Sifon
Türkiye bir yandan tarihin en sıkıntılı, problemli ve bulanık dönemini yaşarken, diğer yandan tüm bu pisliklerden, balçık ve bulanıklıktan kurtulma fırsatını da beraber yaşıyor.
Ülke tarihinin en derin, en büyük ve doğru düzgün yapılması, sonuna kadar gidilmesi halinde en son adli
davası başlıyor.
Şimdi memleketin tüm meselelerini alt alta bir yazın. Şaşırtıcı bir şekilde hemen her problemin bir şekilde ucunun Silivri'de görülmeye başlanacak olan dava ile ilgisinin bulunduğunu göreceksiniz. Siz bakmayın
Ergenekon soruşturması başladığı günden bu yana işi sulandırmaya, ciddiyetine ket vurmaya çalışanlara. Bu tür girişimler belki artarak devam edecektir, zira bu
ülkenin karanlığını besleyen güruhun umudu son ana kadar devam edecektir. Siz zannediyor musunuz ki görülecek olan davanın tüm ilgilileri şu anda içeride yahut bir şekilde
iddianamede bulunuyor?
Başta 1 Numara olarak nitelendirilen kişi olmak üzere eminim bahsi geçen çetenin birçok üyesi, her türlü
rant-imkân elde edenler dışarıda. Açın
Andıç Medyasını okuyun isterseniz. Girin internet sitelerine bakın. Hâlâ Ergenekon ile
muvazzaf olan gazeteciler, televizyonlar, uzman muhabir kılıklı tetikçiler, internet editörleri var.
Kimi aşikar bir şekilde 'Av tüfeğiyle
darbe' manşetiyle işin bir şekilde kendilerine bulaşmasını önlediğini zannedecek kadar köhne zihniyetli, kimi yazdığı kitap ile aklı sıra davanın inandırıcılığını önceden sekteye uğratma derdinde.
Ve hatta okudunuz işte, son çare olarak savcı hakkında olmadık taklalar atanlar oldu. Evlerinde, ofislerinde suikast çizelgeleri,
bombalama planları,
cinayet krokileri çıkanlar herhalde savcıyı övecek değiller. Herkes kendi nesebince bir şeyler yapacak.
Bazıları, 'benim bildiğim Ergenekon bu değil' diyerek savcıyı tesbihiyle devre dışı bırakmayı deneyecek, kimi iddianamedeki birtakım ayrıntıları abartarak, 'bu nasıl iddianame' diyerek işi sulandıracak.
Faili meçhuller, bombalamalar, mitingler, dönen dolaplar, toplanan paralar, kurulan kumpaslar, örgütler, taşeronlar, saldırılar ve sonrasında eylemler, kamuoyu oluşturma çabaları, demeçler, uzmanlar, otoriteler bilmem neler. Hepsinin dip koçanları, kökenleri çıkacaktır ortaya.
Elbette doğru düzgün bir yargılama ve sonuna kadar üstüne gitme iradesiyle ilgili bir durum.
Yoksa ortada bu kadar kanıt, şüphe, işaret ve
belge varken
Danıştay Saldırısı gibi olayı 'oldu bitti Maşallah'a çevirmek de mümkün...
İster ulusalcısı olsun, ister
Kürt-Türk faşisti. Bu dava bir çeşit turnusol kâğıdı olacaktır eminim. Görüyorsunuz, karanlığın taşeronu
terörist başının Ergenekon hakkındaki fikirleri bile bu davanın önemini ortaya koyuyor.
Çok basit ancak önemli bir samimiyet testinden geçeceğimiz süreç başlıyor. Kimse dava sonuçlanmadan kimseyi suçlamamalı. Ancak kimse yine aynı süreç sona ermeden de karanlığın avukatlığını yapmaya soyunmamalıdır.
Biliyorsunuz bu ülkede salt kendileri gibi değil diye halkın yarısından fazlasının güvenini ve onayını alan bir ismin
cumhurbaşkanı olmaması için miting tiyatroları sahnelendi. Ki o mitinglerde samimi bir şekilde
bayrak sallayan, slogan atan insanların olduğuna da inanıyorum. Ancak aynı samimi grup mitingci cengaverlerin şehit cenazelerinde nereye gittiklerini sormak zorundadır. Yine aynı samimi grup iddianameyi okuduktan sonra, 'ya doğruysa?' sorusunu kendilerine sormak zorundadır.
Görüyorsunuz işte... Kendi kurumlarının bombalanmasına bile göz yuman bir zihniyetten bahsediyoruz burada. Çıkan katili beğenmeyen, işlenen cinayetleri kendi amaçlarına uygun olduğu sürece yadırgamayan bir tehlikeli zihniyetten bahsediyoruz burada. Amaçları için kendi arkadaşlarını gammazlayan, arkasından konuşan ve nihayetinde canına kıyan tehlikeli bir zihniyet bu.
İş bu nedenle
Türk tarihi açısından son derece önemli bir süreç başlıyor Silivri'de. Ya bu ülkenin sifonu çekilip bağırsaklarındaki tüm pislik akıtılacak yahut karanlığı yine karanlıkla örtenler galip gelecek.
Hep beraber göreceğiz hayırlısıyla...
NEDİM HAZAR-ZAMAN