Başbakan Erdoğan,
Ankara Platformu ve
sivil toplum örgütlerinin Hipodromda düzenlediği
iftar yemeğine katıldı.
Başbakan Erdoğan, buradaki konuşmasına vatandaşları selamlayarak ve ramazan akşamında Başkentlilerle birarada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Ramazan ayının son haftasına girildiğini anımsatan Erdoğan, ''Bu, bir haftalık sürenin sonunda inşallah hep birlikte Ramazan
Bayramı'nı yaşayacağız. Eğer varsa aramızdaki kırgınlıkları, dargınlıkları unutup dostluklarımızı güçlendireceğiz'' dedi.
Bu yılki Ramazan Bayramı'nın, millet açısından öncekilere göre farklı olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Çok önemli bir fark var. Bildiğiniz gibi 12
Eylül 2010 tarihinde düzenlenecek olan
halkoylaması, bayramın ertesinde gerçekleşecek. Biz,
12 Eylül 2010 gününü bu bakımdan da milletimiz için fevkalade önemli ve tarihi bir gün olarak görüyoruz. İnşallah o gün, bayram üstüne bayram yapacak, çifte bayram etmiş olacağız'' diye konuştu.
''12 Eylül 2010'da birlik ve beraberliğin daha fazla pekişeceğini'' belirten Erdoğan, bu toprakların tarih boyunca barışın, hoşgörünün, huzurun ve
adaletin coğrafyası olarak anıldığını, büyük medeniyetlere ev sahipliği yaptığını, dünyaya yön verdiğini ve dünyanın kaderini belirlediğini söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aradan geçen son sekiz yılda,
Türkiye, kültürel birikimine, tarihi misyonuna, tarihi rolüne ve büyüklüğüne yakışır bir şekilde gelişti, kalkındı. Tüm dünyanın hayranlıkla izlediği, itibar ettiği bir
ülke haline geldi.
Sekiz yılda büyük işler başardık. Ülkemizin, milletimizin kırılan sarsılan özgüvenini yeniden kazandırdık. Bugün dünyada güçlü ve güçlü olduğu kadar ekonomisiyle örnek aktiflik politikasıyla cesur, reformlarıyla öne çıkan bir Türkiye var. Bugün bölgesinde ve dünyada küresel barışa çok değerli katkılar sunan bir Türkiye var. Bugün Balkanlardan Afrika'ya, Ortadoğu'dan Kafkasya'ya kadar dünyanın hemen her bölgesinde kararlı bir şekilde adaleti savunan bir Türkiye var. Ürettiği barışçı politikalarla ve başlattığı barışçıl girişimlerle dünyaya sunduğu barışçıl fikirlerle örnek alınan bir Türkiye var. Yakın tarihimize göz atanlar görecekler ki, Türkiye iktidarımızla yeniden
altın çağını yaşıyor ve yeniden büyük Türkiye olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Bu, ülkemizin itibarına, ülkemizin onuruna ne kadar yer verdiğimizin göstergesidir.''
-''TÜRKİYE, CUMHURİYET TARİHİNİN EN PARLAK DÖNEMİNİN YAŞIYOR''-
Diplomatik temaslar için gelen
yabancı misafirleri Başkentte artık alınları dik bir şekilde, göğüslerini gererek ağırlayabildiklerini belirten Erdoğan, değişen, kalkınan, dışa açılan, aydınlık ve çağdaş bir Türkiye'nin haklı gururunu, mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Başlattıkları
kalkınma seferberliği ile birlikte yalnızca Ankara değil bütün Türkiye'nin çehresini değiştirdiklerini, değiştirmeye devam etiklerini kaydeden Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ekonomide, dış politikada, turizmde, cumhuriyet tarihinin en parlak döneminin yaşandığını ifade etti.
Aynı şekilde demokratikleşmede, evrensel standartlarda bir hukuk devleti olma yolunda geçen sekiz yıl içinde çok ciddi adımlar attıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şimdi önümüzde yeni bir dönem açılıyor. 12 Eylül 2010. İnşallah Türkiye'nin daha demokratik, daha adil, daha özgür bir ülke olması yolunda bir milat olacak.
Muhalefet partileri, Türkiye'nin aydınlanmasının önüne geçmek için ellerinden geleni yapıyor. '
Hayır' kampanyaları ile Türkiye'nin geleceğini karartmak için özel bir gayret sarfediyorlar. Onlar, bu anayasanın içeriği ile hiç ilgilenmiyorlar. Başından beri de hiç ilgilenmediler. Onlar daha önce yakındıkları, kaçtıkları, telin ettikleri
darbe anayasasına bugün onlar '
evet' diyorlar. Biz ise milletin anayasasına 'evet' diyoruz.
Bunlar, 'anayasada fındık var mı? ceviz var mı? kayısı var mı? buğday var mı? nohut var mı? çay var mı?' Bu tür sorularla halk oylaması sürecini sulandırmaya çalışıyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bunlar, anayasa yapmak yerine, aşure yapmayı birbirine karıştırıyorlar.''
Başbakan Erdoğan, anayasaların bir ülkenin namusu, şerefi olduğunu, bir toplumun, bir milletin ortak değerlerinin yer aldığı temel metinler olduğunu belirterek, ''Ama bunlar anayasaya, anayasanın mantığına bu kadar uzaklar işte. Maalesef bunların anayasaya verdikleri değer bu kadar işte. Bunlar, bu ülkenin temel hak ve özgürlüklerinden bu kadar uzaklar işte. Türkiye'nin büyümesinden, Türkiye'nin kalkınmasından, Türkiye'nin dünyaya açılmasından korkuyorlar. Statükonun devam etmesi için türlü manevralara, türlü yalanlara başvuruyorlar'' diye konuştu.
-''SİYASET OMURGA İSTER''-
''Siyaset omurga ister,
siyaset samimiyet ister, siyaset dürüstlük ister. Ankara'da başka, Van'da başka, Tunceli'de başka, İzmir'de başka konuşmayacaksın'' diye konuşan Erdoğan, başkalarının yaptığı gibi meydanlarda
seçim rüşveti dağıtmadıklarını, popülizm yapmadıklarını, halkoylaması süreci ile seçim sürecini tamamen birbirinden ayırdıklarını anlattı.
Anayasa değişikliğinin, milletin ortak talebi, değişen, dönüşen, güçlenen, büyüyen Türkiye'nin ortak arzusu olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasında yeni anayasa paketindeki düzenlemelere ilişkin bilgi verdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hepsinden öte demiyor muydu bu ana muhalefet partisi? Sizler şu iki maddeyi çıkarın, diğer maddelere biz 'evet' diyoruz... Neydi o iki madde? Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı. Ne oldu?
Anayasa Mahkemesi'ne gittiler. Anayasa Mahkemesi, bu iki maddeyle ilgili redaksiyonunu yaptı ve bu redaksiyondan sonra yargıdan geçti bu iş.
Hani yargıya saygınız vardı? Hani Anayasa Mahkemesi'ne saygınız vardı? İşinize geldiği zaman saygı, işinize geldiği zaman 'hayır'. Hadi buyrun. İşte bak Anayasa Mahkemesi'nin redakte ettiği bir metin. Halkın önünde bu metin var şimdi. Yani hukuka uygun bir metin var. Niçin evet demediniz? Parlamentoda arkadaşlarınıza bile güvenmediniz. Oy kabinine göndermediniz. Şimdi ise gelip halka diyorsunuz ki, (Biz her ne kadar oy kabinine gitmediysek de siz oy sandığına gidin) 12 Eylülde benim halkım, benim vatandaşım Türkiye'nin dört bir yanında en güzel cevabı inanıyorum ki 'evet'le verecektir.''
Konuşmasının sonunda
Anayasa değişikliğindeki maddeleri sıralayarak ''evet mi?'' diye soran Başbakan Erdoğan'a iftara katılanlar ''evet'' karşılığını verdi.
Ramazan sofrasını hazırlayan Ankara Platformuna teşekkür eden Erdoğan, ''Fazla bir zaman kalmadı, 10 günümüz var. İftarınız kutlu olsun, Ramazan-ı şerifiniz
mübarek olsun. 12 Eylül çifte bayram olsun. Geleceğiniz aydınlık olsun'' dedi.
İftar yemeğine, Başbakan Erdoğan'ın oğlu
Bilal Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir
Atalay,
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı,
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Salih Kapusuz,
AK Parti Ankara
Milletvekili Ahmet İyimaya, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek katıldı.
Başbakan'ın konuşmasının ardından
Pakistan Büyükelçisi Tarık Azizuddin'in oğlu, Başbakan Erdoğan'a ülkesinin bayrağını
hediye etti. Bu esnada, oğlunun uzun süredir işsiz olduğunu söyleyen bir kadın vatandaş, Başbakan Erdoğan'a zarf içinde bir
mektup vermek istedi. Vatandaş, daha sonra Başbakan Erdoğan'ın korumaları tarafından Başbakan Erdoğan'ın yanına götürüldü.
Bu arada yemek sırasında yapılan anonslarda iftar yemeğinin 50 bin kişi için düzenlendiği, ancak yaklaşık 70 bin kişinin katıldığı belirtilerek, bazı vatandaşlara iftarlık verilemediği için özür dilendi.