Müzede, kovulma sürecini başlatan ferman da yer alıyor. Tarihî
belgeler, dünyanın gözü önünde Gazze'de
katliam yapan İsrail'e
Osmanlı hoşgörüsünü hatırlatan
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı teyit ediyor.
Almanya'nın Frankfurt şehrindeki
Yahudi Müzesi'nde açılan bir sergi, Avrupa'da yüzyıllar boyunca ayrımcılık ve zulme maruz kalan Yahudilerin Osmanlı coğrafyasında nasıl rahata kavuştuğunu gözler önüne seriyor. 'Türkiye'deki Yahudi Kültürü' isimli sergi,
Musevilerin Devlet-i Âli himayesindeki huzur dolu günlerini, Osmanlı'nın Yahudilere nasıl kucak açtığını ve himaye ettiğini
padişah fermanları ile anlatıyor.
Yahudilerin Avrupa'dan kovulma sürecini başlatan 'Tarihî Yahudileri Kovma Fermanı'nı 1492'de
İspanya'yı Müslümanlardan alan Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabella imzalıyor. Fermanda, "İyice düşündükten, salim kafa ile mütalaa ettikten sonra emrediyoruz,
krallıklarımızda yaşayan bütün Museviler kovulsun ve bir daha hiç dönmesinler." deniliyor. Bunun üzerine sayısız göçmen, Osmanlı topraklarında yeni bir başlangıca yöneliyor. Din değiştirmeyi kabul etmeyenlerin bir kısmı komşu
ülkelere sığınıyor. Ancak oralarda da Hıristiyanlığı kabule veya ülkeyi terke zorlanıyor. K.
Afrika sahillerine ulaşanlar şehre sokulmadı, birçok Musevi de
Akdeniz korsanları tarafından denize atılıyor. Hollanda'ya sığınanlar nispeten şanslı ancak
Güney Fransa ve İtalya'ya gidenler daha sonra oraları da terk etmek zorunda kalıyor. Avrupa'da yerinden yurdundan edilen Yahudilere Osmanlı padişahı II. Bayezid, şu ifadelerin geçtiği fermanla kucak açıyor: "İspanya Yahudileri geri çevirmek şöyle dursun tam bir içtenlikle karşılanmalı, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacaklar veya en ufak bir zarara sebebiyet verecekler ölümle cezalandırılmalı."
Osmanlı'nın hoşgörüsü sadece İspanya'dan kovulan Yahudilerle sınırlı değil. Yine sergide sunulan örneklere göre Orhan Bey Bursa'yı fethettiğinde Museviler ona kurtarıcı gözüyle bakıyor. Kendilerine sinagog açma izni veriliyor. Murat Hüdavendigar Edirne'yi aldıktan sonra Roma yönetiminde ezilen sayısız
Balkan Yahudi'sini Edirne'ye 'Hilalli bayrağın
adalet ve hoşgörü getirdiği topraklara' yerleştiriyor. Yine
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten hemen sonra Anadolu'daki Yahudi toplumuna şu sözlerle seslenerek onları başkente davet ediyor: "
Allah bana birçok ülke bahşetti ve hizmetkâr-ı Hz. İbrahim ve Hz. Yakup'un sülalesine sahip çıkmamı... Onları himayeme almamı emretti... Aranızda kim, Tanrı'nın yardımı ile İstanbul'a gelip yerleşmeyi, incirin ve bağın içinde huzur içinde yaşamayı, serbest ticaret yapıp mal mülk sahibi olmayı arzular?"
Belgelere göre, Yahudiler Osmanlı coğrafyasına kabul edilmekle kalmadı, Avrupa'da haklarında üretilen ve yüzyıllar boyunca
baskı ve zulümlere yol açan önyargılardan da kurtulmuş oldu.