Erdoğan’ın sandıktan istediği oyu alması halinde 31 Mart sabahı nasıl Türkiye’ye uyanacağımızı tahmin etmek hiç de zor değil.
Zaman Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haber analinize göre, Katıldığı mitinglerde toplumda gerginliği artıran ifadeler kullanan Başbakan Tayyip Erdoğan, 30 Mart’taki seçimde istediği sonucu alması durumunda bundan sonraki icraatlarına yönelik dikkat çekici mesajlar veriyor. AK Parti’nin yüksek oy almasını, ‘yolsuzluk iddialarından arınma’ olarak değerlendiriyor. Twitter’dan sonra Facebook ve Youtube’yi de kapatmaya, MİT yasasını değiştirerek adeta bir istihbarat devleti oluşturmaya, sivil toplum yapıları, iş dünyası ve medya ile hesaplaşmaya kadar sayısız tehdit sıralıyor. 22 Şubat’tan bu yana meydanlar, Başbakan’ın daha önceki seçimlerde pek eşi görülmeyen öfke dolu sözleriyle inliyor. Erdoğan, gittiği her yerde Hizmet Hareketi’ni hedef alarak seçmenlere “Çocuklarınızı bunların okullarına göndermeyin.” çağrısı yapıyor.
Yerel seçimler öncesi yaptığı mitinglerde toplumu sürekli geren ve ayrıştıran açıklamalar yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, eğer seçimlerde yeterli oyu alırsa hem yolsuzluk ve rüşvet iddialarından arınacağını hem de istediği kesime operasyon iznini alacağını varsayıyor. Bu yüzden seçim kampanyası boyunca Twitter yasağından YouTube ve Facebook’u kapatma vaadine, MİT yasasını değiştirerek istihbarat devleti oluşturmaya, sivil toplum yapıları, iş dünyası ve medyaya yönelik, “30 Mart’tan sonra hesaplaşacağız”, “Operayon yapacağız, inlerine gireceğiz” tehditlerini birbiri ardına sıralıyor.
Erdoğan’ın seçimlerden istediği oyu alması halinde nasıl bir ülke vaat edildiğinin özetini çıkartıldı. İşte 30 Mart’tan sonraki Türkiye’nin fotoğrafı:
1- TWITTER YASAKLANDI, YOUTUBE ve FACEBOOK’UN BİR HAFTA ÖMRÜ KALDI
Başbakan Erdoğan’ın “Kökünü kazıyacağız.” sözünden hemen sonra Twitter kapatıldı. Engeli aşan kullanıcılara IP engellemesi, kısmî internet yasağı geldi. Sıra Erdoğan’ın “Seçimden sonra kapatacağız” dediği YouTube ve Facebook’ta. Bu da gerçekleşirse 44 milyon internet kullanıcısının özgürlükleri ortadan kalkacak.
Başbakan’ın “30 Mart’tan sonra atacağımız yeni adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Bu milleti YouTube’a Facebook’a yediremeyiz. Kapatılmaları da dahil.” diye konuştu. Daha sonra tepkiler üzerine “Bunu kısmi yapacağız.” dedi. Ancak daha 30 Mart gelmeden yine Erdoğan’ın “Twitter mivitır bunların hepsinin kökünü kazıyacağız.” demesinin üzerine tüm dünyada serbest olan sosyal paylaşım sitesi Twitter kapatıldı. Yasağı delmek isteyenler DNS ayarlarını değiştirerek Twitter’a girmeye devam etti. Ancak bu kez de Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google DNS’leri de engellendi. Türkiye Google DNS’leri üzerinden internetin yasaklandığı ilk ülke olarak tarihe geçti. Seçim sonrası YouTube ve Facebook’un kapatılması artık sürpriz olmayacak. Halihazırda dünyada 500 milyon, Türkiye’de de 12 milyon Twitter kullanıcısı var. Ülkemizdeki Facebook kullanıcı sayısı ise 32 milyonu aştı.
2- ADIM ADIM İSTİHBARAT DEVLETİ VE BAAS REJİMİNE DOĞRU
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu fezlekeleri Meclis’e gelince genel kuruldan çekilen ve MİT’e olağanüstü yetkiler veren düzenleme seçimden sonra yasalaşacak. Buna göre MİT, bankacılıktan sağlığa herkesin kişisel verilerine hiçbir kural ve kanun sınırı olmadan ulaşacak. MİT’e direnen kamu çalışanları ve özel şahıslar hapisle yargılanacak. Gazetecilere ağır hapis cezaları verilecek.
Yeni yasayla 2937 sayılı MİT, sınırsız yetkilerle Başbakan’ın her türlü emirlerinin denetimsiz uygulayıcısı bir kuruma dönüşecek. Yasaya göre kurum, yalan makinesi dahil test teknik ve yöntemlerini kullanabilecek. İşkenceli sorgulara imza atacak. Ancak hiçbir MİT elemanı asla sorgulanamayacak. Bu durum Türkiye’yi bir zamanlar Saddam’ın uyguladığı Baas rejiminin bir benzerine dönüştürecek. Ayrıca Kuzey Kore, Kuzey Irak, Suriye ile İsrail gibi istihbarat devletlerinden biri haline getirecek. Özel hayatın gizliliği kalmayacak. MİT, resmi ve özel her türlü kuruluştan herkesin kişisel bilgilerini, banka kayıtlarını, sağlık verilerini dahil olmak üzere her türlü belgeyi alacak. Belge vermeyenler 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası alabilecek.
3- DEVLET DESTEKLİ FİŞLEME VE İSPİYONCULUK DEVRİ BAŞLAYACAK
Dindar kesimlerin, Alevilerin ve toplumdaki azınlıkların fişlenmesi hız kazanacak. MİT’e geniş yetkiler veren yasayla fişlemeler her kurumda artacak. Devlet kurumları başta olmak üzere cadı avı ve görevden almalar yaygınlaşacak.
Son bir yılda alenileşen belgeler, 12 Eylül 2010 referandumunda anayasal suç haline getirilmesine rağmen, fişlemenin AK Parti hükümeti döneminde sistematik hale getirildiğini ortaya koydu. 25 Ağustos 2004’teki Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) kabul edilen “Gülen’i bitirme kararı”ndan sonra Anadolu insanının kurduğu okul, yurt ve dershanelerin 2010 tarihine kadar ‘irticacı’ diye fişlendiği anlaşıldı. Başbakanlık, MİT, MEB, Maliye başta olmak üzere devlet kurumlarında güncel fişlemeler yapıldığı açığa çıktı. MİT’in 2011-2013 yılları arasında kamuya alınacak vatandaşları, ‘Süleymancı, Nakşibendi ve Gülen cemaatine yakın’ diye tasnif ettiği belgelendi. Ortaya çıkan bir diğer belgeye göre de MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’in talimatı; İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala başkanlığındaki heyet tarafından 2013’te MEB’deki bürokratların fişlendiği belgeleri yayınlandı. Maliye Bakanlığı müfettişlik sınavlarında ise fişleme yapılarak hükümete yakın isimlerin işe alındığı, ayrımcılık yapıldığı belgelendi. En son MİT’in yazdığı 2014 talimatı ile paralel devlet yapılanması (PDY) adıyla mütedeyyin çevrelerin fişlenmesi, takibinin birinci öncelikli iş haline getirildiği gün yüzüne çıktı. 17 Aralık operasyonlarının ardından görevden alınan 10 bini aşkın emniyet görevlisinin bu fişlemelere göre yapıldığı belirtiliyor. İspiyonculuk kuşkusuyla kamu ve özel sektörde mesai arkadaşları arasında güvensizlik had safhada. Seçimden sonra fişleme ayıbının artarak sürmesi kuvvetle muhtemel.
4- EN ÖNEMLİ SEÇİM VAADİ: SİVİL TOPLUMA OPERASYON
Meydanlarda “İnlerine gireceğiz, inlerine.” diyen Erdoğan’ın en önemli seçim vaadi Hizmet Hareketi’nin bitirilmesi. Sözde paralel yapı diyerek hedefe koyduğu camiayla ilgili bir de dava açılacağını, camianın ‘hain’liğini belgelemek için ne gerekiyorsa yapılacağını söylüyor. Başbakan’ın emriyle kurulan havuz medyası da çoğu 28 Şubat’tan kalma yalan ve uydurma haberleri yeniden yayınlayarak uydurma bir dava için sahte delil üretmeye çalışıyor.
5- İŞ DÜNYASINA BATIRMA OPERASYONU
Yolsuzluk soruşturması sonrası bizzat hükümet tarafından verilen emirle batırılmak istendiği ortaya çıkan Bank Asya’ya yenileri eklenecek. Başbakan’ın rüşvet çarkında yer almayan işadamları ve firmalar ağır cezalarla yıldırılacak. Şirketler kapılarına kilit vurmak zorunda kalacak.
Yolsuzlukları eleştiren TÜSİAD’ı ve Hizmet Hareketi’ne yakın olduğu için TUSKON’u hedef alan Başbakan Erdoğan, “Sizinle seçimden sonra hesaplaşacağız.” diyerek iş dünyasını tedirgin eden açıklamalar yapıyor. Başbakan aynı zamanda kendisine diz çöktüremediği Doğan Medya’nın Onursal Başkanı Aydın Doğan’ı da hedefine koydu. Doğan’ın beraat ettiği bir davanın yeniden açılması ve Doğan’a ceza verilmesi konusunda Adalet Bakanı’na emir verdi. Süren ekonomik krize ve Türkiye’deki 3 milyon işsize rağmen iş dünyasına yönelik bir operasyon başlatılacağı konuşuluyor.
Operasyon ise 17 Aralık sonrası yönetim kadrosu tamamen değiştirilen SPK ve BDDK gibi kurumlar üzerinden gerçekleştirilecek.
6- MEDYAYI YOK ETME OPERASYONU
Başbakan Erdoğan’ın “Seçim sonrası hesaplaşacağız.” dediği çevreler arasında medya da var. Bu kapsamda kendisini eleştiren kim varsa ya susturacak ya da yok edecek. Erdoğan’ın konuşmalarında gazetecilere gözdağı vermesinin ardından Hasan Cemal, Nuray Mert gibi gazeteciler işten atıldı. Yine Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık operasyonu sonrasında yaptıkları haberler nedeniyle gazeteciler topluca işlerinden çıkarıldı. Medyaya yönelik baskı ve yıldırma politikasının 30 Mart sonrası yeni bir sürece evrilmesi bekleniyor. Medya ve holding sahiplerinin aynı olması nedeniyle patronlar üzerinde ekonomik baskı oluşturulması, medya mensuplarına telefon dinlemeleri ile uydurma terör örgütü üyeliği suçlaması yapılması gibi akla ziyan operasyon planları dillendiriliyor.
7- EĞİTİM VE BİLİM YUVALARINA PRANGA
Başbakan Erdoğan’ın “Bunların okullarından çocuklarınızı alın, göndermeyin.” diye hedef göstermesinin ardından MEB tarafından sorgu odaları kurulan özel okul, yurt ve dershanelere seçim sonrası mesnetsiz iddialarla kapatma girişimleri gündeme gelecek.
Üniversite ve orta öğretimde 5 milyona yakın öğrencinin geleceğe koşma ümidi olan dershaneler bir yasa ile apar topar kapatıldı. Sınav sistemleri değişmediği halde 2015’ten sonra dershanelerin faaliyetine yasak getiriliyor. Darbecilerin bile uygulayamadığı kapatma kararını alan Başbakan Erdoğan, seçimden sonra ise yine meşru olarak hizmet veren ve Türkiye ile dünyadaki bilim olimpiyatlarında başarıdan başarıya koşan özel okulları da hedefine koydu. Mitinglerde “Çocuklarınızı bu okullara göndermeyin. Gönderenler de çekip alsın. Devletin okulları size yeter.” demesinden hemen sonra MEB tarafından yurt genelinde yakın markaja alınan özel okullara müfettişler gönderildi. Sorgu odaları kuruldu. Öğrencilere “Devlet büyüklerine yönelik bir hakaret işittiniz mi?”, “Tayyip mi büyük Atatürk mü?” yönünde sorular soruldu. Bu yakın markajla sözde “Amacı dışında hizmet vermek”ten okulların seçim sonrası kapatılması amaçlanıyor.
8- ÖZERKLİK İNŞASI VAATLERİ, ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK TARTIŞMASI
MİT ile PKK arasında süren görüşmelerde terör örgütüne özerklik sözü verildiği ve seçimlerden sonra bölgesel yönetim için adım atılacağı iddiaları dillendiriliyor. Özerk bölgenin başkanı da İmralı’dan çıkarılan Abdullah Öcalan olacak. Bunu teyit eden açıklama BDP’li Pervin Buldan’dan geldi. Buldan, “Öcalan 2015’te serbest kalacak.” dedi