Le Cercle Gaulois Restoran'da
Avrupa'nın Dostları (Friends of Europe) tarafından verilen
akşam yemeğine katılan
Başbakan Tayyip Erdoğan, 2005 yılında
Kuzey Kıbrıs'a girip Türk Bayrağı'nı direkten çalmasıyla tanınan
Avrupa Parlamentosu Üyesi Rum
Milletvekili Rum Milletvekili Mario Matsakis'le tartıştı. Konuşması sırasında, Matsakis'in, "
İşgalci
Türk askeri Kıbrıs'tan ne zaman çekilecek?" sorusuna muhatap olan Erdoğan, Kıbrıs'taki süreci anlattı. Erdoğan, "1
Mayıs 2004'te
referandum yapıldı.
Kuzey Kıbrıs sözünde durdu ve yüzde 65
Annan Planı'na
evet çıktı.
Güney'de de yüzde 75 hayır çıktı. Doğru mu bu anlattıklarım.
Güney Kıbrıs yüzde 75 hayır dedi mi? Size soruyorum, soruma
cevap ver" dedi. Matsakis'in oturduğu yerden konuşmasını sürdürmesi üzerine Başbakan Erdoğan, "Şimdi mikrofonla konuşursan, mikrofonu oraya götürür müsünüz. Bununla bir yere geleceğim ben" diye devam etti. Mikrofonu eline alan Matsakis, "Siz hep 2004'ten bahsediyorsunuz. Referandumdan bahsediyorsunuz. Rum kesiminin aldattığını söylüyorsunuz. Artık 2009'a geldik, geriye bakmayın, ileriye bakın. Artık 2009'un gerçekleriyle konuşun" dedi.
Matsakis'in sözleri üzerine sertleşen Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Ne kadar güzel. Tam bir gazeteci gibi konuşuyorsun, ben bir gazeteci gibi konuşmuyorum. Ben olayın içerisinde, olayı yaşayan birisi olarak konuşuyorum. AB'yi aldatan Güney Kıbrıs olmuştur. Çok ilginç bir şey daha olmuştur. Ne yazık ki
1 Mayıs referandumundan sonra Güney Kıbrıs, AB'ye alınmıştır. Şansölye Merkel ne demiştir? 'Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması yanlış olmuştur' demiştir. Başını istediğin kadar salla. Bizim
ülkemizde güzel bir laf var da buraya uymaz. Yakışmaz bize. Çok güzel bir laf var, tam oturuyor buraya da..." Erdoğan'ın bu sözleri salonda bulunanlar tarafından alkışlandı.
"Ben sana gerçekleri anlatıyorum, yaşananları anlatıyorum" diyen Erdoğan,
27 Mayıs 2004'te de BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın
raporunu hazırladığını ancak raporun
Güvenlik Konseyi'nde sümen altı edildiğini belirten Erdoğan, "
Türkiye Cumhuriyeti asla işgalci bir ülke değildir. Kardeşlerinin yanında garantör olarak vardır. Aynı
Yunanistan gibi garantördür.
Yunanistan orada niçin varsa Türk askeri de onun için var" dedi.
Başbakan Erdoğan, kardeş düşünce kuruluşları Avrupa Dostları ile Güvenlik ve Savunma Gündeminin ortaklaşa düzenlediği akşam yemeğinde, ''Türkiye'nin Avrupalı Geleceği'' konulu bir konuşma yaptı. Erdoğan, anlatmak istediklerinin sorulara cevap vererek daha iyi anlaşılacağını belirterek konuşmasını kısa kesti. Erdoğan'a AB ve Kıbrıs konuları hakkında iki soru geldi. Başbakan, AB sorusuna cevap verdikten sonra Kıbrıs sorusunu soran parlamentere çattı. ''Türk askeri'' ve ''Türk garantörlüğü'' sorusuna Başbakan'dan sert cevap geldi.
Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda dinleyiciler arasında bulunan Güney Kıbrıslı bir parlamenterin Kıbrıs sorusu üzerine şunları söyledi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin kendine daha fazla güvenmesi gerektiğini söyledi. Çeşitli temaslar için Belçika'da bulunan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Dostları isimli bir düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantıdaki konuşmasında, Türkiye-
AB ilişkileri konusunda değerlendirmeler yaparken, şunları kaydetti:
''Güncel sorunlar, AB'nin küresel aktör olma gereğini gösteriyor. Avrupa'nın, içine kapanık, sadece kendi
refah ve mutluluğunu gözeten bir oluşum olduğuna inanmıyorum. Bugüne kadar ortaya koyduğu değerler evrensel niteliktedir. Bugünün dünyasında hiçbir ülke veya oluşumun kendini dışarıya kapatarak refah sürdürmesi mümkün değildir. Ortadoğu'da
kriz varken,
Afganistan,
Irak ve Lübnan'da sorunlar yaşanırken, enerji, çevre ve ekonomi konularında tehditler varken,
terör küreselleşirken, hiçbir ülke bu meselelerin dışında kalamaz. Bu kapsamda Türkiye'nin AB üyeliğinin daha fazla önem kazandığını düşünüyorum. Türkiye, AB için bir yük değil, bir ilave değer oluşturacaktır. Türkiye, AB'ye üye olduğunda yük olmayacak, yük alacaktır.
Küresel kriz AB'yi de bizleri de az veya çok etkisi altına almıştır. AB, bu büyük krizin üstesinden gelmek zorundadır. Çin ve Hindistan'ın yakında dünyanın 2. ve 6. ekonomileri düzeyine ulaşmaları Avrupa tarafından yakından izlenmelidir. AB, kendisine daha fazla güvenmeli ve daha fazla
dayanışma içinde olmalıdır.
AB, korku ve kaygı üzerine değil, ilerleme ve kalkınmaya dayalı yaklaşımlar sergilemelidir. Krize bir Avrupa kalesi oluşturarak değil, küreselleşmenin sağladığı fırsatlardan yararlanarak cevap vermelidir. Küreselleşmeyi bir fırsata dönüştürmelidir. AB, kurulduğu gibi 6 üyeli kalsaydı bugünkü
ekonomik gücüne ulaşamazdı. İngiltere'nin AB üyeliğinin 2 kez veto edildiğini,
İspanya ve Portekiz'in Avrupa dışında olduğunun iddia edildiği günleri hatırlayacaksınız. Bu ülkelerin bugün AB'ye katkılarını hiç kimse inkar edemez. Şimdi 500 milyon nüfusa sahip bir AB var. AB, bugün oynadığından çok daha önemli roller oynayabilir ve oynamalıdır. Çekingen, dağınık, içine kapalı, alternatif oluşturmayan ve küresel meseleleri uzaktan seyreden bir AB, ön plana çıkma fırsatını yakalayamaz. AB'nin, yeni üyerlerle genişlemesi ve vizyon geliştirmesi kaçınılmazdır.''
Erdoğan, daha sonra özetle şöyle konuştu:
''
Gümrük Birliği ile bu sürece katılmış olan bir Türkiye var. Türkiye, 12 yıldır bu sınavı başarıyla vermektedir. Türkiye, 1963'ten bu yana AB'ye girme mücadelesi veriyor. Aday olduk, fasılları müzakere ediyoruz. Bazen ortaya farklı tezler sokuyorlar, bunlar bizi üzüyor. Türkiye şu anda dünyanın 17., Avrupa'nın 6. büyük ekonomisidir. Böyle bir ülke niçin AB'ye yük olsun? Türkiye, küresel ekonomik krizin çözümünde de önemli bir rol üstlenebilecektir. ''
ERDOĞAN: ''GÜNEY KIBRIS, AB'Yİ ALDATTI''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel'de, Avrupa'nın Dostları isimli kuruluşun düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, Güney Kıbrıs'ın AB'yi aldattığını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda Kıbrıs konulu bir soru üzerine özetle şunları kaydetti:
''Kıbrıs'a
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir işgal kuvveti olarak girmedi. Yunanistan Kıbrıs'a niçin geldiyse, Türkiye de aynı gayeyle girdi. Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımız, kardeşlerimiz yokedilirken biz
seyirci kalamazdık. Türkiye garantör olarak gitti, Yunanistan da güneye bunun için geldi. 1974'ten sonra Yunan askeri niçin orada durduysa, benim askerim de onun için duruyor. İşin şimdiki boyutuna gelelim: AB üyesi olan Kıbrıs değildir. AB üyesi olan Güney Kıbrıs'tır. Eğer Kıbrıs AB üyesidir diyorsanız, o zaman adama sorarlar: 'Kuzey Kıbrıs'ı ne yapacaksınız? Kuzey Kıbrıs'takilere ne
hizmet verdiniz?' 2004, Annan Planı. Güney Kıbrıs bu plana 'evet' demedi. Kuzey Kıbrıs 'evet' dedi. AB bizzat şahsıma söyledi: 'Ne olur destekleyin, bu planı çıkaralım.'
Tarih 1 Mayıs 2004. Bizler önce çalışmaları yaptık, o süreci yaşadık. Annan ile görüştüm, 'Gelin artık şu Kıbrıs sorununu çözelim' dedim.''
Çalışma ve
müzakereler hakkında bilgiler veren Erdoğan, Kıbrıslı Rumlar'ın ve Yunanlılar'ın olumsuz tavırlarını anlattı ve şöyle devam etti:
''AB'yi aldatan Güney Kıbrıs olmuştur. Ne yazık ki bu referandumdan sonra Güney Kıbrıs, AB'ye alınmıştır. 27 Mayıs 2004'te Annan, raporunu hazırladı. Bu rapor hala BM Güvenlik Konseyi'nde sümen altında duruyor. Bu raporda neler olduğu hala açıklanmadı. Güney Kıbrıs hiç olumlu yaklaşımda bulunmadı ve hala da bulunmuyor. Şimdi AB üyesi olduğu için kenardan köşeden eline geçirdiği yetkiyi kullanıyor, olay budur. Türkiye ve TSK hiçbir zaman işgalci değildir. Kardeşlerinin yanında garantör bir ülke olarak vardır. Türkiye garantördür.''
Bir başka soru üzerine, ''
Enerjide dünya çok ciddi bir süreçten geçiyor'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''
Nabucco, Avrupa'nın doğalgaz sıkıntısını giderecek bir adım ve Türkiye de Nabucco üyelerinden bir tanesidir. Tedarik,
transit ve
tüketim başlıkları söz konusu. Türkiye, tedarikçi değil, taşıyıcı ve
tüketici ülkedir. Fakat tedarik konusunda da elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Şu anda doğalgaz ihtiyacımızın büyük bir çoğunluğunu
Rusya, ikinci derecede
İran, üçüncü derecede denizyoluyla
Cezayir ve komşu ülkelerden temin ediyoruz. Ama bunlar yeterli değil. Yeni adımlar atıyoruz. Çeşitlendirmeye gidiyor, hidroelektrik santralleri, termik santralleri artırıyor,
rüzgar ve güneş enerjisinden istifade etmek için adımlar atıyoruz.
Nükleer enerjiyle ilgili adım attık. Birkaç
nükleer enerji santrali kurmak zorundayız. Zaman kaybına tahammülümüz yok. Şu anda Yunanistan'a doğalgaz veriyor, İtalya'ya vermenin çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye, gelecekte Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılamakta önemli rol üstlenecektir.''