Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, başta AB olmak üzere, uluslararası
toplumun, çözümden yana olduğunu açıkça gösteren
Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmak zorunda olduğunu belirtti. Erdoğan, ''Zulüm ile abat olunmaz. Er ya da geç hak yerini bulacaktır. Benim
siyasette bir tezim var. Nedir o? Dere yatağında akar. İstediğiniz kadar değiştirmeye çalışın, istediğiniz kadar farklı yerlere saptırmaya çalışın, eninde sonunda bu tarafı yıkar, bentleri yıkar ve yatağına girerek, yatağında akmaya devam eder. Bu da böyle olacaktır'' dedi.
Başbakan Erdoğan'a Girne
Amerikan
Üniversitesi tarafından, Kıbrıs sorununa yaklaşımı,
Türkiye'nin
AB üyeliğine yönelik çalışmaları dolayısıyla siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında fahri doktora unvanı verildi. Erdoğan, üniversite kampusundaki törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs'ın eğitim alanında bir cazibe merkezi haline gelmesini hedeflediklerini anlattı. Kıbrıs'ta halen 40 bine yakın öğrencinin eğitim gördüğünü, bu rakamı kısa sürede artırmayı düşündüklerini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin
KKTC'ye her alanda olduğu gibi eğitim alanında da
destek olmaya devam edeceğini dile getirdi.
''AB İLE İLİŞKİLERİMİZE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ''
Erdoğan, bugünün çok kutuplu dünyasında Türkiye'nin etkin bir dış
politika izlediğini belirterek, ''Bu bakımdan AB ile ilişkilerimize büyük önem verdik ve veriyoruz'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''AB'ye tam üyeliğimiz bize olduğu kadar Avrupa'ya da ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Bazıları zaman zaman 'Efendim, Türkiye neden bu kadar AB'ye girmeyi arzu ediyor' gibi tespitlerle sanki bizi AB kapısında dilenciymiş gibi göstermenin gayreti içinde oluyorlar. İşin aslı bu değil, işin aslı iki taraflı. Çünkü, Türkiye AB'ye girmeyi arzu ediyor. AB de şunu düşünmek durumundadır: Acaba Türkiye AB'ye katıldığı zaman AB'ye ne katacaktır? Burası çok önemli. Nedir bu katacağı aslında? O da şudur:
Biz bunun çok mücadelesini verdik, 4 yıldır da bunu her platformda gündeme getirdik. Eğer AB bir Hıristiyan kulübü değil medeniyetler ittifakının adresi durumundaysa bunun ispatı Türkiye'nin AB içinde yer almasıdır. Bu olduğu anda, işte o zaman medeniyetler ittifakına giden yol açılmış olur. Aksi takdirde, bugün ıstırabını duyduğumuz, sıkıntısını çektiğimiz, medeniyetler çatışması dünyada bir tehdit olarak hala gündemde kalmaya devam eder. Biz bunun gündemden düşmesini istiyoruz. Özellikle birliğin farklı coğrafyalardaki etkinliğini artıracak küresel bir aktör olma hedefine aslında Türkiye katkıda bulunacaktır,
bölge ve dünya barışına
hizmet edecektir. Bu hepimiz için büyük bir fırsattır. AB üyesi bir Türkiye, dünyanın bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu ve değerli meslektaşım
Zapatero ile birlikte eş başkanlığını yaptığımız medeniyetler ittifakıyla bu sürece büyük katkı sağlayacaktır.'' Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin Kıbrıs ile de alakalı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, çok yönlü
dış politika anlayışının diğer bir unsurunu da Avrasya'nın oluşturduğunu belirtti. Türkiye'nin art arda hayata geçen projelerle bir enerji koridoru olmaya başladığını anlatan Erdoğan, bu projelere yenilerini eklemek istediklerini ifade etti. Bu gelişmelerin KKTC için de yeni imkanların ortaya çıkması anlamına geldiğini belirten Erdoğan, bütün çabanın işbirliğini geliştirmek için olduğunu ifade etti.
''SON DERECE BÜYÜK BİR HAKSIZLIK...''
Sorunların barışçı yollardan çözülmesi, anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması, çatışmalara son verilmesi için her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için özellikle son birkaç yıldır attığımız yapıcı adımlar da bunun en açık göstergesidir. Karşılığında da uluslararası camianın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz. Daha önce de söyledim, fakat üzülerek görüyorum ki Rum tarafının uzlaşmaz siyasetinin bedeli Kıbrıs Türküne ödettiriliyor. Bu, son derece ciddi bir çelişki, son derece büyük bir haksızlık. Başta AB olmak üzere, uluslararası toplum çözümden yana olduğunu açıkça gösteren Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmak zorundadır ve tutmalıdır. Ambargo ve kısıtlamalara hiç beklenmeden son verilmelidir. Aslında Ocak ayında açıkladığımız
eylem planı, bu anlamda önemli bir fırsattır. Özellikle öğrenci kardeşlerime bir şey hatırlatmak istiyorum; 24
Nisan 2004 bir kırılma noktasıydı. Bu referanduma sadece AB üyesi ülkeler değil, BM, Amerika, bütün liderler, yaptığımız görüşmelerde bize şunu söylediler:
KKTC 'Evet' çıkarırsa, gelecek onların lehinde çok daha farklı olacaktır ve Kıbrıs'ta artık siyasi haklar noktasında iki eşit siyasi haklara sahip bir Kıbrıs Türk devleti çıkacaktır. Ve bu referanduma KKTC 'Evet' dedi, Rum kesimi '
Hayır' dedi. Bu netice onlar için ciddi bir
sürpriz oldu. Netice itibarıyla yapılan şu oldu; bir tarafa taltif, bir tarafa hala haksızlıklar... Zulüm ile abat olunmaz. Er ya da geç hak yerini bulacaktır. Benim siyasette bir tezim var. Nedir o? Dere yatağında akar. İstediğiniz kadar değiştirmeye çalışın, istediğiniz kadar farklı yerlere saptırmaya çalışın, eninde sonunda bu tarafı yıkar, bentleri yıkar ve yatağına girerek, yatağında akmaya devam eder. Bu da böyle olacaktır.''
''SALDIRILAR HEMEN DURDURULMALI''
Dünyadaki bütün anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözüme kavuşturulmasını savunduklarını vurgulayan Erdoğan, ancak çatışmaların bütün acımasızlığıyla devam ettiğini söyledi. Türkiye'nin yanı başındaki bir ülkede bu çatışmaların sürdüğünü, masum insanların öldürüldüğüne şahit olunduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Bu acıya biran önce son verilmelidir. Saldırılar hemen durdurulmalı. Bölgedeki şiddetin büyümesine asla izin verilmemeli'' dedi. İlgili bütün liderlerle görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Erdoğan, bunun komşuluk görevi olduğunu belirtti.
Medeniyetler ittifakının içindeki Türkiye'nin rolünün de bu olduğunu anlatan Erdoğan, bunu da sürdürmeye devam edeceklerini belirtti. Erdoğan, insani noktada
yardımlar ulaştırılmaya çalışıldığını, ama ''yardım koridorlarının bile bombalandığını'' söyleyerek, ''
Hani insanlık? Hani
insan hakları? Hani hukukun üstünlüğü? Hani daha ileri
demokrasi? İşte bunlar, bu asrın çelişkilerini ortaya koyuyor'' diye konuştu. Kıbrıs'ta da sorunun çözülmesi için
ekonomik kalkınmanın mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bunun yapılması için de Türkiye'nin her türlü desteği vermeye devam edeceğini belirtti.
FOTOĞRAFLAR / CİHAN