Zaman Gazetesi Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı, Başbakan Erdoğan'ın Brüksel temaslarında yaşananlarla ilgili bir yorum haber kaleme aldı. Erdoğan’ın, Brüksel’deki temaslarında Türkiye’deki sorunların, hukukun üstünlüğü çerçevesinde çözüleceği konusunda AB liderlerine teminat vermesinin olumlu karşılandığını belirten Gültaşlı, ancak yolsuzluk operasyonu sonrasında yaşanan görevden almalar, paralel devlet ve HSYK kanunu değişikliği ile ilgili tezleri muhataplarınca kabul görmedini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Brüksel’e yaptığı ziyaretin iktidar açısından iki somut neticesi oldu, birisi müspet, diğeri çok menfi. Önce müspetten başlayalım. Erdoğan, Türkiye’de kullandığı ‘had bildirme’ üslubundan vazgeçtiği için AB başkentinde büyük bir kriz yaşanmadı. Birlik kaynaklarının aktardıklarına göre karşılarında dinlemeye çok açık, reformlar için AB’nin hâlâ çıpa vazifesi gördüğünü tekrarlayan bir Başbakan vardı. Erdoğan, her üç AB kurumun başkanına da -AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz- Türkiye’deki sorunların hukukun üstünlüğü çerçevesinde çözüleceği konusunda teminat verdi.
Temasların menfî kısmı ise 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında kamuda yaşanan kitlesel görevden almalar ve HSYK kanun teklifiyle ilgili Erdoğan’ın ürettiği tezlerin alıcı bulmaması oldu. Avrupalı muhatapları ve gurbetçilerle yaptığı toplantılarda farklı diller kullansa da Başbakan’ın ‘paralel devlet’ tezinin Brüksel’de kabul görmediği anlaşılıyor.
Bu yazdığımın yorum ya da iddia olarak nitelendirilme riskinin önüne Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre geçti. Fransız milletvekili Flautre, Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu’nda siyasi grup temsilcileri ile yaptığı “son derece hararetli” görüşmenin ardından yaptığı yazılı açıklamada Başbakan’ın aynen Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi yolsuzluk davalarında da dış mihrakları sorumlu tuttuğunu ancak somut sorulara verdiği cevapların AP üyelerini “ikna etmediğini” açıkladı.
Bir meslektaşımız Van Rompuy’a açıkça, “Erdoğan paralel devletle ilgili size deliller getireceğini açıklamıştı, deliller sizi ikna etti mi?” diye sordu. Van Rompuy da lafı uzatmadan Erdoğan’ın söylediklerini not ettiklerini ancak son tahlilde Türkiye’nin AB’yi oluşturan temel ilkelere uyup uymadığına baktıklarını söyledi. Van Rompuy, “Biz sadece hükümetin icraatına ve kanuni düzenlemelere bakarız.” dedi. Dediklerinden anlaşılan şu: Esas olan, ölçülebilir olan hükümetin yaptıklarıdır. Hükümetin tasarrufuna bakınca da endişeleniyoruz.
AP’deki toplantıda ise Konsey ve Komisyon başkanlarının dile getirdikleri endişelerin çok daha doğrudan iletildiği söyleniyor. AP Başkanı Schulz ve siyasi parti liderlerinin Erdoğan’la buluştuğu toplantıda Avrupa tarafının en fazla sarf ettiği kelimenin ‘endişe’ olduğu, hiç kimsenin Erdoğan’ın 17 Aralık’a ilişkin izahlarından ikna olmadığı, yolsuzluk davalarının Brüksel’de çok yakından takip edildiği ve bütün kötülüklerin Hizmet Hareketi’ne yıkılmasının inandırıcı olmadığı yönünde yorumlar yapıldığını öğreniyoruz.
Brüksel tepkisini netleştirmek için HSYK’nın Meclis’ten nasıl geçeceğini ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tavrını görmek istiyor. HSYK mevcut haliyle yani AB’nin “hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığının altını oyuyor” dediği taslak Meclis’ten geçer ve yürürlüğe girerse, iktidar yanlısı meslektaşlarımızın yazdığı gibi Brüksel’de “bahar havası”ndan söz edilmesi külliyen hayal olacak."
AB ‘paralel devlet’ varsa bunun da üzerine gidilmesini ama soruşturmaların hukuk devleti çerçevesinde yürütülmesini istiyor. Fahri başkanlığını Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yaptığı Brüksel merkezli Kültürlerarası Diyalog Platformu pazartesi günü kamuoyuna bir açıklama yaparak, taslak halindeki Avrupa Parlamentosu Türkiye raporunun Hizmet’e atıf yapan 87. değişiklik önergesini desteklediğini duyurmuştu. Mezkur madde, hükümetin yolsuzluk tavrını sert şekilde eleştirirken Hizmet Hareketi’ne şeffaflığını artırma çağrısı yapıyor. 87. önerge ayrıca Hizmet Hareketi’ne yönelik bütün iddiaların tarafsız bir inceleme ile ele alınmasını talep ediyor.
Flautre, eğer ‘paralel bir AP üyesi’ değilse söyledikleri ciddiye alınmalı. Dünkü açıklamasında hükümetin HSYK’yı yürütmeye bağlama çabasını açıkça kuvvetler ayrılığını ihlal ettiğini vurguluyor ve AB’yi Türkiye’de hukukun üstünlüğünü savunmak için seferber olmaya çağırıyordu. Flautre ciddiye alınmazsa geriye tek alternatif kalıyor: AB’yi de “paralellerin” ele geçirdiği konusunda dünyayı ikna etmek!