Erdoğan, "Bu ülkede fikri hür, vicdani hür savcılar, hakimler var. Hiç kimse kendisini yasaların, hukukun, adaletin üzerinde görmemeli. Hiç kimse kendisini ayrıcalıklı, seçkin, imtiyazlı, hukuk alanın dışında pozisyonda görmemeli." dedi.
Başbakan Erdoğan,
Altındağ ilçesinde kapalı
spor salonunda, belediye başkan adaylarının açıklama törenindeki konuşmasında, hukukun işlemesinden ve yasaların uygulanmasından bazılarının rahatsız olduklarını söyledi.
Çetelere, mafyaya, hukuk dışı örgütlenmelere asla taviz vermediklerini ve asla göz yummadıklarını ifade eden Erdoğan, "Ülkemizi, şehirlerimizi, milletimizi çetelerin, mafyanın tasallutundan kurtulmak için kararlı ve cesur bir duruş ortaya koyduk. Önemli mesafeler aldık. Aksi takdirde
Türkiye'de kararı çeteler, mafyalar veriyordu. Böyle bir ülkeyi teslim almıştık. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk bir devleti olan Cumhuriyet'imizin bu dört temel ilke üzerinde büyüyüp gelişeceğini her vesile vurguladık dile getirdik. Yalnızca birini öne çıkarıp diğerlerini görmezden gelirseniz Türkiye'ye ufuk çizemezseniz. Türkiye'yi bir adım dahi ileri taşımazsınız dedik. Nitekim önceki dönemlerde bunu tecrübe ettik. Demokrasinin ötelendiği, sosyal devletin hatırlanmadığı, hukukun işlemediği dönemlerde bu millet çok ağır faturalar ödedi." diye konuştu.
Siyasetini o eski dönemin parametrelerine göre kuranlar şu anda telaş içinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, "
Karanlık dehlizlerde yol almaya alışanlar, gölgelerin gücüyle ayakta kalmaya çalışanlar büyük bir tedirgin yaşıyorlar. Milli iradenin aydınlığından, hukuk devletinin ışıltısından karanlık hesapları bozulanlar kaygı duyuyorlar. Sosyal devlet ilkesi hayata geçtikçe rahatsız oluyorlar. Demokrasi güçlendikçe, geliştikçe istismar zeminlerini kaybediyorlar. Hukuk işledikçe, ülkenin savcısı, hakimi her türlü baskıdan, yönlendirmeden, tehditten uzak bir şekilde özgür bağımsız, hür vicdani ile hareket ettikçe, yasaları uyguladıkça rahatsız oluyorlar." şeklinde konuştu.
Türkiye'de hukuk,
demokrasi, yerleşmiş bir
sistem, oturmuş kurumların, kuralların olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu ülkede fikri hür, vicdani hür savcılar, hakimler var. Hiç kimse kendisini yasaların, hukukun, adaletin üzerinde görmemeli. Hiç kimse kendisini ayrıcalıklı, seçkin, imtiyazlı, hukuk alanın dışında pozisyonda görmemeli. Türkiye değişiyor ve gelişecek. Türkiye ilerlemesine, kalkınmasına, gelişmesine, huzuruna ve güvenliğine takılmış prangaların kurtuldu, kurtuluyor." ifadesini kullandı.
Erdoğan,
Ergenekon davası kapsamında hükümete yönelik "korku imparatorluğu" kurduğu eleştirilerine şöyle
cevap verdi: "Kimlerin bu ülkede korku imparatorluğu kurmaya çalıştığını, bize son aylar gayet iyi gösteriyor. Çukurlardan nasıl el bombaları çıktığını, nasıl tüfeklerin, affedersiniz bir yerleri yok etmenin gayreti içindeki planların çıktığını çok iyi görüyoruz. Bütün bunlarla beraber bu ülkede hepsinin ötesinde binlerce, on binlerce mermilerin acaba birilerinin evlerinden çıkmasının bir anlamı yok mu? Bunun üzerinde durulmayacak mı, bunlara
seyirci mi kalacağız? Bunu yapanlar, bunları takip edenler korku imparatorluğunu temsil edecek bunların avukatlığına soyunanlar ise korku imparatorluğunu değil bu ülkede barışı konuşacak. Türkiye muasır medeniyetleri seviyesin üzerine çıkma hedefi doğrultusunda değişiyor, dönüşüyor."
"Biz ülkemizi tertemiz görmek istiyoruz." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu ülkede gece rahat gündüz rahat milletimizin
yaşam tablosunu hazırlamak için çalışıyoruz. Hukukun üstünlüğünü, tarafsızlığına gölge düşürerek önce kendilerini gözden geçirmeliler.
Yargıya müdahale anlamına gelen söylemlerden herkesin, öncelikle siyasilerin kaçınması gerekir. Yasama
organının içinde siyasetçilerin yanı sıra yürütmede olanlar ve yargıda olanların da kaçınması gerekiyor. Bu yasayı, anayasayı çiğnemektir suçtur. Herkes hele hele mesuliyet makamında olanlar söylediklerini ölçer öyle söyler. Yargıyı siyaseten kıyasıya eleştirenler öncelikle hukuka saygı duymalı. "
Ana muhalefetin ve bazı medya kuruluşlarının telaşını anlamakta zorluk çektiğini anlatan Erdoğan, şu soruları yöneltti: "Türkiye'ye demokrasi, hukuk, millet iradesinin
egemen olmasından mı korkuyorsunuz? Nedir bu telaşınız, nedir bu pervasızlığınız, öfkeniz, neden? Kurum ve kurallar işlemekte. Kişilerin hataları kurumları bağlamaz. Yanlış yapan kişi yaptığı yanlışın hukuki sorumluluğunu üstlenir. Kimse kurumlarımızı tartışmaya açma yetkisine sahip değildir. Önemli olan sabırla hukukun tecelli etmesini beklemektir. Bu söylemlerden kaçınmak herkesin yükümlülüğüdür. Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur. Biz hükümet olarak da bu gözle bakıyoruz.
Anayasa madde 138: Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya hukuka uygun olarak vicdani karar verirler. Hiçbir organ makam yada kişi yargı yetkisini mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez. Görülmekte olan bir dava hakkında yargı yetkisini kullanma soru sorulamaz. Görüşme yapılamaz. Bırakın hukuk işlesin. Bırakın savcılar hakimler rahat şekilde görevlerini yapsınlar."
(CİHAN)