CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı televizyonda,
halkın huzurunda açık oturuma davet ederek, "Demokrasi kaçağı bu başbakan...Gel Başbakan televizyona çıkalım ben sorayım sen
cevap ver, sen sor ben cevap vereyim. Ama kaçıyorsun, çünkü senin korktuğun sorular bende" dedi.
Baykal, partisince
Adana Uğur
Mumcu Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap ederek, "İstersen tek çıkalım, istersen tarafsız gazetecilerle birlikte çıkıp onların sorularını cevaplayalım. İstersen her görüşten gazetecileri çağıralım, soruları onlar sorsun. Kim doğru söylüyor, kim kıvırıyor millet görsün.
Bak Amerika'da
seçimler oldu, başkan ve ana muhalefet partisi lideri televizyona çıktı, halk onları dinledi, kararını verdi."
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın seçim mitinglerinde halka hitap ederken işsizlikten, yoksulluktan bahsetmediğini belirterek, "Diyojenleri karıştırıyor,
Ziya Paşa'dan deyişler aktarmaya çalışırken eline yüzüne bulaştırıyor. O lafları bırak da milleti rahatlatacak laf söyle. Bu laflar boş laflar. Palavrayla milletin karnı doymuyor" dedi.
"Türkiye'de yolsuzluğun artık kişisel olmaktan çıkıp, teşkilatlı, örgütlü hale geldiğini" iddia eden Baykal, "
Deniz Feneri Derneği"yle ilgili şunları söyledi:
"Dernek kuruluyor,
dernek, şirket kuruyor yolsuzluk yapılıyor. Niye dernek kuruyorsun, hayır için mi? Adam derneği kurmuş Almanya'da. Orada vatan hasretiyle yüreği yanan insanlara gidiyor, 'yapacağın hayrı gel bize ver, biz en iyi şekilde yerine ulaştırırız' diyor. Onlar da ellerindeki, avuçlarındaki kaynakları bunlara veriyorlar. Sonra ne oluyor? Oradan alıyorlar, Türkiye'ye kurye ile taşıyorlar. Nereye getiriyor? İstanbul'a, Ankara'ya, orada şirket kuruluyor, başka ne kuruluyor?
Televizyon kuruluyor, televizyon..."
Kurulan televizyonun iktidara
destek olduğunu öne süren Baykal, "O televizyon kimin televizyonu oluyor. Ergenekon'un televizyonu mu oluyor, kimin televizyonu oluyor? AKP'nin televizyonu oluyor" dedi.
Konuşmasında Deniz Feneri
dosyasına da değinen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aradan aylar geçti halen dosyanın gelmediğini söylüyorlar. Biz 'ne oldu bu iş' diyoruz 'Almanya'dan dosyayı istedik' diyorlar.
Orada yolsuzluğu yapanlar, yolsuzluğa para kaptıranlar bizim vatandaşlar, Türkiye'nin vatandaşları. Buraya getiren kuryeler Türkiye'nin vatandaşları. Üstelik önemli devlet noktalarında, RTÜK'ün başında. Yolsuzluğu yapan vatandaş, parası çalınan vatandaş, aracılık yapan vatandaş, buraya getirenler vatandaş, burada kullanılan şirketler Türk şirketleri, kurulan Türk televizyonu.
'Almanya'dan dosya bekliyoruz, gelsin bakacağız' diyorlar. Almanya'dan dosya gelmese bu yolsuzluğun karşısında gerekeni yapman gerekmiyor mu? Almanya'dan dosya bekliyormuş, Deniz Feneri dosyasını Almanya'dan kaplumbağanın sırtına koysalar gelirdi. Yılın yarısı geçti hala dosya yok. Aslında yok olan dosya değil, yok olan niyettir, niyet."
Baykal, konuşma yaptığı kürsünün üzerinde duran kırmızı klasörü mitinge katılanlara göstererek, "Bunun üzerine dosyayı
Cumhuriyet Halk Partisi getirdi. Geçenlerde Meclis'te gösterdik, al sana dosya" dedi.
Deniz Feneri dosyasını yakından takip ettiklerini ifade eden Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yolsuzluk yapanları başbakan tanıyor mu? tanımıyorum der gibi oldu, sonra fotoğraflar çıktı, tanıyor. Peki bu yolsuzluk yapanların faaliyetlerine himaye getirmiş mi başbakan? Evet getirmiş. Bunlara bir
kanun çıkarmış, demiş ki 'siz devlete, millete yararlı derneksiniz'. Öyle deyinc
e devlet teşkilatı bunlara açılıyor. Çünkü, başbakan önce bunlara rütbeyi vermiş. Sonra demiş ki '
vergiden de muaf ediyorum, vergi vermeyeceksiniz' demiş. Bu vatanın huzuru ve barışı için sınırda canını veren Mehmetçik'e
yardım etmek için kurulmuş dernek vergi veriyor, bu sahtekarlar vergi vermiyor AKP sayesinde."
Seçimde oy kullanırken Deniz Feneri'nin de hesabının sorulmasını isteyen Baykal, şöyle dedi:
"Bu yolsuzluğu yapanlar bir de dinden, imandan bahsediyorlar.
Allah,
peygamber, din, iman diyorlar. Peki yaptığın ne senin? Bu sahtekarlara hak ettiği şamarı vuracak mısınız? Buna mecburuz. Türkiye'de bu kadar olay yaşanıyor, işsiz sayısı patlamış, fabrikalar kapanmış, halk ızdırap içinde. Başbakan bu konuları konuşuyor mu? meydana çıktığında bir gün işsizlikten bahsettiğini görüyor musunuz? Onun için varsa yoksa
Cumhuriyet Halk Partisi, varsa yoksa medya."