Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde gerçekleştirilen 22. Dönem 5. Yasama Yılı Kapanış Resepsiyonu'na katıldı.
Meclis'te bugün cumhurbaşkanını halkın seçmesine dair yasanın geçmesini değerlendiren Erdoğan, "Maksat hâsıl olmuştur. Önemli olan odur. 366 ile 375 arasında değişen oylar çıktı. Maksat hâsıl olmuştur. Hayırlı olsun." dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'nun açıklamasının sorulması üzerine Erdoğan,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın gerekli açıklamayı yaptığını söyledi. "O yeterli değildi" denmesi üzerine Erdoğan, "Biz noktayı koyduk. İşi uzatmayalım" ifadesini kullandı.
Referandum süresinin 120 günden daha aşağı çekilmesinin Genel Kurula gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine ise Erdoğan, "Gelebilir. Niye gelmesin. Biz millete gitmenin önünü açıyoruz" dedi.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın konuşmasında meclisin kapandığına dair ifadenin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Bugün için söylemedi onu. 3 Haziran'a kadar çalışıyoruz. 3 Haziran akşamı kapatıyoruz" şeklinde konuştu.
Meclis Başkanı Arınç konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'ın bulunduğu kısma geldi. Arınç'ın konuşmasında "bütün milletvekillerini aynen yeni dönemde de burada görmek istiyoruz" sözünün hatırlatılması üzerine ise Arınç "350 bizim. 150 de onlardan gelse fena mı olur?" diye karşılık verdi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN ULUSA SESLENDİ
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, seçmenlerin oy kullanmak üzere
sandık başına gitmelerinin kutsal bir vatandaşlık görevi olduğunu söyledi. Demokrasilerde hükümetlerin sandıkla iş başına gelip, sandıkla gittiklerini belirten Erdoğan, "Kendisini kimin idare edeceğine bizzat millet karar verir." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz'da yapılacak genel
seçimler öncesinde son
ulusa sesleniş konuşmasını yaptı. Erdoğan, "Bildiğiniz gibi
ülkemizin geleceği, milletimizin beklentileri doğrultusunda başlattığımız değişim ve gelişme süreci adına, huzur ve istikrarımızın korunması adına son derece önemli bir seçim sürecinin başındayız. Bu sen ulusa sesleniş konuşmamda hissiyatımı, duygularımı sizlerle paylaşmak, geleceğimiz adına çok belirleyici olduğuna inandığım ortak sorumluluklarımızı hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum." dedi.
Türkiye'nin son dört buçuk yıllık dönem içinde attığı ileri adımları, hayatın her alanında aldığı mesafeleri ve nihayet yakalamış olduğu huzur ve istikrar ortamını son derece değerli kazanımlar olarak nitelendiren Erdoğan, "Ülkemizin gerçekleri, yaşadığımız çağın gerekleri ve milletimizin beklentilerini karşılamak için başlattığımız değişim ve gelişme hamlesinin yarım kalmamasını, geleceğimiz açısından hayati derecede önemli buluyorum. Gerek dünyanın gidişatı, gerekse bölgemizdeki gelişmeler, ülkemizdeki huzur ve istikrar ortamının korunmasının Türkiye için önümüzdeki dönemde çok daha fazla önem kazanacağını açıkça gösteriyor." diye konuştu.
"HER VATANDAŞIMIZ HUZUR VE İSTİKRAR ORTAMININ KORUNMASINDA EN AZ BİZİM KADAR HASSAS"
Türkiye'nin son dönemde ekonomide, siyasette,
yönetim anlayışında, sosyal
hizmet alanlarında, yatırımlarda ve dış meselelerde elde ettiği her kazanımın huzur ve istikrar ortamının eseri olduğunu aktaran Erdoğan, "Her vatandaşımızın elimizdeki en değerli servet olan bu huzur ve istikrar ortamının korunmasında, en az bizim kadar hassas olduğunu biliyor, milletimizin sağduyusuna, tarihimizin her döneminde bu topraklardan eksilmeyen aklıselime sonuna kadar inanıyor, güveniyorum." ifadesini kullandı.
"Bu vesileyle önümüzdeki seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini, yapılacak bu önemli seçimin Türkiye'nin mutlu ve müreffeh geleceğine uzanan yolun kapısını sonuna kadar açmasını temenni ediyorum." diyen Erdoğan, demokratik rekabete katılan bütün siyasi partilere şimdiden başarılar diledi.
Erdoğan şöyle devam etti: "Siyasi partilerimizin hasım değil, sadece
rakip olduklarını unutmayalım. Hepsi, ülkemiz için, milletimiz için iyi ve doğru olanı yapmak iddiasıyla göreve talip olarak bu
yarışta yer almaktadır. Nihayet karar, aziz milletimizin, yani sizlerindir. Önümüzdeki demokratik yarış sürecinin bu anlayışla saygı, hoşgörü, huzur ve sağduyu içinde geçeceğine inanıyorum. Seçmenlerin oy kullanmak üzere sandık başına gitmelerinin kutsal bir vatandaşlık görevi olduğunu da bu vesileyle hatırlatmak istiyorum."
"HÜKÜMETLER SANDIKLA İŞ BAŞINA GELİR, SANDIKLA GİDER"
Demokrasilerde hükümetlerin sandıkla işbaşına gelip sandıka gittiklerini vurgulayan Erdoğan, "Kendisini kimin idare edeceğine bizzat millet karar verir. Onun için
demokrasi, millete güvenmektir. Milletin aklına, iradesine saygı duymaktır. Hükümetler gelip geçicidir.
Kalıcı olan millettir, bayraktır, vatandır, devlettir.Bizler bu makamlarda baki değiliz. Bugün bizim oturduğumuz koltuklarda dün başkaları vardı. Bunu hiç bir zaman unutmadık. Hep dedik ki, maksat baki olan bu kubbede hoş bir seda bırakmaktır.Bizim gökkubbemiz,
Türkiye
Cumhuriyeti'dir. Bu gökkubbe altında birlik ve beraberliğimizi herşeyin üstünde tuttuk, bundan sonra da tutmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
En büyük hizmeti milletin birlik ve beraberliğine, cumhuriyete ve demokrasiye yaptıklarını aktaran Erdoğan, "Sorunlardan kaçan, üstünü örten anlayışların Türkiye'yi ne hale getirdiğini geçmişte hep beraber yaşadık, bunları hep birlikte gördük. Biz, sorunların üstüne giderek Türkiye'yi ayak bağlarından, sırtındaki o yüklerden kurtarmanın mücadelesini veriyoruz." dedi.
"BUGÜN TÜRKİYE DÜNDEN ÇOK DAHA İYİ DURUMDA"
"Bugün Türkiye'nin dünden çok daha iyi olmadığını kim söyleyebilir?" diyen Erdoğan, "Bugün insanlarımızın dünden daha
yoksul olduğunu, Türkiye'nin yolsuzluklar konusunda dünden daha kötü, özgürlüklerde dünden daha geri olduğunu söyleyebilmek mümkün mü?" diye sordu.
Dar ve orta gelirliler ile üst gelir grubundakiler arasındaki makasın bu dönemde daralmaya başladığını ifade eden Erdoğan, şunları dile getirdi: "Milyonlarca insanımız
yoksulluk sınırının altında yaşamaktan kurtularak orta
sınıf bir hayat standardına doğru yürümeye başlamıştır. Her gün bir yenisi patlayan yolsuzlukların,
batık banka skandallarının, çetelerin,
ihale mafyalarının sonu da bu dönemde gelmiştir.Türkiye bir yasaklar ülkesi olmaktan çıkmış, özgürlükler en çok bu dönemde genişlemiştir."
Demokrasinin direği olarak nitelediği orta tabakanın tekrar yaygınlaşmaya başladığını söyleyen Erdoğan, "Orta tabaka hayat standardı, benim için, kaliteli ve ulaşılabilir bir eğitim ve sağlık hizmeti, gerçekleştirilebilir bir ev ve
araba hayali demektir. Dün hayal olanlar bugün milyonlarca insanımız için gerçeğe dönüşmüş, kalan milyonlar için de ulaşılabilir hale gelmiştir. İşte o dünün umutsuzluk, karamsarlık ve korku ülkesi olan Türkiye'nin bugün bir umutlar, imkanlar ve fırsatlar ülkesi haline geliş öyküsü budur." diye konuştu.
"ÜLKEDE UMUTSUZLUK VE KARAMSARLIK HAVASI YAYILMAK İSTENİYOR"
Ülkede umutsuzluk ve karamsarlık havasının yayılmak istendiğine işaret eden Erdoğan, "Açık söylüyorum; önümüzdeki en büyük
tehlike bu havaya teslim olmaktır. Bu Türkiye'ye, kendi kendimize yapacağımız en büyük haksızlık olacaktır. Başta da söyledim, hükümetler gelip geçer, aslolan umutlarımızı, gelecek ideallerimizi kaybetmemektir. Birlik ve beraberliğimizi,
toplumsal huzur ve barışımızı herşeyin üstünde tutmak mecburiyetindeyiz." dedi.
Türkiye'nin bir çok açıdan tarihi bir dönemden geçtiğini dile getiren Erdoğan, "Bu süreç, zorluklarının yanında önümüze çok önemli imkan ve fırsatlar çıkarmış bulunuyor." ifadesini kullandı. Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin, dünya siyasetinin oyun sahası haline geldiğini söyleyen Erdoğan, şu görüşleri aktardı: "
Küresel güç mücadeleleri bu bölgede, bizim mahallemizde yaşanmaktadır. Bütün olumsuzluklarıyla birlikte dünyanın ve bölgemizin bu yeni şartları bizi yeniden öne çıkarıyor. 21. yüzyılın imkan ve fırsatlarını değerlendirmekten Türk milletini alıkoyacak bir şey varsa o da, içe kapanmacı, izolasyonist anlayışlardır. O da, birlik ve beraberliğimizi bozan, bizi kendi içinde kavgalı, tartışmalı bir toplum haline getirmek isteyen anlayışlardır.İşte, önümüzdeki en büyük tuzak budur. Gerek karşı karşıya bulunduğumuz zorlukları aşmanın, gerekse ayağımıza gelen tarihi fırsatları değerlendirmenin tek yolu toplumsal barışımızı güçlendirmektir. Aykırı sesler kimseyi yanıltmasın. Farklılıklarımız, ortak değerlerimizde birleşmeye mani değildir.84 yıllık Cumhuriyet rejimimiz milletimizle kucaklaşmayı başarmıştır; milletimiz de demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet değerlerimizin sahibidir."
Türkiye'nin, etnik kökeni, inancı, bölgesi, düşünce ve cinsiyeti ayırt edilmeksizin bütün vatandaşlarıyla barışık bir toplum olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Uzun yıllardır mücadele ettiğimiz bölücü terörün zeminini kurutacak olan da budur. Milletimizin devletiyle olan vatandaşlık bağlarını güçlendirmenin, güven ve sadakat ilişkisini sağlamlaştırmanın yolu da buradan geçmektedir. Unutmayalım ki, birlik ve bütünlüğümüzün güvencesi, devlet-millet kucaklaşmasıdır. Devletimiz, hiçbir ayrıma gitmeksizin vatandaşlarımızı kucaklayacak, şüphe duvarları aradan kalkacak, vatandaşlarımız da devletimize güvenecektir." diye konuştu.
"Birlik ve bütünlüğümüze yönelik tehditler dün olduğu kadar bugün de vardır. " diyen Erdoğan, "Elbett
e devletimiz, hukuk zemininde birlik ve bütünlüğümüze yönelik tehditlerle mücadele edecek, Cumhuriyetimizin temel niteliklerini koruyacaktır. Bölücü terörle de, aşırı uçlarla da mücadelemiz devam edecektir." ifadesini kullandı. Bunun için gerekli imkan ve kabiliyetlere sahip olunduğunu aktaran Erdoğan, "Ancak bunu yaparken insanlarımızı aşırı uçlara itmek yerine kazanmayı esas alan kucaklayıcı, birleştirici bir dil ve yöntem kullanmak mecburiyetindeyiz." dedi.
Türkiye'nin içinden geçtiği tarihi süreci yanlış
analiz edenlerin zaman zaman içe kapanmacı sloganlar attıklarını kaydeden Erdoğan, "Türkiye, içe kapanmakla dışa açılmak arasında bir
tercih yapmak durumunda değildir. Hiç kimse yanlış bir vehme kapılmasın; sadece sınırlarımızın güvenliğini sağlayarak, kendimizi dünyanın geri kalanından izole ederek çıkarlarımızı korumamız bugünün dünyasında mümkün değildir.Aramızda coğrafi mesafeler olsa dahi bugün hiçbir ülkenin menfaatleri, diğerlerinden ayrı düşünülemez durumdadır. Küreselleşme dediğimiz gerçek işte budur." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE EKONOMİSİ 20 DÖNEMDİR ÜST ÜSTE BÜYÜYOR"
Türkiye ekonomisinin 20 dönemdir üst üste büyüdüğünü vurgulayan Erdoğan, "Bu, tarihimizde daha önce hiç yaşanmamış bir gelişmedir.Türkiye'nin borçları, 2005 ve 2006 yıllarında azalma gösterdi, bunun da tarihimizde bir örneği yoktur." ifadesini kullandı.
Ekonomide Maastricht kriterlerinin yakalandığını belirten Erdoğan, "Türkiye artık güçlü bir ülke. Eğer biz devletin borcuna bakacak olursak dünyanın en borçlu ülkesi
Amerika, en borçlu ülkelerinden bir tanesi
Japonya,
Almanya. Ama milli gelirleriyle mukayese edildiğinde durumun hiç de öyle olmadığını görüyorsunuz. " dedi.
Erdoğan şu görüşleri aktardı: "İhracatımız son ay 94 milyar doları yakaladı, 79 yılda 36 milyar dolar ama dört buçuk yılda bakın bunun üzerine koyduğumuz rakam 58 milyar dolar ve şimdi hamdolsun 94 milyar doları yakaladık ve bu yıl sonu itibarıyla 100 milyar doları hedefledik. Doğrudan uluslararası yatırımlar 20 milyar doları yakaladı geçen yıl sonu itibariyle. Bu yıl ise ilk 4 ayda 14 milyar doları yakaladık. Bu yatırımlar fabrikadır, bunlar bankadır, bunlar çeşitli birçok yatırımlarla ülkemize gelen küresel sermayedir.
Turizm gelirlerimiz 18 milyar doları aştı. Millet olarak bu gelişme seviyelerine de ilk defa şahit oluyoruz. Milli paramızdan 6 sıfırı bir defada attık, olmaz diyorlardı yaptık, eğer bunu yaparsanız enflasyon patlar diyorlardı tam aksine çatladı tek haneli rakama düştü, yüzde 30'un üzerindeyken tek haneli rakama geldi. Geçmişe bakarsanız sadece eklenen sıfırları görebilirsiniz.Ve enflasyon tek haneli oranlara indi, inşallah bundan sonra böyle devam edecek. Bunun bir başka örneği bundan 35 yıl öncesindedir. Gören gözler için Türkiye'nin tarihi bir değişim,
gelişim ve ilerleme içinde olduğu ayan beyan ortadadır."
Erdoğan, ulusa seslenişinde
Ağrı, Van ve Şanlıurfa'daki sel felaketlerinde hayatını yitiren vatandaşlara da Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, "Geride bırakmış oldukları kederli ailelerine şahsım, milletim adına
başsağlığı diliyor, sabırlar diliyorum." dedi.
Cihan