AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, masum vatandaşlara, güvenlik güçlerine
silah doğrultana, kurşun sıkana ''kader
kurbanı'' gözüyle bakarak müsamaha gösteremeyeceklerini bildirerek, ''
Türkiye'nin
teröre karşı kendini
savunma hakkı tartışılmazdır. Şu anda yapılan
operasyon da bu hakkın kullanılmasından ibarettir'' dedi.
Erdoğan, yaklaşık 1 ay aradan sonra yapılan partisinin
TBMM grup toplantısındaki konuşmasına, milletvekillerinin ve vatandaşların Kurban
Bayramını kutlayarak başladı.
Bu bayramda
toplumsal
dayanışma ruhunun daha çok güçlendiğini, milletin yediden yetmişe kucaklaşma imkanı bulduğunu,
ülkenin her köşesinde kardeşlik örnekleri sergilendiğini anlatan Erdoğan, deprem dolayısıyla Ankara'nın
Bala ilçesindeki vatandaşlara da ''geçmiş olsun'' dileğinde bulundu.
Depremde can kaybı olmadığını hatırlatan Erdoğan, depremin ilk anından itibaren, başta İçişleri Bakanı Beşir
Atalay olmak üzere tüm ilgililerin, Bala'da halkın yanında olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, toplumları yakınlaştıracak, medeniyetleri kaynaştıracak, önyargıları kıracak, mesafeleri giderecek bir iklime insanlığın bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğunu her zeminde seslendirdiklerini ve seslendirmeye devam ettiklerini belirterek, ''
Cami, kilise ve havrayı yan yana hoşgörü içinde yaşatan yüzlerce yıllık tarihi tecrübesi, Türkiye'yi, çağımızın en büyük küresel barış projesi olan Medeniyetler İttifakının sembol ülkesi haline getirmiştir'' diye konuştu.
Bayramların, bu hoşgörü ikliminin, yardımlaşma, dayanışma ve kaynaşma duygularının her yere yayıldığı özel günler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''
Kurban Bayramı bir kez daha göstermiştir ki Türkiye, 780 bin kilometrekare toprağıyla, 70 milyon vatandaşıyla bir bütündür, yek vücuttur, sarsılmaz bir kardeşlik iklimine sahiptir'' dedi.
Bayram dolayısıyla dünyanın en ücra köşelerine kadar
Anadolu insanının merhamet ve
şefkat elini uzatmasına vesile olan, Türkiye ile dünyadaki dost ve kardeşleri arasına
köprü kuranların çabalarının da her türlü takdirin üzerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, ''
Kızılay başta olmak üzere
yurt içinde ve yurt dışında zenginle
yoksul arasında, olanla olmayan arasında bir 'merhamet köprüsü' olmayı başaran
gönüllü kuruluşlarımıza,
sivil toplum örgütlerimize özellikle teşekkür ediyorum'' diye konuştu.
Erdoğan,
Hristiyan vatandaşların Noel bayramı ile
Musevi vatandaşların Hanuka bayramlarını da kutladı.
''GELİNEN NOKTADA 'YETER ARTIK' DEDİK''
Toplumsal dokunun bozulmadan korunmasının, gelecek nesillerin
emniyet ve güven içinde yaşamasının, kadim değerlerin, insani meziyet ve geleneklerin gelecek kuşaklara intikaline bağlı olduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aksi halde, dünyayı bir çatışma alanı olarak görmekten, güçlü olanın zayıf olana tahakkümünden kurtulamayız.
Bizim hükümet olarak, siyasi irade olarak bütün çabamız, milletimizin huzurudur, refahıdır, mutluluğudur. Ne yazık ki geçmişin büyük hataları, geçmişin büyük yanlışları bize ağır maliyetler ödetmiştir.
Bu ülkenin evlatlarının bir kısmı,
soğuk savaş yıllarının iki kutuplu dünyasında kurulan bazı tuzaklara düşmüş, ülkelerine bağlılıkları zedelenmiş, hatta anne ve babalarına bile küsmüşlerdir. Tezgahın gerisinde insanlık düşmanı arzularını gizleyen silah tüccarlarının, uyuşturucu tüccarlarının, terör tacirlerinin, uluslararası mafyanın kirli tuzaklarından, kimin ekmeğine yağ sürdüğünden bile habersiz bazı gençler, kendilerine de anne babalarına da bu ülkeye de büyük acılar yaşatmışlardır.
Ne var ki masum vatandaşlarımıza, güvenlik güçlerimize silah doğrultana, kurşun sıkana 'kader kurbanı' gözüyle bakarak müsamaha gösteremeyiz.
Gelinen noktada, terörün milletimize yaşattığı acılar için 'yeter artık' dedik ve Meclisimizin verdiği karar doğrultusunda, terörizmle mücadelede gereken her türlü adımı güçlü bir şekilde uygulamaya geçirdik.''
TERÖRLE MÜCADELE
Başbakan Erdoğan, hiç kimsenin kendilerinden,
terörist saldırılara, bir çok insanın canına mal olan bu menfur eylemlere sessiz kalmalarını bekleme hakkı olmadığını söyledi. ''Türkiye'nin teröre karşı kendini savunma hakkı tartışılmazdır'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şu anda yapılan operasyon da bu hakkın kullanılmasından ibarettir. İlk gün söylediğimiz gibi,
sınır ötesi operasyonların tek
hedefi,
terör örgütü PKK'dır.
Fakat muhalefetin, maalesef bu konulara yaklaşımında, 'AK Parti veya AK Parti
iktidarı, teröre karşı gerekeni yapmıyor veya geç kaldı. Terör için bu gibi adımlar mı atılmalı?' gibi, bu işi küçümseyici, 'Efendim, siyasi, diplomatik, askeri konularda gerekenler yapılmıyor'gibi hala bu tür yaklaşımlar içerisinde olması, gerçekten düşündürücüdür.
Siz bağcıyı mı dövüyorsunuz,
üzüm mü yiyorsunuz? Sizin derdiniz ne? Yapılacak bir şeyler var da bu iktidar bunu yapmıyorsa, gel onu söyle. Ama bunların ne yazık ki böyle düşündükleri, üretecekleri bir projeleri de yok zaten. Sadece durmadan hep 'Efendim işte şunu niye yapmadılar, bunu niye yapmadılar...' Ne yapacağız kardeşim? Varsa yapılacak bir şey söyle. O yapılacak olanı biz yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz, gel gör. Ne var söyle? Ama eğer hamaset istiyorsan, o sizin işiniz. Biz hamaset yapmıyoruz, iş yapıyoruz.
Yıllar yılı bu ülkede sadece avara kasnak gibi bu işte dönüp durdunuz, bir yere varamadınız. Devamlı
tahrik eden taraf oldunuz. Biz, tahrik eden taraf değil, problem çözen taraf olacağız. İşimizi biliyoruz. Yapılması gereken neyse, bunları düşünüyoruz, müzakere ediyoruz, tartışıyoruz, tüm güvenlik güçlerimizle, askerimizle... Ondan sonra da adımımızı atıyoruz. Bunları defaatle söylememize rağmen, hala 'ne yaptılar, ne ettiler...' Durmadan söylenen bu. Bunlarla bir yere varmak mümkün değil. Hala bunun üzerinden 'Acaba biz nasıl bir siyasi
rant devşiririz?' Bunun gayreti içinde olmak, bunlar
küçük hesap. Bu küçük hesapların içinde AK Parti olmayacaktır. Biz ülkemizde huzuru, barışı nasıl tesis edeceğiz, bunun gayreti içindeyiz.''
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan, hem sınırı güvenli hale getirecek hem bölgeye huzur ve istikrar getirecek başarılı bir operasyon sürecinde olunduğunu belirterek, ''Şu andan itibaren kim, nasıl değerlendirirse değerlendirsin; biz, hava harekatıydı, kara harekatıydı, ne gerekiyorsa bunların hepsini uluslararası hukukun verdiği yetkiler çerçevesinde kullandık, kullanıyoruz ve kullanacağız'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, sınır ötesi operasyonlarla ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Dost ve kardeş
Irak halkına, Irak'ın
toprak bütünlüğüne, ulusal birlik ve istikrarına olumsuz bir bakışlarının kesinlikle söz konusu olmadığını vurgulayan Erdoğan, tam aksine bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dost ve kardeş Irak halkının huzur ve refahına katkıda bulunmayı sürdürmekte kararlı olduklarını söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine ve istikrarına büyük önem verdiğini ve bu doğrultuda desteğini de sürdürmekte olduğunu ifade etti.
Uluslararası hukukun gereklerini de iyi bildiklerine, bundan kimsenin şüphesi ve endişesi olmaması gerektiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Siyasi, diplomatik, askeri, sosyal,
ekonomik, bütün tedbirleri ele alarak biz bu adımı attık ve bu yola böyle çıktık, böyle devam ediyoruz. Ama bakıyorsunuz, önüne koymuşlar kağıdı, o kağıttan 'İşte filanca ülke, operasyonu şöyle değerlendirdi, filanca ülke operasyonu böyle değerlendirdi' Biz bütün bunların hepsinin görüşmesini yaptık. Şu andan itibaren kim, nasıl değerlendirirse değerlendirsin; biz, hava harekatıydı, kara harekatıydı, ne gerekiyorsa bunların hepsini uluslararası hukukun verdiği yetkiler çerçevesinde kullandık, kullanıyoruz ve kullanacağız. Burada şunun iyi bilinmesi lazım; asla sivil hedefler bizim hedefimiz haline gelmemiştir, gelmeyecektir. Hedeflerimiz tamamıyla terör kampıdır, terör kamplarıdır ve bu istikamette bu çalışmalar, bütün teknolojik imkanlar kullanılarak yapılmaktadır.''
Türkiye için artık tahammül edilmez bir hal alan bu yaranın kapanması ve ''bu urun bünyeden çıkarılması için'' Irak yönetimine defalarca taleplerini ilettiklerini, ancak bütün dünyanın, bu çabalardan insanların yüreklerini ferahlatacak bir sonuç alınamadığını bildiğini anlatan Erdoğan, ''Aksine
hain eller; bu ülkenin gencecik fidanlarını kurutmaya, menfur cinayetlerine yenilerini eklemeye devam ettiler. Türkiye için sabrın tükendiğini, bıçağın kemiğe dayandığını hep ifade ettik. Bugün Türkiye, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine, sivil vatandaşına, üniformalı evladına, askerine ve polisine yapılan saldırılara karşı gereken cevabı veriyorsa, buna da bu saatten sonra kimsenin bir itirazı olamaz'' diye konuştu.
Dünyada teröre ağır bedeller ödeyen pek çok ülke ve pek çok toplum bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Eminim ki onlar bizim neler çektiğimizi, bu noktaya nasıl geldiğimizi çok iyi anlıyor'' dedi.
''ARAÇLARI YAKANLARI BAĞIŞLAMA HAKKIMIZ OLABİLİR Mİ?''
Erdoğan, dün
akşam itibariyle, son günlerde y
akılan
araç sayısının 39'a ulaştığını belirterek, ''Bu araçların sahiplerinin ne günahı var? Bu araçlar kimindir, neyin nesidir? Niye bunlar yakılır? Şimdi bunları yakanları, bir vatandaş olarak bağışlamak hakkımız olabilir mi? Hele hele işin idari noktasında bulunanlar olarak buna
seyirci kalmak mümkün olabilir mi?'' diye sordu.
Doğup büyüdüğü İstanbul'un
Kasımpaşa semtinde ellerinde
molotof kokteylleri ve bombalarla halkı sürekli
taciz edenler olması ve bunlara karşı polisin elinden gelen tüm imkanları seferber etmesi karşısında ''Niçin polis böyle davranıyor?'' deme hakkı olup olmadığını soran Erdoğan, ''Bu hassasiyetler, ister istemez artık halkımızda da bizde de bir şeyler meydana getiriyor. Bütün bunlara rağmen biz diyoruz ki 'Duygusal olmayacağız ama gereken neyse bunu da kusura bakmasınlar yapacağız'. Bunlara ne
mağdur ne masum diyemeyiz. Dersek, o mazlum durumunda olan insanlara haksızlık etmiş oluruz. Benim vatandaşımın yaşama hakkına, huzuruna kastedenlere, kusura bakmayın biz 'güle güle' diyemeyiz, gereken neyse bunu yapmak durumundayız. Çünkü mal, can, akıl, nesil, ecdat güvenliğini sağlamak bizim görevimizdir'' dedi.
''TERÖRİSTİN KÖKENİNE, IRKINA, KAVMİNE BAKMIYORUZ''
Erdoğan, aktif şekilde yürüttükleri diplomatik temaslar sonucu, uluslararası toplumun her zamankinden daha fazla Türkiye'nin haklılığını kabul etmeye ve bunu ifade etmeye başladıklarını gördüklerini anlattı. Erdoğan, ''Bizim komşularımıza yönelik hiçbir olumsuz veya hasmane girişimimiz olamaz. Ama Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum içine girenlerin de Türkiye'nin gücünü, kararlılığını ve iradesini görmeleri, iyi anlamaları kendi yararlarınadır. Bizim hedefimiz, bir kere daha ifade ediyorum, sadece ve sadece Irak'ın kuzeyinde konuşlanan terör örgütü kampları ve mensuplarıdır. Biz teröristin kökenine, ırkına, kavmine bakmıyoruz, bizim için terörist kim olursa ve neye
hizmet ediyor olursa olsun teröristtir'' diye konuştu.
Milletin asırlar boyunca bir ırk, kavmiyet problemi olmadığını, farklı etnik kökenlerden, farklı kültürlerden, farklı
inanç ve mezheplerden gelmiş, ama daima dost, daima kardeş, daima yoldaş olmuş bir millet olduklarına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu milletin hamuru dostlukla, kardeşlikle, sevgiyle yoğrulmuştur; bir bütün olmuştur. Esasen bölücü, ayrılıkçı terör odaklarının bozmaya çalıştığı ahenk de bu değil midir? Şu bir gerçek ki bu hain odaklar sadece bu ülkenin gencecik yiğitlerini değil, bizim kardeşlik duygularımızı, millet olma irademizi, birlik ve dirliğimizi, toplumsal ahengimizi hedef alıyorlar. Sadece bizim vatandaşlarımıza değil, sınırın öbür tarafında bulunan,
Kuzey Irak'ta yaşayan insanlara, dost ve kardeşlerimize de çok büyük zararlar veriyorlar. Bizim amacımız, terörü sadece ülkemizin sınırlarından değil, bu bölgenin yakasından söküp atmaktır. Bu ağırlığı, yıllar boyunca acılar çekmiş bu coğrafyanın üstünden kaldırmaktır. Bölgenin bir an önce istikrar kazanması, huzur ve refaha, gelişme ve
kalkınmaya ulaşmasıdır.''
Erdoğan, terörist faaliyetlerin, sadece Türkiye'nin bazı bölgelerinin değil, Kuzey Irak'ın da gelişiminin önünde büyük engel olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu sonuca ulaşmak, en çok da Güney
doğu Anadolu Bölgemizde yaşayan vatandaşlarımızın arzuladığı bir sonuçtur. Zira teröristler en çok o bölgenin insanına zarar vermişlerdir. Eğer bugün
Güneydoğu Anadolu bölgemizde farklı bir
girişimci gelip yatırım yapamıyorsa, bu endişeler sebebiyle yapamıyor. Eğer orası da bir huzur bölgesi olsaydı, inanıyorum ki bugün o bölgede de onlarca, yüzlerce girişimci gelip yatırımını rahatlıkla yapabilecekti. Ama bundan dolayı bu yatırımı yapamıyor ve sayılar istediğimiz miktarda olmuyor. Orada bir korku, orada bir umutsuzluk, bir güvensizlik iklimi ne yazık ki olduğu için gelemiyorlar. Bunu da terör örgütü özellikle istiyor. Oranın kalkınmasını istemiyor. Bu bakımdan bölücü PKK terör örgütünün, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki vatandaşlarımın refahı, huzuruyla ilgili herhangi bir derdi yoktur. Bölgenin kalkınmasıyla ilgili derdi yoktur. Onun için de bugüne kadar o bölgede benim
Kürt kökenli vatandaşlarımın hiçbir zaman temsilcisi olmamıştır, olmayacaktır.''
''TERÖR ODAKLARININ DEZENFORMASYON ÇABALARI...''
Başbakan Erdoğan, ülkenin her karış toprağını ve her insanını bir bildiklerini, bu yola böyle çıktıklarını belirterek, ''Aramızdaki kardeşlik hukuku, ebedidir. Bu bizim o yüksek değerlerimizden geliyor. Aramızdaki vatandaşlık hukuku, hepimizi, bu ülkenin bütün evlatlarını eşitlemiştir. Bu ebedi hukuku bugüne kadar hiçbir güç bozmaya muktedir olamadı, inşallah bundan sonra da olamayacaktır'' dedi.
Türkiye'nin, Hakkari'den Edirne'ye 70 milyon vatandaşın anavatanı, yurdu, evi olduğunu ifade eden Erdoğan, hiç kimsenin, yapılan operasyonların sivil hedeflere yönelik olmadığı, olmayacağı konusunda kimsenin şüphesi ve endişesi olmamasını istedi ve her an bu konuları takip ettiklerini, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını bildirdi.
''Her kim, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta yaşayan sivillere zarar verdiğini, zarar vereceğini söylüyorsa yalan söylüyor'' diyen Erdoğan, ortaya atılan iddiaların, iftiraların kaynağının, yine terör odakları olduğunu, bu işin propagandasını böyle yaptıklarını kaydetti.
Erdoğan, ''Hem sınırımızı güvenli hale getirecek, hem bölgeye huzur ve istikrar getirecek başarılı bir operasyon sürecindeyiz. Genel anlamda dünyada haklılığımız teslim ediliyor, kabul ediliyor. Türkiye, bu operasyonla ilgili daha önce hiç olmadığı kadar büyük destekler görüyor. İnanıyorum ki terör odaklarının dezenformasyon çabaları da karşılık bulmayacak, akim kalacaktır. Nimeti de külfeti de adaletle paylaşan 70 milyon insan bir ve beraber olarak aydınlık geleceğimize yürüyeceğiz'' dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılında büyümenin yüzde 5.5 civarında gerçekleşmesini öngördüklerini; cari açığın da yine bu yıl GSMH'nin yüzde 8'i civarında seyretmesini beklediklerini söyledi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2008 yılını,
demokrasi çıtasını daha çok yükseltmek, ekmeği daha çok büyütmek, adaleti daha çok yaygınlaştırmak, toplumsal sorunları daha kalıcı çözümlere ulaştırmak için canla başla çalışarak geçireceklerini bildirdi.
''Bunun için yeterli azmimiz, irademiz, sağlam bir öz güvenimiz var'' diyen Erdoğan, çözemeyecekleri hiçbir sorunları olmadığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Yeter ki, milletçe birlik ve beraberliğimizi koruyalım, yeter ki, demokrasiden, adaletten, hukuk devletinden geriye doğru bir tek adım atmayalım'' dedi.
Türkiye'nin, AK Parti iktidarıyla yakaladığı ekonomik kalkınma ivmesinin, 2007 yılında da yükselmeye devam ettiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Hatırlayınız, 2003 yılı sonu rakamları tek tek belli olmaya başladığında, milletçe büyük bir coşku yaşadık. Ekonominin hemen tüm göstergelerinin, geçmiş yıllara oranla çok hızlı bir iyileşme gösterdiğine şahit olduk.
2004 yılıyla birlikte ise bu göstergelerin artık rekora doğru koşmaya başladığını gördük. 2005 ve 2006 yıllarında ve bu yıl sürekli olarak kendi rekorlarımızı kırdık.
Dikkat ediniz, 2003 yılında, 2004 yılında ekonomide sevindirici başarılar elde ederken, birileri çıkıp, '
kriz sonrası toparlanma', 'küresel iyileşmenin yansıması', 'tesadüf', 'gelip geçici' dediler. Bunun böyle olmadığını, sonraki yıllar gösterdi. İstikrar, güven, kararlılık,
disiplin, tutarlılık ekonomiye hakim oldu ve Türkiye, daha önce hiç görmediği derecede bir atılım sürecine girdi.''
''MİLLETİN DESTEĞİ OLMADAN ÇÖZÜME KAVUŞAMAZ''
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin hiçbir sorununun, meselesinin milletin desteği olmadan çözüme kavuşamayacağını belirterek, ''Siyasette de bu böyledir, diplomaside de böyledir, hiç şüphesiz ekonomide de böyledir'' dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, ''Parlamentoda olan muhalefete soruyorum: Biz, eğer 2000 ve 2001 yıllarındaki krizlerin neden olduğu ruhi çöküntü halini kıramasaydık, yeniden ümitleri yeşertmeseydik, asla bugün geldiğimiz noktaya ulaşamaz, bugün elde ettiğimiz başarıları kaydedemezdik'' diye konuştu.
Milletin; politikalarına inandığını, hedeflerine güvendiğini, kararlılıklarını takdir ettiğini ve bu heyecan içinde ekonomik kalkınma mücadelesi için elinden gelen her türlü desteği sağladığını kaydeden Erdoğan, ekonomide iyimserlik, moral ve güven ortamının son derece önemli bir unsur olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, toplum, moralini, güvenini kaybettiyse, kötümser bir hale geldiyse, ekonomik hedeflerden dahi bahsedilemeyeceğini söyledi.
''BÜYÜMENİN BİR İLERİ, İKİ GERİ GİTTİĞİ SÜREÇ''
''Enflasyonun yüzde 30'larda seyrettiği bir ortamda, kimden ne bekleyebilirsiniz?'' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Büyümenin bir ileri, iki geri gittiği bir süreçte,
üretim için işçiyi nasıl motive edebilirsiniz, işvereni nasıl motive edebilirsiniz? Böyle bir ortamda, yatırımdan, üretimden, ihracattan, istihdamdan nasıl söz edebilirsiniz? Bakın, son 5 yılda, Irak'taki sıkıntıları gördük, petrol fiyatlarının tarihi zirvelere ulaşmasını yaşadık. Yine bu süreçte, 2004 yılında bir yerel
seçim, 2007 yılında bir genel seçim, bir
referandum ve bir
cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık. Bütün bunlar ekonomideki moral, güven ve iyimserlik unsurlarını zedeleyebilecek gelişmelerdi, ancak hamdolsun hiç biri bizi hedeflerimizden saptırmadı.
Bundan önce bir seçim dediğimiz zaman, 'seçim ekonomisi' derler, 'acaba bu yılın sonu nasıl gelecek?' diye herkesi bir endişe kaplardı. Ama şimdi böyle bir şey oldu mu? Batıda bize girişimciler hep şunu sordular: 'Acaba seçim ekonomisi, Türkiye'de farklı bir şeyler, olumsuz gelişmeler olabilir mi?...' Biz de kendilerine 'rahat olun, girişimlerinizde bir aksama olmasın' dedik. Onun içindir ki; 2006 yılında uluslararası küresel, doğrudan yatırım 20 milyar doları buldu. Niye? Artık bir istikrar var. Bugün, geleceğe ilişkin net, belirgin, tutarlı, ulaşılabilir hedefler koyan ve bunlara ulaşan, sağlam, dirençli, potansiyeli yüksek bir Türkiye ekonomisi var.''
2008 YILI BÜTÇESİ
Başbakan Erdoğan, 2008 yılı bütçesinin geçen hafta Meclisten geçtiğini ve yasalaştığını anımsatarak gelecek dönemde de aynı disiplin ve kararlılığın sürdürüleceğini ve hedeflerin tutturulacağını ifade etti. Erdoğan, 2008 yılında büyümenin, iç talebin de katkısıyla, yüzde 5.5 civarında gerçekleşeceğini öngördüklerini söyledi.
2007 yılı itibariyle yatay bir seyir izleyen cari açığın, 2008 yılında GSMH'nin yüzde 8'i civarında seyretmesini beklediklerini kaydeden Erdoğan, ''İhtiyatlı para politikalarımız devam edecek, enflasyonda orta vadeli hedeflerimiz de tutturulacaktır'' dedi.
Erdoğan, kamu borç yükünde 2007 yılında önemli oranda gerileme kaydettiklerini dile getirerek, ''2001 yılında yüzde 90.4 seviyesinde olan kamu net borç stokunun GSMH'ye oranının, bu yıl sonu itibariyle yüzde 40'ın altına inmesini beklediklerini bildirdi.
''TÜRKİYE, TARİHİ REKORLARINA YENİLERİNİ EKLEYECEK''
2008 yılında özellikle yapısal reformlar konusundaki kararlılıklarının devam edeceğini ifade eden Erdoğan, ''Allah'ın izniyle, 2008 yılında da Türkiye milletçe çalışacak, üretecek ve 2003 yılından beri olduğu gibi tarihi rekorlarına yenilerini ekleyecektir'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 2008 yılının, millet başta olmak üzere, bütün insanlık için daha müreffeh, daha adil, barış ve huzur dolu bir yıl olmasını diledi.
AA
AA