakları
gasp edilmiş bir vatandaş olarak bulunmakta" olduğunu söyleyerek başladı. Kendisi için her şeyin
Danıştay olayı ile başladığını belirten Öztürk, "Terör
örgütü üyesi ve
yönetici olamam. Terörist hiç olamam. Beni
terörist ilan edenler bizzat
laiklik karşıtı odakların ta kendisidir. Mahkemeye sevk edildiğimde katalog suçlardan olan halkı hükümete karşı
tahrik isyana
teşvik ve örgüt üyesi olmaktan tutuklandım." dedi.
Başkan
Köksal Şengün, vaktin geç olması nedeniyle Öztürk'ün savunmasını yarıda keserek talepleri aldı.
Sanık
Muzaffer Öztürk'ün avukatı Sera Kadıgil, askerde el
bombalarının
patlayıcı mekanizmasının çıkartıldıktan sonra içine kum doldurularak eğitim yapıldığı şeklindeki iddiaların doğru olmadığını belirterek,
Genelkurmay Başkanlığı'ndan eğitimde kullanılan el bombalarının özelliğinin sorulmasını istedi.
Mahkeme,
el bombası eğitiminin eğitim bombaları ile mi yoksa içi boşaltılıp kum doldurulmuş el bombalarıyla mı yapıldığının
Genelkurmay Başkanlığı'ndan sorulmasını karara bağladı.
SUSURLUK RAPORLARI İSTENDİ
Tutuklu sanık Nusret Senem'in taleplerini de değerlendiren
mahkeme heyeti, 13
Ağustos 2007 tarihinde
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Kutlu Savaş tarafından hazırlanarak dönemin Başbakan'ı Mesut Yılmaz'a verilen 119 sayfalık Susurluk raporunun istenmesine karar verdi.
Senem'in talebi doğrultusunda 6
Kasım 1998 tarihlinde Şenkal Atasagun imzalı, 17
Aralık 1996 tarihindeki kişiye özel ibareli liderler zirvesine sunulan MİT raporunun da istenmesini kararlaştırdı.
Tutuklu sanık Muammer Karabulut'un talebini değerlendiren mahkeme heyeti, İsviçre'deki Türk paralarının geri getirilmesi,
bilgisayar korsanları ile mücadele konularında yapılan çalışmalarla ilgili bir rapora Ergenekon isminin verilip verilmediğinin
İçişleri Bakanlığı MİT Müsteşarlığı'ndan sorulmasını, böyle bir
belge varsa istenmesini karara bağladı.
Cumhuriyet savcıları tarafından
hakaret ettiği iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulundukları tutuklu sanık Vedat Yenerer'in avukatı
Vural Ergül'ün sarf ettiği sözlerin savunma sınırları içerisinde olduğu için suç duyurusu talebinin reddine karar verildi.
Tutuklu sanıkların
tahliye taleplerinin bu aşamada reddini karara bağlayan mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Aralık 2008
Perşembe günü saat 09.30'a erteledi.
ERGENEKON'DA BUGÜN
''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklarından
emekli Binbaşı Fikret Emek'in çapraz sorgusu yapıldı.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde çapraz sorgusu yapılan Fikret Emek, önce Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'ın sorularını yanıtladı.
Pekgüzel'in, Eskişehir'deki annesine ait evde ele geçirilen malzemelerle ilgili sorular yönelttiği Emek, bu patlayıcıların kendisinde hatırası olduğunu belirterek, bu malzemeleri
operasyonlarda kullanmak düşüncesiyle toplayıp, bu eve getirdiğini söyledi.
Emek, Pekgüzel'in, Genelkurmay Başkanlığı ile ilgili gizli belgelerin yer aldığı CD'nin kendisine nasıl ulaştığı yönündeki sorusu üzerine, bunun CD değil bir bir disket olduğunu ifade ederek, ''
İhbar mahiyetindeydi. Yönlendirici, çarpıtıcı şeyler içerdiğinden dolayı aslı olmadığını değerlendirerek komutanlarımla da paylaşmadım.
İstihbaratçı olarak haber kaynağımı söyleyemem, ama bana bu disket postayla geldi'' dedi.
Savcı Nihat Taşkın'ın, ''
Radikal İslami gruplarca oluşturulan Hizbut
Tahrir ve İBDA/C gibi örgütleri istihbarat amaçlı kullandınız mı?'' şeklindeki sorusuna Emek, ''
Hayır'' yanıtını verdi.
Taşkın'ın, ''Eskişehir'deki evde elde edilen el bombalarını 'kendim götürdüm' diyorsunuz, ama
parmak izinizin olmamasını nasıl açıklıyorsunuz?'' sorusuna Emek, ''O bombalar 11 yıldan beri Eskişehir'de duruyor. Hiçbir şekilde
yer değiştirme veya temizleme gibi nedenlerle ellemem söz konusu olmadı. Hatta bombaların bazıları küflenmişti. Bundan dolayı parmak izimin olmaması normaldir'' şeklinde konuştu.
-GAZETEYE ATILAN BOMBALAR İLE BULUNAN BOMBALAR BENZER İDDİASI-
Emek, davaya müdahil olan Cumhuriyet Gazetesinin avukatı Bülent Utku'nun, ''Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombaları ile sizin evde ele geçirilen bombaların
kafile numaraları aynı ve bombaların benzer olmasını nasıl yorumluyorsunuz?'' şeklindeki sorusuna da ''Maksatlı olarak soruyorsunuz. O yorum size aittir. Ben kimseye bomba falan vermedim'' yanıtını verdi.
Utku'nun, ''MKE, Eskişehir'deki bombaların bir kısmının kendi yapımı olduğunu ve askeriyeye verdiğini söylüyor. Siz de operasyonlarda
teröristlerden aldığınızı söylüyorsunuz'' şeklindeki hatırlatması üzerine Emek,
karakol baskınlarında
terör örgütü elemanlarının malzemeleri aldıklarını, kendilerinin de operasyonlarda bu tür
silah ve patlayıcılara el koyduklarını söyledi.
Fikret Emek, başka bir soru üzerine de kod ismi bulunmadığını, ancak lakapları olduğunu belirterek, her operasyon döneminde farklı isimler kullandıklarını ve 20'ye yakın lakabı olduğunu belirtti.
Emek, başka bir soruya karşılık da el bombaları üzerinde kafile numarası ve
seri numaralarının farklı olduğunun ifade edildiğini anlattı.
-MÜDAHİL AVUKATININ SORULARINA TEPKİ-
Daha sonra, müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan
Yücel'in, ''TSK'nın bombaları alabilmeniz için bir düzenlemesi var mı?'' şeklindeki sorusuna Emek, ''Hayır'' yanıtını verdi.
Avukat Yücel, sorularını Emek'e yöneltirken bazı sanık ve avukatlar kendisine tepki gösterdi. Yücel, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'den bu duruma engel olmasını istedi. Başkan Şengün de sanık ve avukatları uyararak, müdahillerin soru sorabileceğini belirtti.
Bu sırada söz alan eski
Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün avukatı
Yaşar Ağsu'nun, ''Bu dava, TSK'nın işlerinin deşifre edilmesi davası değildir. Bir terör örgütü davasıdır. Bu soruları mahkeme re'sen engellemelidir'' demesi üzerine Başkan Şengün, ''Mahkeme
itiraz olmadan bir şey yapmaz'' ifadesini kullandı.
-BAŞKAN ŞENGÜN: ''TSK GANİMET TOPLAMAZ''-
Daha sonra sorularını yöneltmeye devam eden Yücel'e Başkan Şengün, ''TSK'nın kendine özgü kuralları vardır. TSK ganimet toplamaz. Alan kişinin kendi hatası, kendi suçudur. TSK'nın değil'' dedi.
Özkan Yücel'in, ''İstihbarat görevi yaptınız. Olur da teröristlerin eline geçerseniz...'' dediği sırada Emek, bağırarak, ''Bu nasıl soru. Yazıklar olsun. Hiçbir sorunuza
cevap vermiyorum'' diye konuştu.
-AYDIN YÜKSEK SALONDAN ÇIKARILDI-
Bu sırada oturduğu yerden sorulara tepki gösteren tutuklu sanık Aydın Yüksek, Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün tarafından salondan dışarı çıkarıldı.
Ardından müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan Yücel, soru soracağını belirterek, Fikret Emek'e sorularını yöneltti.
Yücel soru sorarken sık sık gergin anlar yaşanırken, tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin'in avukatı Lütfi İşbulan, ''Bu sorular başka bir alanda mı kullanılacak? Biz artık bu soruları duymak istemiyoruz. Çapraz sorgu yanlış yapılmaktadır'' dedi.
Yücel, bunun üzerine ''Bu soruları soracağız. Cevap vermeyebilir. Bu sorular mahkeme dosyasında kullanılacaktır. Bu sorumuza cevap vermekten kaçındıkları tutanakta yer alsın diye sorularımı sormaya devam edeceğim'' diye konuştu.
Avukat Yücel'in Emek'e, ''İstihbari bilgi olan disket 1 tane mi, 5 tane mi?'' şeklindeki sorusuna da Başkan Şengün tarafından itiraz edildi.
Bunun üzerine Yücel, ''sanıkların beyanının
Allah kelamı olmadığını'' ifade ederek, Başkan Şengün'den itirazının gerekçesini açıklamasını talep etti.
Başkan Şengün de mahkemeyle tartışılmaması konusunda uyarılarda bulunarak, avukat Yücel'in mikrofonunun alınmasını istedi.
Müdahil avukatının itirazın gerekçesi konusunda itiraz etmesi üzerine Başkan Şengün, ''Kavgayla, tartışmayla bir yere varamayız. Birbirimize tahammül etmeyi bileceğiz'' dedi.