Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, "
İsrail-
Türkiye ilişkileri zaten malum ve hakkaniyet ölçüleri içinde her zaman münasebetlerimizi devam ettiririz. Ama hiçbir zaman Türkiye'nin siyasi iradesi üzerinde iradeyi kabul etmeyiz." dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin
Tahran Büyükelçiliğinde Türk ve
yabancı gazetecilerin katılımıyla düzenlediği
basın toplantısında gündeme yönelik sorulara
cevap verdi.
İranlı bir gazetecinin, "Türkiye'den gelme sebebinizin, İran ile ABD arasında arabuluculuk yapmak olduğuna inanılıyor. Çünkü buradan sonra ABD'ye ziyaretiniz olacak. İran-ABD ilişkileri konusunda yapılması gereken bir plan var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, İran ziyaretinin herhangi bir arabuluculuk düşüncesiyle olmadığını söyledi. Erdoğan, İran ziyaretinin herhangi bir arabuluculuk niyetiyle değil ikili ilişkiler,
bölgesel sorunlar ve küresel sorunlarının değerlendirmeye yönelik bir ziyaret olduğunu belirtti. Erdoğan, ardından şöyle ekledi:
"Tüm bu konuları, İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı
Muhammed Rıza Rahimi ve İran
Meclis Başkanı
Ali Laricani ile yaptıkları görüşmelerde değerlendirme fırsatı bulduklarına işaret etti."
İran'a yaptığı ziyaretin sonuçları ve Türkiye-İsrail ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine ise Erdoğan, çok verimli görüşmeler yaptıklarını ve bunu bir takvim içinde hayata geçireceklerini dile getirdi. Müşterek olarak bölge sorunları üzerinde birlikte atılması gereken adımları konuştuklarını söyleyen Erdoğan, bunun ise işin siyasi boyutu olduğunu aktardı. Başbakan Erdoğan, "Ekonomik boyutunu anlattım. Bütün paylaşım noktasında neler yapabileceğimizi anlattım, konuştuk ve bizim dış politikayla ilgili ana ilkemiz, 'düşman kazanma, dost kazan' bunun üzerine." dedi.
"Siyasette de uluslararasında da ulusal bazda da kaybetmek, biraz ağır ifadeyle
intihar çok kolaydır." ifadelerini kullanan Erdoğan, kazanmanın ise çok zor olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Biz bunları yakın siyasi tarihte de geçmişte de gördük. İsrail-Türkiye ilişkileri zaten malum ve hakkaniyet ölçüleri içindedir. Her zaman münasebetlerimizi devam ettiririz. Ama hiç bir zaman Türkiye'nin siyasi iradesi üzerinde iradeyi kabul etmeyiz. Türkiye kendi siyasi iradesini kendisi belirler ve bu istikamette de adımını atar." dedi.
"İNSANİ OLARAK NÜKLEER ENERJİ KULLANMAK HER ÜLKENİN HAKKIDIR"
Erdoğan, İran'ın
nükleer enerji çalışmalarıyla ilgili soruya ise şöyle cevap verdi: "'Her şeyden önce bir defa Türkiye şu anda nükleer silahlanma noktasında nerede olursa olsun bunun engellenmesine yönelik bir tavrın içindedir." Erdoğan, bu yöndeki görüşlerini 64.
BM Genel Kurulu çerçevesindeki BM
Güvenlik Konseyi toplantısında da dile getirdiğine işaret ederek, "Özellikle nükleer silahların yayılmasının engellenmesi konusunda daimi üyelerin ilk adımları atması gerektiğini söyledim, hepsinin huzurunda. Onlar bu adımları atacak ki, nükleer silahların dünyamızda yayılmasını engelleme çalışmaları ilgi, rağbet görsün. İnsani amaçlı olarak nükleer enerjiyi kullanmak her
ülkenin en tabii,
doğal hakkıdır. Bu İran'ın da hakkıdır, Türkiye'nin de hakkıdır." şeklinde konuştu.
İranlı bir gazetecinin Erdoğan'ın BM'deki konuşmasında
Mevlana ve İbn-i Sina'ya atıf yapmasını hatırlatarak, "Bu kişiler İran kültürünün bir parçasıdır. Bunu bilerek mi konuştunuz?" yönündeki sorusuna Erdoğan, "Bana bir
harf öğretinin kölesi olurum" anlayışından gelen kültürün temsilcileri olduklarını söyledi.
"TALEP GELİRSE ARABULUCULUĞA DEVAM EDERİZ"
Türkiye'nin
Suriye ile İsrail arasındaki arabuluculuk yapmasıyla ilgili bir soruya ise Erdoğan, bundan önceki İsrail ile Suriye görüşmelerinde kendilerinin bu işin üzerine atılmadıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi: "Suriye'nin ve İsrail'inden böyle dolaylı da olsa arabuluculuk görev talep etmeleri nedeniyle bu işin içine girdik. 5 raunt devam edebildik. Bunun dört raundu özel temsilcilerimizle yürütüldü. Beşinci rauntta başbakanlar olarak bir araya geldik, Ankara'da. Biz hafta başı görüşmemizi yaptık. Artık bir cümlede sıkıntı vardı ve hafta sonu cuma gününe kadar ara verilsin dedik.
Cuma günü görüşme gerçekleşmeden cumartesi günü
Gazze bombalandı. Gazze sürecini yeniden anlatacak değilim. Bu konudaki tavrımız belli. Yaklaşık 9 aydır, Şarm El Şeyh toplantısında toplanan paraların harcanma süreci başlamamıştır. Alt yapı, üst yapı çökmüştür. Okullar, hastanelere ve BM binaları vurulmuştur. Fosforlu bombalar kullanılmıştır. Bu bir kitle
imha silahıdır. Bin 500 insan öldürülmüştür, 5 bin kişi yaralanmıştır. Biz insani olarak görevimizi yapmayacak mıyız? Her ülkenin bu konuda duyarlı olması ve bu sürece katkıda bulunması gerekir. Türkiye durumdan vazife çıkarma gayreti içinde değildir. Eğer Suriye ve İsrail, Türkiye'den böyle bir görev isterlerse biz hazırız, yine çalışmalara katılırız. Yeter ki, bölgenin barışında bizim de katkımız, bizim de emeğimiz olsun."
"DAVOS SPONTANE GELİŞTİ"
Başbakan Erdoğan'ın
Davos'taki çıkışını hatırlatılarak, " Türkiye'nin Batı'dan Doğu'ya dönüşü mü?" yönündeki bir soruya ise Erdoğan, Davos'taki olayın spontane gelişme olduğunu vurgulayarak, önceden planlanmış bir gelişme olmadığını belirtti.
"Bizim oradaki tavrımızı Batı'ya karşı olarak değerlendirmek gibi anlamlandırmak ayrı yanlıştır. Biz Batıyla da Doğuyla da ilişkilerini en iyi şekilde devam ettirmenin gayreti içinde olan bir ülkeyiz." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bir yüzünün Batı'ya, diğer yüzünün Doğu'ya baktığını aktardı. Erdoğan, "Biz bir taraftan Batının hem girişi, Batıdan Doğuya giriş kapısıyız. Doğudan baktığınız zaman ise Batıya giriş, Doğunun da Batıya giriş kapısıdır. Bizden her alanda, ticari, siyasi, askeri, kültürel ve
ekonomik alanda Batıyla da Doğuyla da münasebetimizi sürekli geliştirmenin gayreti içindeyiz. Bunlardan birisi
Avrupa Birliği sürecidir.
AB süreci içerisinde müzakereci bir ülke konumundayız. Bunun yanında NATO'nun üyesiyiz. Birçok Batılı ülkelerle bir arada olan bir ülkeyiz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin yapısının demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak şekillenmesinin ne ifade ettiğinin ortada olduğunun altını çizen Erdoğan "Bundan sonraki süreçte aynı kararlılıkta devam ettiriyoruz. Her hangi bir olay bizim bir yerden bir yere varmamız gibi tanımlanmamalı. Bugüne kadar süreci nasıl götürdüysek öyle devam edeceğiz. Menfaatlerimizi de bir tarafa atmamız mümkün değil. Ülkemizin çıkarları da yer zaman, her yerde önündedir. İnsanımızın
refah düzeyini de yükseltmenin gayreti içinde olduk." dedi.
"NÜKLEER ENERJİDE KARAR VERMEK ÜZEREYİZ"
İran'la ilgili enerji konusunda somut bir gelişme olup olmayacağı yönündeki bir soruya ise Erdoğan şöyle cevap verdi: "
Nükleer enerji konusunda Türkiye bir karar almıştır. Bildiğiniz gibi
Rusya Federasyonu ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Çok kısa bir süre içerisinde kararımızı vermemiz gerekiyor. Karar aşamasındayız diyebilirim. Arkadaşlarımın çalışmalarını tamamladılar. Ardından benim
Moskova ziyaretim olacak ve böylece işin neticelendireceğiz.
Enerji alanında İran'ın farklı bir konumu var. İran tedarikçi ülke, hem
tüketici ülke, hem de
transit ülke özelliğine sahip. Türkiye'nin
Rusya Federasyonu'ndan sonra ikinci tedarikçi ülkesi İran. Daha fazla doğalgaz çekebilmek için de kendileriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Arkadaşlarımız gayet güzel görüşmeler yaptı. Biz görüşmelerimizi yaptık. Bunun yanında
Türkmenistan doğalgazının İran yoluyla gelmesi yönünde çalışmalarımız var. Bu konuda kendileriyle mutabakat içindeyiz.
Güney Pars sahasında kendileriyle görüşmelerimiz var. Temenni ederim ki, bu görüşmeleri de neticeye varırız." (CİHAN)