Ama
Ergenekon'un
beyin takımı alternatif oluşumlara ve yeni figuran arayışlarına hemen başladı. Yeni yapılanmayı tamamlamış olabilirler, belki de son gerilimler, icraatlar yeni figüranların marifetidir.
Ergenekon'a epeyce
darbe vuruldu ve Ergenekon yapılanmasının taşeronları, eski
eylem planları deşifre edildi; ama aynı beyne bağlı öteki el
PKK ve KCK'nin derinliklerine, bağlantılarına inilemedi.
Hükümet kör döğüşüne dönüştürülen
açılıma zarar verir diye
Kürt Ergenekonu KCK'ya müdahale edilmesine engel oldu. Bu konuda
yargıya müdahale denecek kadar
baskı uyguladı ve ellerindeki sağlam bilgi ve delillere rağmen kolluk güçlerinin
operasyon yapmasına müsaade etmedi.
Kamuoyu Ergenekon'un vahşetlerine, eylem planlarına, karanlık hesaplarına muttali oldu ve ürperdi. Ama benzer cinayetlerin vahşetlerin, provokasyonların öteki tarafı PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya bir şey yapılamadı. KCK beyniyle, figüranlarıyla taşeronlarıyla dimdik ayakta ve son günlerde tam gaz icraatta.
Şu sıralar sudan sebeplerle, 17 cm2 lik gerekçelerle memeleketi katıp karıştırıyorlar. DTP'nin KCK emrindeki
siyasetçileri de
komik gerekçelerle çıkarılan anarşiye siyasi söylemler geliştimekle meşguller.
Kürtler lehine düzenlemelerin yapıldığı, demokratik adımların atıldığı böyle bir zamanda DTP-KCK-PKK'nin Ergenekon'un değirmenine su taşıyan tutarsız, anlamsız tavırlarını umarım sağduyulu Kürt vatandaşlarımız not ediyor ve farkediyorlardır. Ama
ırkçılık ve şovenizm öyle bir hastalıktır ki; bir insana bulaştımı en açık gerçekleri bile görmenize engel olur.
Bizim Kek Türkler Ergenekon'un onca numarasına, oyununa, İsrail'e-ABD'ye çıkan baglantılarına rağmen hala bu
örgütün “yararlı”, “milli” bir örgüt olduğuna kendilerini inandırmaya devam ediyorlar. Şovenizmin tutsağı olmuş Kürtlerin PKK-DTP-KCK'nın son yaptıklarından bir
ders, hikmet çıkarabileceklerini sanmam. Belkide pek çoğu, Ergenekoncuların kontrolünde konuşan, askerin denetimindeki Öcalan'ın cezaevi şartlarının olumsuzlaştırıldığına inanıyorlardır.
Beynini başkasına satmış, kendi namına başkalarının düşünüp karar verdiği, figuranlaşmış böyle insanları, APO'nun Ergenekon'u kullanan ellerce yönlendirildiğine, bir kafesten süfle edildiğine, bir piyon olduğuna inandıramazsınız.
Kek Türklerin Türk ve
Müslüman olmayan üretilmiş aktörleri “baş Türkçü”, “milliyetçiliğin babası” olarak
algılamaları gibi; pek çok Kürt de gerçekler ortaya çıksa bile “serok”, “büyük lider” Apo figürünü algı dünyalarında yaşatmaya devam edeceklerdir.
O nedenle bu yazılar “aklını başkasına ipotek etmiş”, “mankurtlaşmış” ulusalcılara ve Kürtçülere hitap etmiyor. Onlar eğer rollerinin farkında olarak bu işleri yapmıyorlarsa, Psikiyatrik tedaviye muhtaç zavallılardır. Onlara harcanacak
vakit, yazı, söz,
nasihat abestir, israftır.
Açılım nedeniyle yükselen
tansiyon derinlerin güdümündeki Ergenekonculara Ulusalcılara ve PKK-KCK'ya bulanık bir atmosfer olusturdu; ortalıgı karıştırabilmeleri için verimli bir ortam hazırladı.
Ergenekon ve KCK-PKK birbirini bir kaldıraç gibi kullanarak ve biri diğerini besleyerek
ülkenin tansiyonunu ustaca yükseltiyorlar.
Son günlerde şahit olduğumuz gerilimler, protestolar, taşlamalar,
karakol basmalar, DTP konvoylarının önünü kesmeler, puslu bir ortam hazırlamak ve çözümü engell
emek için Derin ellerin planladığı ve icra ettiği; Ergenekon-KCK'nın başrollerini oynadığı profosyonel bir yapımdır.
Filmin senaryosuna bu günlerde epeyce sıkışmış, yıpranmış ve içinden çıkan çetelerden dolayı çaresizlik içine düşümüş bir kurumun büyük katkıları vardır.
Hükümet locadan filmi seyretmeye, KCK'ye dokunmamaya, Ergenekoncularla uzlaşmaya devam ederse çok daha gelişmiş senaryolar seyredebiliriz!...
* * *
Siyaseten bir şey yapmayan-yapamayan, halka verecek bir şeyi olmayan gerilimden ve mağduriyet edebiyatından beslenen DTP, açılımların-düzenlemelerin elindeki kozları alacağı kaygısına kapıldı. Suni bahaneler üretip ülke günd
emine oturmak istiyorlar.
DTP'nin kapanma meselesi, bu kesime ve ortalığı yakıp yıkan militanlarına iyi malzeme verdi. DTP-PKK'nın istediği tam da buydu; siyaset yapamayan ama çok iyi ırkçılık yapan, puslu havaları seven bu partiye yeni mağduriyet malzemeleri gerekiyordu.
DTP'li siyasetçiler partinin kapanması ve kavganın sürmesi için bütün marifetlerini kullanıyorlar; hiçbir devletin hazmedemeyeceği meydan okumalarda bulunuyorlar; alenen bir
terör örgütünün ve liderinin savunuculuğunu yapıyorlar.
DTP'nin baş provokatörlerinden Emine Eyna 17 cm2'ye epeydir aradığı ve zorla bulduğu bir bahane gibi sarılıyor ve mızıkçılık yapan çocuklar edasıyla adeta “biz artık oynamıyoruz” diyor; “açılım bitti” diyerek tehditkar-tahrikkar ifadelerine devam ediyor.
Başbakanın da DTP'nin kapatılmasını istediği duyumlarını alıyorum. Bu bilgi başbakanın aklı, basireti, siyaset anlayışı konusunda beni kaygılandırıyor.
AKP kendinin ve diğer siyasi partilerin kapanmasının önündeki yasal engelleri kaldırmayarak hem DTP'ye hem de ortalığı germek-kutuplaştırmak isteyen Ergenekonculara ve onların yargı içindeki uzantılarına çok iyi bir koz verdi.
Kendileri için de
kapatma dosyasının hazırlandığını bilen ve son zamanlardaki tırsaklığı buna bağlanan başbakan, DTP'nin kapatılmasından ne umuyor acaba?
Sayın, “karizmatik”, “başkasının aklına tecrübesine ihtiyaç duymayan” başbakanımız şunu kafasına koysun ki; kapatılan DTP'den kendisine hiç oy gelmez.
Aksine yeni kurulacak Kürtçü partinin oyları
patlama yapar; ilaveten PKK ve onun mevcut siyasi aktörleri devlete karşı kullanacakları, meşru yolları tıkayan güçlü bir argüman daha elde ederler.
Arkasından uzlaşmaya-iyi geçinmeye çalıştığı derin yapılar AKP'yi kapatır ve kendi seçmeni bile oy verecek bir parti bulamaz.
YUSUG GEZGİN-AKTİFHABER